medya: Methone'nin harika ötesi yetenekleri ile (kendisi diyor), Profesör Pandora Penelope Parker.
bölüm şarkısı: "while my guitar gently weeps" by the beatles.
iyi okumalar dileriz!
❖
Lena, Methone ve Ione aynı kayıkla okula gelmişlerdi. Methone ve Lena trende ayrılsalar da kayıkta birbirlerine ve Robin'e sarılarak büyüleyici binayı izlemiş, Ione'yi de yalnız bırakmışlardı. Ione'nin aklına da ikizi düşse de o da büyüleyici binaya kapılıp gitmişti.
Her ne kadar büyüleyici olsa da göl yolculuğu Methone'nin midesini bozmuştu. Methone bir tur da kayıktan inince kustu. Lena bu kez kahkahalarla güldü ve meşe görkemli kapıdan içeriye hayatlarının yedi yılını geçirecekleri binaya adım attılar.
Kapıda onları sarı gür saçları ve mavi gözleri olan yaşlı bir büyücü karşıladı. Babalarının anlattığı profesörlerden birine benzemiyordu.
"Ragin Andersen." diye tanıttı kendisini. Bayağı uzunca bir adamdı.
"Sülalede dev olsa gerek." dedi Methone, Lena'nın kulağına.
"Biçim Değiştirme Profesörü, Hufflepuff'ın bina başkanıyım." diye devam etti. Canlı gür ve sevecen bir sesi vardı ama 11 yaşındaki çocukları bir gülme aldı. Bu cüsseyle şirin bir Hufflepuff olmak zor olsa gerekti.
"Adamın da gideri var he." dedi bu kez Lena. Kızlar aralarında kıkırdarken Ostara onlara yanaştı. Lena'nın boynuna kollarını dolayarak profesörü dinledi. Viola'sız kalınca ikizime sardı diye düşündü Thoney. İçten içe Ostara ve Lena'yı kıskanmıştı.
Andersen onları büyük giriş salonundan küçük bir salona sürükledi. Bu arada 4 binadan ve bina kupasından bahsediyordu. Lena da Methone de çok soru sorarlardı. Onlar sorularla tanıyamayacakları Hogwarts'ı incelerken muggle doğumlular ilgiyle profesörü dinliyordu. Kimse Lena'nın kucağındaki Robin'i takmıyordu. Lena onu kutularla göndermemişti ve yanlış yaptığını şimdi fark ediyordu.
Scorpius duvardaki tablolardan birini işaret etti, Lena'yı dürttükten sonra. Bir manzara tablosuydu bu. Tablo Lena'nın da hoşuna gitti. Gülümseyerek Scorpius'a baktı o da. O sırada gözü Albus'a çarptı . Profesör onlara sessizce beklemelerini söyleyip gitmişti. Lena birisiyle tanışmak yerine sakince olduğu yere oturdu. Birazdan o büyük seçim olacaktı. Açıkçası kurbanlık koyun gibi hissediyordu.
"Duydum ki alfabetik sıraya göre oluyormuş seçim."
Lena isminin L ile başlamasının verdiği rahatlıkla arkasına yaslandı. Robin de kucağında iyice mayışmıştı. Methone de M'nin sefasındaydı. Lena şu etekle oturma işini oldum olası sevmemişti. Somurtarak içine pantolon giysem ne olur acaba diye düşündü. Seçmenin alfabetik sırayla olduğunu söyleyen siyah saçlı kıza kıvırcık saçlı minyon tipli bir çocuk başka bir soru sordu.
“Soyadına göre değil mi?”
“Elbette soyadına göre akıllım.”
Lena büyümüş gözlerle Methone'ye baktı. Abercrombie ABercrombie. Methone bir daha kussam sona atarlar mı diye düşünürken profesör kapıyı araladı. Bir kurbanlık koyunun gidebileceği en güzel mezbahaya doğru korkuyla ilerlediler.
Tek sıra olmaları istendiğinde zaten en öne geçecekler Gryffindor'dur diye düşündü Lena. Vakitlerini alıyorlardı. Büyük iki kanatlı kapıdan seçimin yapılacağı salona geldiler. Öğretmenlerin arkadan öğrencilerin ise önden onları izleyebileceği konumda oturtulduklarında nefeslerini tuttular. Sofranın ihtişamı anlatılacak büyüklükte değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Death's Resurrection ❖ Harry Potter |next generation
FanficMethone ve Lena Abercrombie, 2017 Eylül'ünde ilk kez Hogwarts Ekspresi'ne adım attıkları anda; hayatlarının geri kalanının geçmişleri gibi kesinlikle olmayacağından habersizdiler. İkisinin yollarının en büyük ayrımı bina seçimlerinde gerçekleştikten...