Geçirdiğim şoku atlatmaya çalışıyordum, ancak geçmiyordu. Bende aklıma gelen ilk şeyi yapıp elime telefonu aldım, tam Burağı arıyacakken, bunu yapmanın pek de mantıklı olmayacağını fark ettim. Sonuçta onu neden ilgilendirsin ki?
Kafamı biraz boşaltmak için valizimi açtım. Biraz göz gezdirdikten sonra kıyafetleri dizmeye karar verdim. Dolabı açınca gördüğüm şey beni çok şaşırttı, bu dolabın yarısı doluydu! Kıyafetler ise oldukça güzeldi. Bende içimden Ceyda teyzeye büyük bir teşekkür gönderdim.
Küçüklükten bir alışkanlığım vardı. Bütün dolabımın hep aynı düzende olmasını isterdim. Bu yüzden dolaptaki herşeyi birer birer çıkardım. Herşey gerçekten o kadar güzeldi ki! Dolaptaki herşey çıkınca, ki biraz uzun sürmüştü, kendi kıyafetlerimi de valizden çıkartıp yanlarına dizdim. Sonra da herşeyi tekrar dolaba yerleştirmeye başladım.
Yaklaşık yarım saat geçmişti ki, biri kapımı çaldı. Kapıyı açınca Kuzey sanki bir insana değilde duvara bakıyor gibi bana bakıyordu.
"Yemek yiyeceğiz." dedi ve yine beni beklemeden aşağı indi. Benimle ne zoru vardı, gerçekten anlamıyordum.
Arkasından aşağı indiğimde masanın çoktan hazır olduğunu gördüm ve boş kalan tek yer, Kuzey'in yanına istemeye istemeye oturdum. Bir süre sohbet edip yemek yedik. Kuzey ise telefonuyla uğraştı.
"Kuzey hadi sende Irmağın eşyalarını yerleştirmesine yardım et, hem kaynaşırsınız."
"Kendi eşyalarını kendisi yerleştiremiyor mu?"
"Kuzey, uzatma"
"Gerçekten gerek yok, Ceyda teyze. Ben kendim halledebilirim. Teşekkür ederim." Dedim ve masadan kalkıp hızlıca odama gittim.
Ben tam kıyafetlerimi yerleştirmeyi bitirdiğim zaman kapı çaldı. Bende gidip kapıyı açtım. Kuzey içeri girdi ve kendini direk yatağın üstüne bıraktı. Ben ona şaşkın bakışlar atarken konuştu.
"Annem zorladı, yapacak başka birşeyim de yok."
"Tamam, hoşgeldin."
Yataktan doğrulup valizime doğru baktı. Sonra yataktan kalkıp valizdeki filmleri eline alıp yatağa geri yattı. Ben kitapları yerleştirirken o da filmlere bakıyordu. En sonunda dayanamayıp sordum.
"Neden kendini bu kadar uzak tutmaya çalışıyorsun?" Bana bir bakış atıp filmleri yatağa bırakıp yanıma geldi. O üzerime bir adım attıkça bende geriye bir adım attım, ancak bir faydası yoktu. Duvara yapıştığımda bir adım daha attı, sırıtarak,
"Yakın olmamı mı tercih ederdin?" dedi ve sonra gülmeye devam ederek uzaklaştı.
"Sen yenisin, benim de okul da bir havam var, bozmanı istemem." Ben ona anlamaz bakışlar atmaya devam ediyordum.
"Yani anlayacağın dilde, ben annenin uzak durmanı söylediği insanlardan biriyim." diyip yanağımdan bir makas aldı. Galiba psikopattı. Bende onu umursamadan kitapları yerleştirmeye devam ettim. Ergen işte. Uyuz.
Sonunda herşeyi yerleştirmiştim. Yardımsız. O ise öylece yatakta yatmıştı. 2 gün sonra okulda ne yapacağımı gerçekten çok merak ediyordum.
•••
Bugün pazardı ve yarın okul vardı. Yapacağım şeyi tahmin etmişsinizdir herhalde, tabiki bir öğrenci klasiği olan pazar duşu!
Tam kapıyı açıp giriyordum ki son anda durdum. Kapıyı çalmaya hala alışamamıştım. Kapıya vurduktan sonra bir süre bekledim. Ses gelmeyince de içeri girdim. Her ihtimale karşı içeriye bir daha baktıktan sonra arkamdan kapıyı kapattım ve duşa girmek için hazırlandım.
Duştan çıkma vaktim geldiğinde hızlıca havluya sarıldım, hava 50 derece bile olsa duştan çıkınca çok üşürdüm. Havluyu sağlamca bağladıktan sonra saç kurutma makinesini fişe taktım ve omuzlarımın biraz altında biten kumral saçlarımı kuruttum.
Saçlarım sonunda kuruduğunda saç kurutma makinesini kapattım ve fişten çektim. Kapıyı açmaya çalıştım. Fakat kapı açılmadı. Biraz daha zorladım. Yok, oynamıyordu bile. Sonra fark ettiğim şeyle beynime kan sıçramışa döndüm. Bu tuvaletin en büyük sorunu kapıların içerden değil, sadece dışardan kilitlenmesiydi. İçimden Kuzey diye bağırırken ne yapmam gerektiğini kestiremiyordum.
En sonunda elimde kalan son seçeneği değerlendirmek zorunda kaldım, Kuzey'in odası. Yavaşça kapısına doğru yaklaştım ve kapıyı tıklattım. Bir ses gelmeyince bir daha tıklattım. Herhalde odasında değildi. Bende hemen kapıyı açıp çıktım. Kuzey yatağında şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Ben tam kapıya doğru ilerliyordum ki yataktan kalktı ve adımı söyledi. Umursamadan yürümeye devam ettim, kolumda bir el hissetmem 3 saniye sürdü. Benimde diğer elim otomatik olarak havluyu tutmaya gitti.
"Yakın olalım derken gerçekten bunu kastettiğini düşünmemiştim." Diyip sırıttı. Bende ona gözlerimi devirip tekrar kapıya ilerledim. Tabi ki beni durdurmakta yine gecikmemişti.
"Niye burdasın?"
"Kapımı kilitliyorsun ve neden burada olduğumu mu soruyorsun?"
"Ben kapını falan kilitlemedim."
"Bende buna inandım." Dedim ve o beni geri yakalayamadan odadan çıktım. Kendi odama girdiğimde tam kapıyı itiyordum ki bir el kapıyı tuttu ve içeri girdi. Ona ne var bakışları atarken o, benim tuvalet kapıma doğru ilerledi ve kapının üzerindeki, daha önce orada olmadığına emin olduğum kağıt parçasını aldı.
"O ne?" Diye sorup yanına doğru ilerlediğimde bana omuz atarak odadan çıktı. O kağıt buraya nasıl gelmişti ve Kuzey'i nasıl bu kadar çok sinirlendirmişti?