5 sene bir bahane uğruna ayrılık mı yoksa aşkını bastırmak için mi bilinmez ama şuan büyük bir pişmanlık yaşıyordu. Kollarındaki kadına çaktırmadan o özlediği kokusunu içine çekti.
Özlemişti evet..birlikte yaşadıkları zaman her gece sevdiği kadının odasına girer yakalanma korkusu olmadan yanına yatardı. Saatlerce uykusuz kalıp sabaha kadar izlerdi. Hatta bir keresinde kıpırdanma sonucu dudakları dudaklarına değmişti. O gün akşama kadar yeni yetmeler gibi kadının yüzüne bakamamıştı adam ama diğer geceler ise öpücük almadan gitmemişti odasına.
O günleri dün gibi hatırlıyordu.
Peki ya şimdi. O gün alışverişte bebeği için Kereme "abi" demesi gerçekten koymuştu adama. Hayalleri vardı. Bebek doğduğunda daha farklı olacaktı hayatları. Belki kadına açılır evlenirlerdi ama kadının "dayı" "abi" demesi o gün tüm hayallerini yıkmıştı. Bir karar alıp ya da bahane üretip hayatından çıkacaktı.
Çıktı mı? Çıktı.
Ama kadın aklından gram çıkmamıştı. Her saniye aklındaydı adamın. Zordu ama dayanmıştı. Tabii bu güne kadar.
"Yaa inanamıyorum nerden çıktınız siz" ikisininde elinden tuttu kadın. Şuan gözleri dolmuştu. O da özlemişti.
"Biz buraya abimin tayini için geldik canım" kereme baktı uzun uzun dayanamayıp tekrar sarıldı ikisine de. Çok emekleri vardı üzerinde ve haklarını ödeyemezdi.
"Çok iyi yaptınız. Artık eski günlerdeki gibiyiz" geri çekildi. Yağmur ve Canla da sarıldılar. Sıra geldi küçücük boyuyla tek kaşıni kaldırmış annesi ile adama bakan küçük çocuğa. Yaşından fazla akıllıydı. Çok çok fazla. Şuan kıskançlık belirtileri gözle görülüyordu.
"Anne artık eve gidebilir miyiz?" Tüm gözler çocuğa döndü. Hepsi şaşkınlıkla bakarken Aslının çığlığı tüm kafede yayıldı. Daha sonra ise çocuğu kucaklayıp sımsıkı sarılınca hepsi kahkaha attı. Aslı hiç de değişmemişti.
Kerem ise şaşkınlıkla bakıyordu. Ne çok büyümüştü. En son haberini almayalı 6 8 ay oluyordu. Her gün eline anne ve oğulun bir sürü fotoğrafları geciyordu. Ama şuan çok değişip büyümüştü çocuk.
Kerem yavaş adımlarla yanına ulaştı. Yere eğilip küçük çocuğa baktı. Elini uzatıp
"Merhaba" demesini aldırmadan hiç istifini bozmadan yanından çekip gitmişti. Sevmiyordu annesi ile yaşıt olan hemcinslerini.
Kerem ise şok olmuş şekilde baktı. Yerinden doğrulup gülümsedi. Bu çocuktan çok çekeceği vardı.
-
Elindeki kahveleri dağıtıp yerine oturdu Zeynep. İçi içine sığmıyordu. Artık eskisi gibi büyük bir ailelerdi. Tek fark oğlu Kerimdi. Tabii oğlunun Kereme olan tavrını o anlık göz ardı etmişti ama daha sonra uzun uzun konuşacaktı. Şuan dayısının kucağında oturuyordu. Bakışları Keremdeydi. Bunu Kerem de hissetmiş içten içe sevinse de oralı bile olmuyordu. Fazla üstüne gitmek istemiyordu. Hatta hiç üstüne gitmeyecekti. Nasıl olsa yakında anlaşacaklardı.
Kerim hem Kereme hem annesine bakıyordu. Ertana da böyleydi. Ertanın niyetini Yağmur ile Zeynebin konuşmasından anlamış ve ona göre davranıyordu. Soğuk ve nefret ederek.
Keremi de öyle sandı ilk sarılmalarında.
"Dayıcım senin uyku vaktin gelmedi mi?" Tabii ki uykusu gelmişti ama uyuyamazdı.
"Uyumak istemiyorum."
"Annecim uyumalısın. Ben seni unuttum tamamen"
"Ama sende uyu"