9.Bölüm
Kaçak
dersler bittiğinde Okan okulun mermer salonunda bir buroşür üzerinde canlandırdığı düşünceleriyle boğuşuyordu .Eylül'le konuşmasını tekrar tekrar aklından geçirdi.Huzursuz ve endişeliydi. Nedeni de az sonra geldi.
Özgür elini kolunu sallaya sallaya okuldan çıkarken şaşkınlıkla arkasından bakakaldı. Ve çok geçmeden Eylül arkasından çıkarken Okan broşürünü incelemeye devam etti.
"Hey! Bir dakika bu gün cuma değil mi, eee nereye gidiyor bunlar, ev izni mi aldı Eylül...evet aldı!Yanımda...BUSE...Eee gitti bu saatte otobüs yok , Özgür ile gitti . Nereye ? Saat altı, giriş çıkış bitti ! Eee tüm gece dışarda..."
Yerinden kalktı bir şeyler yapması gerek gibi hissediyordu.Bir insanın Özgür gibi bi salakla nasıl zaman geçirebildini anlamıyordu. Ne olursa olsun Eylül'le konuşacaktı, "evet şimdi şu an
!" peşlerinden koşar adım gitti. Ama nafile güvenlik çıkarmadı.
"Ne yani bu kadar mıydı? Hayır!Bu gece her şey bitecek."
Okan Buse'yi yemekhanede buldu. "Eylül nerede?" Buse önce şaşırdı daha sonra kaçamak bir cevapla "Neden arıyorsun?" dedi. "NERDEE!?" . Herkesin bakışları içerisinde ikiside yemekhaneden çıktıp boş sınıfa geçtiler bu kez bağırma sırası Buse'deydi "Ne bağırğıyosun be salak mısın nesin sanane eve gitti." Okan'ın sinirleri tavan yapmıştı. Buse bunu anlam veremesede görebiliyordu. Okan ses tonunu olabildiğince indirdi ve konuşmaya başladı." Ya şimdi bana Eylül ve Özgür'ün nereye gittiğini söylersin ya da müdüre anlatırsın" Buse "Saçmalama noluyor ya" Okan kapıya doğru ilerledi "Asıl sen saçmalama tüm okulun öğrenmesi mi sadece benim öğrenmem mi?" Buse bunu en yakın arkadaşına yapamazdı ve yerlerini bu meraklı ispiyoncu ineğe söyedi.
Okan içindeki sese kulak verdi "Eee şimdi için rahat etti mi, sevdiğin kız bir serserinin motorunda gezintiye çıkmış." Okan tüm bunları on beş dakika önce bilseydi bu kadar çaresiz olmazdı. Bahçeye çıktı bu saatte yasak olmasına rağmen sahile indi. Artık bu okuldan da çiğnenebilen kurallarından da nefret ediyordu. Denizdeki dev dalgalar Okan'ı bir çıkmaza sürüklerken aklına bir fikir geldi.
Okul yüksek duvarlarla çevriliydi ancak denizde birkaç metre ilerleyince yerini tellere bırakmış ve bu tellerle denizden okul için bir parça alınmıştı. Okan bu dayanıksız görünen tellerin kendisini taşıyacağını ümit ederek spor ayakkabısını çıkardı. ipliklerini bağlayıp boynuna astı ,çoraplarını cebine tıkıştırdı. Pantolonunu dizinin üstüne kadar katladı. Hava iyice kararmıştı birileri ona bakıyormu diye göz gezdirdiktin sonra buz gibi suda ilerlemeye başladı. Bu yaptığı yüzünden okuldan atılabilirdi ama Okan'ın umrunda değildi, gidecek ve Eylül'ü okula geri getirecekti. Tellere tırmanırken neredeyse beline kadar ıslanmıştı. Ezan okunmaya başladı. Dıştaki sahile ulaştığında deniz suyu ile abdest alıp namaz kıldı. Uzun bir gece olacaktı...
Şehir merkezine ulaştığında gece iyice çökmüştü ana cadde üzerinde yürürken bir parkta on kişilik kızlı erkekli bir grubun sesini duydu. Oradaydı, yerdeki çimenlere oturmuştu. Pek eğleniyor gibi görünmesede eğleniyormuş gibi yapıyordu. Okuldan kaçmıştı ve saçma sapan insanlarla gece vakti bir parktaydı. Okan yanına gidemezdi. O kadar insanın içine dalamazdı. Parkın bir köşesini oturdu onları izliyordu. Bunun için gelmemişti ama buradaydı...
Banka uzandı evsizler gibi çaresizliğin dibine vurduğu bu akşamda, yapayalnızdı. Eliyle yanağını karışladı uzandı ve onları gece yarısına kadar izledi. Gelen lüks motorların sesi ile yerinden kalkan Okan, Özgür ile Eylül'ü bir motora binerken gördü ve yine elinden kaçırmıştı! Tüm grup motorlara bindi ve dağıldı. Yaklaşık yarım saat Okan yerinde kaldı. Ardından caddeye çıkıp yürümeye devam etti. Cebinde on iki lira ile gecenin bi vakti caddelerde boş boş dolanıyordu. Hava iyice soğumuştu ısınmak için caddeler boyu yürüdü . Şehrin tenha bir köşesine vardığındı yanık lastik kokusu ve kulak patlatan fren sesiyle irkildi. Sesin duyulduğu yere doğru koşarken gördüğü manzarayla kalakaldı.
Motoru bir yerde kendisi biryerde olan Özgür yattığı yerde inlerken Eylül diğer bir tarafta sırt üstü kolunun üzerine düşmüş ve kalkmaya çalışıyordu.Okan koşarak gidip Eylül'ü kaldırdı.Eylül Okan'ı görünce biraz korkudan biraz acıdan ağlamaya başladı, kolunu kımıldatamıyordu. Okan tişörtün üstüne giydiği gömleğini çıkarıp Eylül'ün kolunu sardı. Eylül hıçkırarak ağlarken Özgür topallayarak yanlarına geldi. Okan "Eylül hastaneye gitmeliyiz" dedi. Eylül ağlarken kafasını evet anlamında salladı. "Sen kimsin be noluyor?" Özgür'ün bu çıkışına Eylül daha çok ağlamaya başladı "Bak aynı okuldayız tamam mı, hastaneye gitmelisiniz." "Olmaz! Okula bildirirler." dedi Özgür telefonuyla arkadaşını aradı ve kendilerini almaya gelmelerini söyledi. Okan "Eylül o zaman
bir eczaneye gidelim." Okan belli etmesede Eylül'den daha çok korkmuştu. Eylül yine onayladı. O sırada arkadaşı gelen Özgür seslendi , Eylül gelmek istemeyince Okan'a ölümcül bakışlarını yollayıp oradan uzaklaştı.
Nöbetçi bir eczane buldular. Genç bir kız geldi ve Eylül'ün kolunu sargıya aldı. Ağrı kesici hap verdi. Okan ve Eylül sahile gittiler, Eylül bir banka uzandı. Zaman zaman ağlıyordu , uzakta karatısı görünen Okan'a bakıp bi anlam vermeye çalışıyordu.Okan namaz kılmayı bitirince yanına gitti.
"Orada ne işin vardı ?"
"Bilmiyorum."
"teşekkür ederim"
" Geç kaldığım için özür dilerim"
Gün ağarınca Okan geldiği yoldan Eylül kapıdan okula girdi.
Okan hiçbir şey olmamış gibi uykuya daldı.