İçimde karşı koyamadığım bir heyecan duyuyor, hemen her yere atlayıp bu hazinelerle dolu dükkanı keşfetmek istiyordum. Fakat az önce tanıştığım bu beyefendiye karşı mahcup olmamak adına kendimi tuttum.
Yani, tam anlamıyla tutmuş olmayabilirdim çünkü tam da aklımdan bunlar geçerken gözüme ilk kestirdiğim şişeyi incelemekle meşguldüm. Adının Kim Namjoon olduğunu öğrendiğim adamın ise yüzünde nazik bir gülümsemeyle beni izlediği hissine kapılmıştım.
"Sizi bu küçük köye hangi rüzgar attı, bilmek isterim." Kokular kadar ilgimi çeken bir şey varsa o da ses tonlarıdır ve ben bu adamın ses tonunu şimdiden sevmiştim.
"Arkadaşımla Fransa'ya değişim öğrencisi olarak geldik, hazır buradayken de Roussillon'u görmemiz gerektiği konusunda ona çokça ısrarda bulundum." Bunu söylerken gözlerimi parfümden alıp ona çeviremiyor olmam kabalık sayılır mıydı?
Şimdi de uzun cam şişeyi elime almış, burnuma yaklaştırıp içime çekmiştim. "Bunda yasemin mi var?" Yüzümü buruştururken yerine bıraktım. Yaseminden pek hoşlandığım söylenemezdi. "Parfümü fazla yumuşatıyor bence."
"Parfümlerden anlıyor gibisiniz?" Genç adam kaşlarını kaldırıp taze bir merakla sormuştu.
"Aslında bir çeşit 'takıntım' var desek daha doğru olur." Hafiften yanaklarım kızarmış olmalıydı ama devam ettim. "Diğer insanlara göre daha gelişmiş bir burnum var ki bu da kokulara duyarlılığımı arttırıyor. Bu yüzden kötü kokan yerlerde duramıyorum, hemencecik bayılıyorum." Bunları ona anlatmamın nedenini bilmiyordum, normalde hayatımdaki çoğu insan bu özelliğimden bihaberdi fakat bu adam bana samimi gelmişti. Belki de sırf böyle bir dükkanı olduğu içindi.
Başını anlayışla sallarken "Ah, doğrusu bu çok ilginç ama sizi anlayabiliyorum. Ve böyle bir yere düştüğünüz için şanslı olduğunuzu varsayıyorum." Sıcak gülümsemesini yolladı, içimi ısıtmaya yemin etmiş gibi.
Başımı sallarken ben de gülümsedim. "Evet, gerçekten şanslıyım. Hem dükkanınızı keşfettiğim hem de sizinle tanıştığım için."
Reverans yaparken "O şeref bana ait." dedi. Üzerine cuk oturan nezaketiyle modern kraliyet dizilerinden fırlamış bir salon beyefendisine benziyordu.
Cebimdeki telefonun ani ve yüksek sesiyle yerimde sıçrarken Bay Namjoon'a tebessüm ettirmiştim. Arayan Taehyung'du, ne çabuk unutmuştum onu?
Onu yarım bir dikkatle dinlerken aklımda kalanlar: geldiğimiz otobüs durağını bulduğu ve şimdi de beni almaya geliyor oluşuydu. Normalde beni oldukça sevindirecek bu haber içime tuhaf bir hüznün oturmasına neden olmuştu. Hava kararıyordu, Taehyung geliyordu fakat ben hâlâ buradan ayrılmama hususunda büyük bir istek duyuyordum. Cennet'in Kokusu'na çok çabuk ısınmıştım, elbette bu nezaket dolu adama da.
"Şey, gitmem gerekiyor. Tanıştığımıza memnun oldum." Eğilerek selam verdikten sonra kapıya yöneldim.
"O sevimli yüzünüzü bir daha göremeyecek miyim?" Arkamdan sarf ettiği bu sözcükler alayla mı yoksa samimiyetle mi söylenmişti karar veremedim.
Ona döndüğümde yanı başımda dikildiğini görmek ürkmeme sebebiyet vermişti. Elleri bol, penye pantolonun cebindeyken belediye çukurunu andıran gamzeleriyle bana bakıyordu.
"Ah, bu durumda ne yapabilirim? Yolum bir daha buraya düşerse-"
Kelimelerim düşe kalka bir cümle kurmaya çabalarken elimi avuçlarının arasına almış, bir yerlerden bulduğu kalemle birtakım şeyler karalıyordu.
"Kaderi beklememize gerek kalmadı."
Pekâlâ, sanırım karaladığı şey numarasıydı.
Bu beni sevindirdiği kadar afallatmıştı da. Zira böyle bir adımı hiç mi hiç beklemiyordum. Aklımın ücra köşesinden dahi geçmemişti.
"İyi günler." derken tekrar selam verdim. İyi akşamlar desem daha doğru olabilirdi ama takılmadım çok. Cam kapıdan çıktıktan sonra avcuma daha özenle baktım. Karaladığı rakamların üzerine bir de "Mesajını bekliyor olacağım, Sevimli Burun :)" diye not düşmüştü.
Bir not sizi ne kadar gülümsetebiliyorsa o kadar gülümsemiştim.
❀
Fazla softum şu an,
erimiş çikolataya döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
world's most beautiful scent ✓
FanficKim Namjoon, Fransa'da şirin bir kasabada yaşamaktadır ve mütevazi dükkanında kişiye özel parfüm yapan bir parfüm ustasıdır. Park Jimin ise, dünyanın en güzel kokusunu arayan kendi halinde bir çocuktur. [minific] #1 nammin ❦ #2 minjoon ❦