1 Hafta Sonra

17 1 3
                                    

İkimiz de hazırdık.Bitmek bilmez dakikalar geçivermiş ve kurs o gün için bitmişti.Herkes sınıfta çıkmaya başlarken ve çantalarını toparlarken biz o küçük heyecanı içimizde hissediyorduk.Birbirimize birşey söylemediğimiz halde otomatik olarak yan yana merdivenden inmeye başladık.Cem aşağıda yoktu.Oysa ona o saatte orada olmasını söylemiştim.Sitemli bir şekilde Yağmurla Cem'i beklemeye başladık.10 dakika olmuştu ama hala ortalıkta gözükmüyordu.Tam telefonumu çıkarıp onun numaralarını tuşlayacakken aceleci ve heyecanlı bir sesin bana doğru bir soru yönelttiğini duydum." Çok mu geç kaldım ? " . " Hayır ama oyalanmadan gidelim ,Elif bizi vapur iskelesinin orada bekliyordur." dedim.

Yolda pek konuşamadık.Böyle bir durumda insanın çok konuşası gelmiyordu.Adımlarımızı normale göre biraz hızlandırmıştık.Bizim bu yaptığımız ne kadar çifte randevu gibi gözükse de aslında değildi.Sadece arkadaşça bir buluşma sayılırdı.Yağmur da ben de birbirimizden hoşanıyorduk ama birbirimize bunu henüz itiraf edmiyorduk.Ama öte yandan Elif Cem'i daha önce görmemişti bile.O yüzden bu yaptığımız normal bir buluşma olarak anıldı fakat içimizde her zaman bir manevi değeri oldu.

Uzaktan Elif'in bize doğru gülümseyerek el salladığını görebiliyordum.Üçümüz ışıklardan karşıya geçtik ve böylece grup toparlanmış oldu.Yürüyüş ritmimizi normale indirdik.Ardından da Alsancak vapuruna doğru ilerlemeye koyulduk.Neşeli sayılırdık ,mutluyduk. Kentkartlarımıza para doldurup okuttuktan sonra bekleme bölümünde vapurlarımızı beklemeye başladık.Beklediğimiz sırada gitar çalan üniversiteli bir öğrencinin ezgileri bizi hoş duygulara sürüklüyor ve ilginç bir biçimde beynimizi uyuşturuyordu. O sırada küçük bir çocuk annesinin elbisesini çekiştiriyor ne zaman gemiye bineceğiz diye soruyordu.Asıl ilginç olan 2 tane takım elbiseli genç iş adamı endişeleri gözlerinden okunacak bir şekilde aralarında birşeyler fısıldaşıyorlardı.

Tam beklemekten sıkılacak hale geliyorduk ki sonunda oturan insanlar yavaş yavaş yerlerinden kalkıp ayaklanmaya başlamışlardı.Tabi bu durum kapıda bir yığıntı oluşturuydu.Bu yüzden Eray ve arkadaşları vapurdan güzel bir yer kapmak amacıyla ön sıralara geçmeye çalışmışlardı.Vapur yavaş yavaş iskeleye çıkardığı garip seslerle yaklaşıyordu ve yürütülebilen siyah basamaklı merdive taşımakta olan 2 kişi bir bitkinlik ifadesi gösteriyorlardı.

Sonunda yavaş yavaş insanlar ve bizimkiler vapura adım atmaya başladılar.Bizimkiler yukarda denizi gören ,havadar bir yerden yer kaptılar ve vapurun hareket etmesini beklerken sohbet etmeye başladılar.

E: Nereye gidiyoruz Alsancak'ta ?

ER: Kordon'u gezeriz sonra bir kafeye oturup birşey içeriz diye düşünüyorum uygun mudur ?

Y: Bana uyar vallaha.

C: Bana her türlü uyar.

Onlar konuşmaya devam ederken vapur hareket etmeye başladı ve İzmir'in güzel denizinde ilerlemeye başladılar.Vapurda çalışan bir adam tepsisinde taşıdığı simitleri taşırkan bir yandan da taze sıkılmış portakal suyu almak isteyen var mı diye soruyordu.

E: Aa martılara bakın çok tatlılar.Bir tane simit atalım mı ?

C: Alırım ben bir tane. Abi bir buraya bir simit ! dedi ve 1 lira vererek simiti Elif'e uzattı.Elif simiti ikiye bölüp yarısını Yağmur'a verdi.Simitler bitinceye kadar onları martılara fırlattılar ve bolca eğlendiler.

Y: Vapura binmeyeli yarım sene oldu. İyiki yapmışız bu buluşmayı.

E: Evet ya .

Vapur karşı iskeleye yanaştı ve bizimkiler vapurdan indiler.O gün kordonu dolaştılar ve bir hayli iyi zaman geçirdiler.En son kafeye oturdular ve içeceklerini içtiler. Yaklaşık 1 saat oturup sohbet ettikten sonra saat akşam 8'e geliyordu.Vakit geç olmadan eve dönebilmek için oradan vapurla tekrar karşıya geçtiler ve vedalaşıp ayrıldılar.

Eray için gerçekten güzel bir gündü.Bakalım daha neler olacaktı ? Yağmurla ilişkisi büyüyecek miydi ?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 04, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Karanlığın Çöküşü Yeni DünyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin