"İyi okumalar."
Gördüğüm şey ile şoka girmiştim. Benim masum çocukluk arkadaşım, bu olmamalıydı. Bu o değildi. Sevgiyi ve aşkı öğrettin bana sen, kötülüğü değil.
Gözümden akan yaşlar ile korkuluğu ve hüzünlü anılarım ile baş başa bırakıyordum. Bir çocuk gibi ağlıyorum, her ne kadar da insanların karşısında güçlü gözüksem de maalesef öyle değildim. Başımı dik tutarak etrafıma bakıyordum.
"Hadi? Hadi çıksana karşıma! Bekliyorum seni Jeon Jungkook?!"
Sehpanın üzerindeki vazoyu elime alıp, yere atmıştım. Mükemmel! Parmağımı da kanatmıştım. Acı hissi demeden beklemeye başladım. Belki çıkar diye.
Hadi ama Kookie çık artık karşıma."Acınacak durumdasın. Bana yalan söyledin, beni karanlılığına soktun değil mi? Huh? Korkmuyorum senden çık karşıma!"
ardından ayak sesi duymaya başladım. Arkama döndüğümde bu o kişiydi. Kafasında şapka vardı."Beni özledin mi Tae?"
Sen ciddi misin? Özledim ama şu anki karakterin ile değil, küçük masum Kookie'yi özledim."Lanetlisin sen! İçine belli ki biri girmiş? Sen, benim tanıdığım Kookie değilsin. Biliyorsun sen de değil mi?"
Sırıtıyordu. Bir şerefsiz gibi. Dudağını yalayarak cebinden bir şey çıkarıyordu. Elinde ki kağıt ile, gözümü sokarcasına sallayarak gülümsemeye başladı."Bunun için de ne var biliyor musun?"
Yutkunarak kaşımı çatmış bir şekilde 'Hayır' anlamasında kafamı salladım.
Tekrar gülümsüyordu. Tanrım, bu deli mi? Elinde ki kağıdı açarak yere bir fotoğraf düşmüştü. Hızlıca yerden alıp uzaktan bana göstermeye çalışıyordu.Gözlerimi kısarak fotoğrafa odaklanıyordum. Bu bendim. Ama küçük bir çocuktum.
——————"Doktor bey! Hasta uyanıyor!"
Kadının sesi ile gözlerimi yavaşça açıyordum. Gözlerimi kasık bir şekilde etrafıma bakıyordum. Ardından Doktor denilen adam yanıma gelerek gözümün içine ışık tutuyordu. Tanrım, bu da neydi şimdi? Burası neresi?
"Mükemmel bir an seni kaybettik sandık koca adam! Sen çok güçlü birisin evlat!" Omuzuma dokunarak odadan ayrılmıştı. Olaylar gözümden senaryo gibi akıyordu.
"Merhaba ben hemşire Jennie! Bir trafik kazası geçirmişsiniz 4 ay önce. Adınızı hatırlıyor musunuz?"
4 aydır uyuyor muydum ben? Adım? Ben kimim? Gözlerimi korku ve endişe bir şekilde hemşireye bakıyordum."Sizin adınız Kim Taehyung beyfendi henüz şu an bilemiyoruz belki geçici bir hafıza kaybı yaşıyorsunuz. Hah bi de üzülerek söylüyorum ki... siz, trafik kazasında bacaklarınızın yetkisini kaybettiniz."
Üstümdeki çarşafı kaldırarak bacaklarıma bakıyordum. Kaldırmaya çalışıyordum. Kaldıramıyorum. Tanrım neden? Hayatım boyunca mı böyle yalnızım? Kimsem yok mu benim.
Gözümden tane tane yaşlar akarak korkuluğuma hedef alıyordum.
Hemşire odadan çıkarken sesim ile durdurmuştum."Peki, ne zaman taburcu olacağım?" Belki birilerine ulaşabilirdim. Babama falan.
Kadın öksürerek elindeki dosyaya bakıyordu. Sonra aniden cevabı bana iletmişti. Gülümseyerek."Sizi birkaç gün daha misafir edeceğiz, ardından çıkış işlemlerinizi halletken sonra gidebilirsiniz. trafik kazasında telefonunuzu bulduk, onu birazdan sizi getireceğim. Belki tanıdığınız kişi buraya gelebilir."
Kafamı tamam anlamında sallayıp, hemşirenin gitmesine müsaade ettim.Sessizce düşünmeye başlıyordum. Elime bakarak parmağımda çizik izi vardı. Yarası biraz kapanmış vaziyetteydi. Ama? Doktorun dediğine göre 4 ay komadaydım. 4 ay önceki yaşanan kaza ile yara izleri geçmesi gerekiyor diye düşünüyorum.
Düşünmenin ardından yara izine iyice bakıyordum. Boş vermiş bir şekilde sessizce içten içe duygu değişimi yaşıyorum. Yaşadıklarım iyi ya da kötü olsun. Anılarımı hatırlamak istiyordum. Herkes gibi koşmak istiyordum...
————————-
1 hafta sonra;"Aish! Tanrım bu alet nasıl kullanılıyor?"
Kaldırımın kenarında tekerlekli sandalyeyle, kaderim ile savaşıyordum.
kimsenin yardımını istemiyorum. Hiçbir kimse.Bir hamle ile zaferime ulaşıp sandalyeyi sürmeye başlıyordum. Hayat ne kadar da zor olursa olsun, kaderin ile baş başa kalman gerek.
Arkadan gelen bir erkek sesi ile buradayım anlamı da boğazını temizliyordu. Arkamı döndüğümde, evet anlamında bakış atmıştım.
"Şey daha demin süremiyordunuz, yardım etmek istedim." Adamın sözleri ile utanmıştım. Çünkü ben kaldırıma tek başıma çıktım sanmıştım.
Adam önüme geçerek, süzmeye başladım. Zengin birine benziyordu. Böyle tipiklerin çoğu alay etmesini beklerken o sadece bana yardım etmişti. Önüme doğru eğilip elinde ki papatyaları bana vermişti. Kaşımı kaldırarak yüzüne bakmıştım.
"Neden bunları bana veriyorsunuz?" Adam ensesini kaşıyıp, konuşmaya başlamıştı.
"Lütfen beni kötü görmeyin sadece yardım etmek istedim, bu çiçekler ise aslında herkese veriyorum. Sizin şansız diyelim."Adamın içtenlikle gülümsemenin ardından dizlerinden destek alarak ayağı kalkmaya başladı. İyi birine benziyordu, hem de baya baya iyi birine.
"O zaman... görüşmek üzere. Görüşür müyüz bilemem ama." Adamın hüzünlü bir şekilde bakarak tekrar konuşmaya başladı. "Umarım ayağı kalkabilirsiniz. Tanıdığınız biri var mı? Sizi almaya gelecek biri?"Adam haklı. Tek başıma gidemezdim. Telefonumu elime alarak en sık aranan kişilere baktım. Jeon Jungkook adında biri vardı. Tanımıyordum lakin fazla yakın arkadaşım olacaktır. Ardından cevabımı adama sunmuştum.
"Jeon Jungkook adında bir adamı bekliyorum. Sanırım gelmedi, tanımıyorum kendisini."
Adamın sırıtışmanın ardından gülümsemeye başladı."Anladım ama onu nasıl tanımazsın aklım almadı."
Ne demek istiyorsun anlamında bakış attım."Sana da merhaba Kim Taehyung. Arkadaşım."
![](https://img.wattpad.com/cover/161048598-288-k324472.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
liнe~lie+нe *✰* (тαεκøøκ)
Mystery / Thriller"He is the best liar i've ever seen..." -왜 나 수아(!)?