"Doruğa bakacağım." Deyip yataktan kalkarken elimden tuttu. Elime tırnağının batmasıyla acıyla elimi çektim. Bir elime bir eline bakarken serçe parmağının tırnağını gördüm. Uzundu.Benim baktığımı görünce hemen çekti elini. İnanamayarak yüzüne baktım. Hayır yaa!
"Bir saniye" diyerek elini alıp serçe parmağına tekrar baktım. Tüm tırnakları kesikken serçe parmağının tırnağı uzundu. Yüzüne baktım. İnanamıyordum halâ.
"Bunu ne için uzattın?"
"Öylesine" diyerek hızla elini çekti.
"Kerem" dememi dinlemeden hızla yataktan kalktı.
"Onun ne olduğunu biliyorum Kerem."
"Yanlış biliyorsun öylesine uzattım dedim ya!"
"Kerem!" Dememi yine takmayıp hızla banyoya geçti. Ayağa kalkıp odada dolanmaya başladım. Yapmaz değil mi? Üstelik bebeği var.
Hayır yaa!
"Kereem!!" Diyerek kapıyı tıkladım.
"Kerem ben onun ne olduğunu biliyorum. Aç kapıyı hemen" yine ses vermedi.
"Kerem tamam anlıyorum seni de ama-" hızla kapı açıldı.
"Neyi anlıyorsun ha! Ne biliyorsun da anlıyorsun!"
"O tırnağın neden uzatıldığını biliyorum!"
"İyi! Bil! Bildiğinle kal tamam mı?" Diyerek odadan çıkıp gitti. Aklım halâ almıyordu. Ne kadar ürkütücü bir tipi olsa da böyle birşey yapacağı aklımdan geçmemişti. Hadi Keremi boşver. Doruk var arada. Onu nasıl düşünmez.
Hızla odadan çıkıp aşağıya indim. Salonda oynayan çocuklara baktım. Gözüm bahçede telefonla konuşan Keremi gördüm. Hızla o tarafa yürüyüp bahçeye çıktım. Beni gördü.
"Tamam Can. Seni sonra ararım"
"Ne var Zeynep. Yine aynı konuysa gerçekten saçmalıyorsun"
"Saçmalıyorum öyle mi?"
"Evet saçmalıyorsun. O aklındaki neyse tam bir saçmalık" demesiyle sol elini tutup tırnağına baktım o kesikti.
"Ne hikmetse sağ elinin tırnağı uzun." Diyerek sertçe elini bıraktım.
"Ben saçmalıyorum evet!" Deyip hızla içeriye girdim. Bizi salondan izleyen ev halkını görmemle duraksadım. Hepsi bize bakıyordu.
"Şeyy kusura bakmayın" diyerek oyun halısında oynayan Doruğu kucağıma alıp hızla odaya çıktım. Doruğu yatağa yatırıp oflayıp alnıma vurdum. Odada deli gibi dolanırken Kerem girdi. Yüzüne bakmayıp yataktaki Doruğu yere indirdim. Yatağı düzeltirken Doruğun Kereme doğru yürüdüğünü gördüm. Küçücük poposunu sallaya sallaya yürümesi yüzümü güldürmüştü. Keremi görmemle yüzüm tekrar asılırken kaşlarımı çattım. Ona doğru dönüp.
"Yazık. Gerçekten yazık. Şu çocuğu düşün bari!"
"Zeynep yine başlama! Karışma! Saçmalama!" Demesiyle elimdeki yastığı yatağa fırlatıp Kereme doğru döndüm. Karışma öyle mi Kerem bey.
"Halâ saçmalama diyorsun!"
"Evet saçmalıyorsun! Bilip bilmeden aklından senaryolar üretiyorsun!"
"O aptal tırnağın buna sebep oluyor. Durup dururken mi yapıyorum ha!" Dememle alnına vurup hırsla saçlarını karıştırdı
"Halâ tırnak diyor yaa!"