0.3

22 2 0
                                    

 Pazartesi alarmı kapayarak hemen yataktan fırladım. Sonuçta üzerimde ilk gün heyecanı vardı. İlk pazartesi her zaman biraz daha katlanılası olurdu. Sonrakiler olmazdı. O yüzden bugün önemli bir gündü.

 Hemen tuvalete gittim ve yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım ve çıktım. Hayatımda duyduğum en saçma şey okula giderken makyaj yapmaktı. İşkence çekmeye giderken güzel gözükmeye ne gerek vardı ki?

 Odama geri dönüp dünden hazırladığım formamı üzerime geçirdim. Beyaz gömlek, bordo kravat, bordo-siyah kareli etek ve havanın sıcaklığı göz önünde bulundurulursa siyah diz altı çoraplar. Hepsini üzerime geçirdikten sonra bütün eşyalar içinde olduğu için yaklaşık 3818791 kilo olmuş çantayı sırtıma taktım ve mutfağa yürüdüm. 

 Mutfağa gelince çantayı büyük bir rahatlamayla yere bıraktım. Ceyda teyze masada gülümseyerek bana bakıyordu. Ona günaydın dedim ve kravatımı bağlamaya çalıştım. Tabi ki başaramadım. Ceyda teyze gülerek bana bakıyordu.

"Siz biliyor musunuz bağlamayı?"

"Hayır, uğraşmanı izlemek eğlenceli." Diyip gülmeye devam etti. Normalde biri bana böyle yapsa çok sinir olurdu, ama bu kadında anlamsız bir minnoşluk vardı. 

 Biz bir süre sohbet ettikten sonra Kuzey uykulu bir şekilde gelip masaya oturdu ve kravatı bağlıydı. Ben nasıl bağlamış anlamaya çalışırken fark etmeden ona çok yaklaşmıştım. 

 Uyuz bir ses tonuyla "Kişisel alan." diyerek beni kollarımdan tutup uzaklaştırdı. Bu hareketine göz devirdim. Napayım anlamıyordum. 

 "Kuzey, Irmak yapamamış kravatını. Ona da yardım etsene. Hadi oğlum."

 Kuzey oflayarak bana yaklaştı ve kravatı boynumdan çıkardı. Sonra elinde tuhaf bişeyler yapıp tekrar boynuma taktı ve sıktı. Fazla sıktı. Galiba boğuluyordum. Yüz ifademden bunu anlamış olacak pis pis sırıttı ve başka bişey yapmadı. Elimle zorlaya zorlaya biraz açtım. En baştaki düzgün şekli bozulmuştu fakat elimden gelenin en iyisi buydu.

 Sonunda vakit gelmişti. Ceyda teyze bizi iterek evden dışarı çıkardı. Kapının önünde sadece Kuzey ve ben kalınca garip bi sessizlik oldu. Sonra Kuzey konuştu.

"Sen şurdan git. Ben uzun yoldan giderim." Dedi ve yürümeye başladı. Bende tabiki arkasından ona bakakaldım. Ben ne biliyim burdan okula nasıl gidilir?! 

 Artık bulurum umuduyla eliyle gösterdiği yolda yürümeye başladım. Uzun bir süre yürüdükten sonra hiçbir şey bulamamıştım. Yürümeye devam ettim.

 Duyduğum insan sesleriyle onlara odaklandım. Konuşmalarından bizim okulda olduklarını anladım. Nasıl anladığımı bende bilmiyorum. Sorgulamayalım.  Hemen önlerine atladım.

 "Merhaba!" Hepsi şaşkın şaşkın bana bakıyordu. İki kız bir erkek vardı. Kız oğlanın kulağına tanıyor musun gibi bişey fısıldadı. Bende durur muyum tabi ki konuşmaya başladım.

 "Hayır hiç biriniz beni tanımıyorsunuz. Adım Irmak. Aynı okula gidiyoruz. Yani gidicez demek daha doğru olur. Şey, buraya yeni taşındım gibi bişey. Okulu da bulamadım. Size takılabilir miyim onu merak ettim."

"Ay öyle deseydin ya en başta! Mağlum burda manyak çok. Ceren ben. Bu da ikizim Alperen. Bu da Çağıl." Konuşan simsiyah saçlı mavi gözlü çok güzel bir kızdı. Alperen de onun aynısıydı. Çağıl sarı saçlı kahverengi gözlüydü. Bana benziyordu biraz. Ben daha çok kumral ve kahverengi gözlüydüm. Neyse ne diyorduk?

"Özür dilerim amacım sizi korkutmak değildi." Diyip gülümseyerek hepsine sarıldım. 

"Ben size bütün kızlar kaslarımı ellemek istiyor demiştim!" Diye bağırıp güldü Alperen. Çağıl kafasına vurdu. Alperen de ona dil çıkardı. Komiklerdi. Birlikte yürümeye başladık.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 08, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ev ArkadaşlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin