Minik Fırsatlar

28 3 4
                                    

Günler hızla geçiyordu.Cemle takılmalarım artmıştı ama derslerimi de kısmıyordum.Notlarım iyiydi ve Fransızcam insanları etkiliyordu.Aksanım yavaş yavaş yerine oturmuştu.Arada sırada alıştırma yapmak için tablet bilgisayarımdaki dil geliştirme amaçlı olan sohbet programımı kullanıyordum.Her gün sürekli kelime ezberlemesem de kapabildiğimi alıyordum.

Dillerle aram iyiydi ama arada sırada zorlandığım da oluyordu.Sonuçta aynı anda 4 dil öğrenmek de o kadar kolay değildi.Fakat üstesinden gelecektim.Yapabilen yapıyordu ve bir gün Youtube'a bakarken bir video ile karşılaştım.Benim yaşlarımda bir çocuk tamı tamına 12 dil konuşabiliyordu.İlk başta inanmadım.Konuştuğu onca şeyi bir kağıda yazıp aksan taklidi yaptığını düşündüm.Ama biraz daha videoları incelerken o çocuk gibi birçok insan olduğunu farkettim.Hepsi de ortak bir yerden geliyordu.Polyglot diye bir kuruluşda dil öğrenmek için toplanan insanlar birbiriyle anlaşıyolar ve birbirlerine kendi dillerini öğretiyorlardı.Başkalarının bu kadar kolay dil öğrenebildiğini görünce çok şaşırdım ve ben de buna katılmak istedim ama sorun şuydu ki İzmirde yaşıyordum ve bu etkinliği gerçekleştiren pek insan yoktu.Ben de şöyle bir karara vardım.Eğer fırsatını bulabilirsem yurtdışında okuyacaktım.

Her neyse ... bu düşüncelere dalmışken telefonumun titrediğini farkettim.Arayan Cemdi.

CEM: Eray naber ?

ERAY: Eyvallah iyiyim sağol sen nasılsın kanka ?

CEM: İyiyim sağ ol.Şey diyecektim Tunçla çarşıdayız gelir misin ?

ERAY: Tunç kimdi ? Hani şu maça çağırdığın sarı kafalı çocuk mu ?

CEM: Heh aynen o ama onun yanında böyle konuşma.Geliyor musun ?

ERAY: Tamam geliyorum kapattım.

Telefonu kapattıktan sonra hazırlanmaya başladım.Hava biraz serin olduğu için üstüme kapşonlu gri sweatshirtümü geçirdim.Altıma kot pantolonumu giydim ve yanıma biraz para aldıktan sonra dışarı çıktım.Dışarı çıktıktan sonra otobüs durağına yürümeye başladım ve yürürken ağzından salyalar akan garip bir kedi gördüm.Yanına yaklaşmak istemediğimden kenardan kenardan gittim ve duraktan ilk geçen otobüse atladım.Otobüslerin hepsi sonuçta çarşıya ulaşıyordu ama benimki biraz daha gecikti.

Çarşıya geldiğimde Cemle Tunç beni durakta bekliyorlardı.Çarşıya doğru yürümeye başlamıştık ve sohbet ediyorduk.Sonra Cemle Tunç bana acıktıklarını söylediler ve McDonalds'da bir şeyler atıştıracaklarını söylediler.Ben de geliyorum o zaman dedim ve onlarla gittim.Aslında ben de acıkmıştım ama belli etmek istemiyordum.Çünkü biraz kiloluydum.Her neyse sonra McDonalds'a girdik.Fazla bir sıra yoktu.Cemle Tunç en sağdaki sıraya girdiler ben de açıkgözlülük yapıp en az sıra olan yere sol tarafa geçtim.

Önümdeki kız sipariş verirken bir garip oldum.Sanki sesi tanıdık geliyordu.Ben de bu kim diye düşünürken arkadan bir kız sesi "Yağmur ben yukarıdaki masalardan birine yerleşiyorum gelirsin." diye seslendi.İşte o anda onun Yağmur olduğunu anladım ve Yağmur arkaya dönüp "Tamam geliy..." diyecekti bir anda dona kaldı.

ERAY: Aa Yağmur naber ?

YAĞMUR: İyiyim senden naber ya sen burada mıydın ?

ERAY: Evet buradaydım seni yeni farkettim . -dedim ve içtenlikle gülümsedim-

YAĞMUR: İyimiş ya.Şey bizle oturmak ister misin ? Arkadaşım Elif de var , okuldan.

Tamam olur diyecektim ki Cem ve Tunçla geldiğimi hatırladım.Ama Cem mevzuyu anlamış olacak ki Tunç'un kulağına birşeyler fısıldayıp bana göz kırptı ben de rahatladım.

ERAY: Tamam olur gelirim hem konuşmuz oluruz.

Karanlığın Çöküşü Yeni DünyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin