0,3 ◆ Noel, hediyeler ve şaka.

145 11 108
                                    

bölüm şarkısı: "whatever it takes" by imagine dragons.

iyi okumalar dileriz!

❖ 

Kış usulca gelmişti Hogwarts'a. Ders çalışmadıkları zamanlarda kartopu savaşı yapıyordu öğrenciler. Özellikle Fred Weasley ve James Sirius Potter kartoplarıyla okul içinde bile ava çıkıyor, muziplikten vazgeçmiyorlardı. İkisi de Quidditch takımına girmişti ama bu bile onları geride koymuyordu.

Lena yine sızıp kalmıştı ortak salonun deri koltuklarında. Her an her yerde uyuyabiliyor herhâlde, diye düşündü Albus.

Herkes üstünü giyindikten sonra sınava çalışacaklarına söz vermişlerdi. Noel yaklaşıyordu ve ertesi günkü İksir sınavından sonra özgür kalacaklardı. O kadar çok ders alıyorlardı ki ilk yıl... Birçoğu tempoya ayak uyduramıyordu. İçlerinde en iyi notları Lena ve Damon getiriyordu ama İksir denince Albus biraz daha rahatlıyordu.

Lena ise ne kadar iksir dersini çok sevse de sık sık takılıyordu ve sınavdan önceki gün böyle uyuması ona yardımcı olacak gibi durmuyordu.

Albus onu uyandırmak istemeyerek  yanına çay termosunu bıraktı. Lena çoğu zaman okul eteği yerine eşofman giyerdi cübbesinin altına. Kıyafet değiştirmeye çıkmamış sadece çay getirmelerini rica etmişti.

Albus kızlardan anlamazdı onca kuzen ve Lily arasında büyümesine rağmen. Lena'nın neden hep böyle yorgun gözüktüğünü bilmezdi. Fazla sorgulamazdı da, ama sınav öncesi bu iş riskli bir hal almıştı.

"Lena." dedi yumuşak bir sesle; 12 yaşındaki bir çocuğun olabileceği kadar endişeli bir hâlle.

Lena gözlerini kırpıştırınca onu omzundan dürttü. Lena uyanmadı ama kıvırcık saç telleri yavaş yavaş düzleşti. Albus Lena'nın sihirli saç tellerinden bir tutamı eline aldı ve dönüşümü izledi. Lena saçlarından nefret etse de Albus, onun kıvırcık halini de ayrı bir seviyordu. Lena'yı bir kez daha dürttüğünde Lena bir sağa bir sola baktı ve Albus'un canlı yeşil gözleriyle selamlaştı.

"Çok geç oldu değil mi, yatağıma geçeyim diye uyandırdın. Yine uyuyakaldığıma inanamıyorum!"

Albus çekinerek aniden dikleşen Lena'yı koltuğundaki yerine yeniden ittirdi. "Hayır, bir kendine gel diye önceden uyandırdım. Mrs. Longbottom'ı görmek istemez misin?"

Lena gözlerinde rahatlayan bir ifadeyle, "Hayır," diyerek Albus'u reddetti.

Albus ona termosunu uzatırken "Lucy limon vermemişti, ben hatırladım. Onlar da gelirler birazdan." dedi gururla.

Lena gözlerinin içiyle birlikte açan bir çiçek gibi gülerek Albus'a teşekkür etti. Limonlu çay kadar rahatlatıcı bir şey yoktu gözünde. Albus ise içinde kalan o soruyu sordu Lena çayını yudumlarken.

"Lena neden hep böyle uykulu oluyorsun? Geceleri canını sıkan bir şey mi oluyor? Uykunu alamıyor musun?"

Lena termosunu sallayarak kendi kendine gülümsedi.

"Türkiye'de Ajda bardağı diye bir çay bardağı vardır. Ajda Pekkan'ın vücut hatlarına benzediği için öyle derlermiş. Ben de hep kendi hatlarıma benzeyen bir çay bardağı aradım ama benim gibi bir çay bardağından kim çay içmek ister ki?"

Death's Resurrection ❖ Harry Potter |next generationHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin