Anneme...
Gökyüzüne gitmek istiyorum meleklerin yanına,
ANNEM'in yanına...
Ağlıyordum.
Sekiz yıldır haftanın üç günü gelip ağlardım burada.
Tam sekiz yıl olmuştu onu kaybedeli.
Ama hala acısı dün gibiydi. özlemiştim onu,
Hem de çok.
Bana çok iyi davranmazdı,
Ama annemdi o benim. Ben küçükken ölmüştü.
8 YIL ÖNCE
Bu gün herzamankinden erken uyanmıştım. Yatağımdan kalkmıştım. Ayıcıklı terliklerimi giyip canım ayıcığım olan Momo'yu da yanıma alıp annem ve babamı uyandırmak için yola koyuldum. Terliklerimin parkede çıkardığı sesler hoşuma gidiyordu. Annem ve babamın odasına yaklaştığımda yavaşladım. Sessiz olmaya çalışarak kapıyı açtım. ''Bööö'' diye bağırdım ancak kimse yoktu. Bir an yüzüm düştü fakat aklıma gelen fikirle sırıttım.
Annemler yoksa abim vardı. Abimin odasına geldiğimde kapıyı gürültülü bir şelilde açtım ama abim de yoktu bu yüzden bende aşağı kata inmeye karar verdim. Merdivenlerden aşağı inerken bir taraftan da bağırıyordum. Aşağı indiğimde kimsenin olmadığının farkına vardım.Bende bahçeye çıktım.Ürkek adımlarla korumaların yanına gittim.Biraz korkardım onlardan.
"Annem ve babamı gördünüz mü ?" dedim.
"Beni takip edin" dedi.
Bizim evin hiç bilmediğim yerindeydim.Evimizin yerin altında bir katı daha varmış.Babam ve abim oradaymış.Peki annem?
Burası simsiyahtı.Ortada kocaman bir masa vardı.İki tane de kahverengi deri koltuk vardı. Hemen babama sarıldım.
"Babacığım neredeydiniz? Sizi bulamayınca korktum ve annem nerede?"
Babamda bana sarıldı. Ardından adını bilmediğim kahverengi sıvıdan bir yudum aldı ve konuşmaya başladı.
"Canım kızım benim buradaydık ve korkmana gerek yok. Hiçbir yere gitmedik."dedi
Sonra yanağımdan öptü.
"Peki annem, o nerede?"dedim.
Babamın yüzü düştü
"O artık cennette" dedi
Elimdeki ayıcık yere düştü.
Şimdiki zaman
O gün çok ağlamıştım. Tıpkı şimdi ağladığım gibi...
Babam ve abim beni zor sakinleştirmişlerdi.
Abim ve Babamı çok severdim. Annem öldüğünden beri benim her istediğimi yaparlardı.Ama pek fayda etmemişti. Çünkü annem öldüğünden beri ağır travmalar yaşamıştım.Bu yüzden hep yemek yemiştim. Psikologlara veya diyetisyenlere gittiğimde ise
"Annesinin ölümü ona ağır gelmiş ve bu yüzden kendini yemek yemekle avutmuş" diyorlardı.Öyle de olmuştu bana bu acı ağır gelmişti bu yüzden tam dört yıl psikolojik tedavi görmüştüm. Fakat hiç biri bir işe yaramamıştı çünkü 90 kiloydum, yüzümün her tarafı sivilce olmuştu ve gözlük takıyordum ve bunu yanında da dış görünüşün her şey olduğu bir okulda okuyordum ve dış görünüşümden ötürü de dışlanıyor ve ezikleniyordum. Ama ben böyle olsun istemezdim ki. Bende herkes gibi güzel olmak isterdim ama tam tersi olmuştum işte.
Düşüncelerimi telefonuma gelen bildirim sesi böldü.
" ADRIANE okula geç kalma. Mezarlıkta olduğunu biliyorum. Hadi şimdi marş marş. "
Abim annem öldüğünden beri bana böyle böyle seslenirdi ve sekiz yıldır her sabah mezarlığa geldiğimi de bilirdi.Annemin mezarını son bir kez öptüm ve mezarlık çıkışına doğru yürüdüm. Çıkış kapısında beni bekleyen taksiye binip okulun adresini verdim.
Şöfor başını salladı. Bende bir müzik açıp başımı cama yasladım. Yaklaşık 5-10 dk sonra okula gelmiştim. Benim sonum olan okula. Kapıdan içeri girdiğim de benim hakkımda konuşmalar başlamıştı. Başımı öne eğerek okula yürüdüm ardından merdivenlere yöneldim.İlk basamağa adımımı atarken kafamda bir acı hissetmemle kendimi yerde bulmam bir oldu.
Yukarı baktığımda o ikiye ayırmak istediğim suratıyla sırıtarak bana bakan Ahu'yu gördüm.
"Seni pis ezik hala bu okula gelmeye nasıl cüret edersin benim gibi harika birinin senin gibi bir ezikle aynı okulda olması hatta aynı gezegende yaşaması hiç adil değil."dedi egosuna sıçtığım.
Koşarak tuvalete gittim. Rastgele bir tuvalete girdim. Kapıyı kilitleyip ve tuvaletin kapağını kapatı üstüne oturdum.Hıçkırıklarımı yutarak sessizce ağlıyordum.Yüzümü silerek tuvaletten çıktım. SInıfa girdiğimde kimseyle konuşmadan her zamanki yerime oturdum. Çantamdan resim defterimi çıkararak resim çizmeye başladım. Anka kuşunu çiziyordum. Bu kuşu çok severdim ve hep de kendime örnek alırdım. Okuduğum bir kitapta anka kuşu efsanesi yazıyordu.
Ben de merak edip araştırdım. Çok güçlü bir kuştu. o gündür hep severdim onu. Ders zili çalmıştı başımı daha da önüme eğdim. Yaklaşık bir kaç dakika sonrada hoca gelmişti. Hoca ders anlatırken kimse onu dinlemiyordu.
Tenefüs zili çalınca kantine indim. Ahu kantine girdi ve yanıma geldi.
"Yeter artık dünyayı yedin yine doymadın. Yemek yemeyi kes aslında oksijen almayıda kesmelisin çünkü tam bir oksijen israfısın." dedi
Gerçekten dayanamıyordum artık. Beni ezmelerine izin vermemeliydim. Koşarak okuldan çıktım. Her zaman ne olur ne olmaz diye arabamı okulda tutuyordum. Hemen arabaya atlayarak son gaz sürmeye başladım. Artık kafam nereye eserse oraya dönüp şu koca İstanbul'da kaybolacaktım.
BÖLÜM SONU
Sizce ilk bölüm nasıldı ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL
ספרות לנערותve bir gün herkes bedelini ödeyecek... işte bana o gün bu yemini ettirdiler. ben asla yeminlerimi bozmam bugün düşünce yarın kalkacağımı bilmemeniz ne kötü o gün değişince herşey daha iyi olacak sanmıştım ama işler istediğim gibi gitmedi acı ge...