Mor güllerin yanan ateşinde ağlıyor sabrım
Can, cana ten, tene değdi değeli yanıyor bağrım...Sönmezmiş kıyamete dek güneşin ışığı
Bu zaman da canını verecek zor bulursun aşığı...Sus şimdi sakın karıştırma bu işe maşuğu
Çirkin ördek dönüşmedi mi nasıl oldu bir kuğu
Sevmelerin, aşkların tadı kaçtı çıktı suyu ...Bir zamanlar zarif eller harf harf işlerdi mendil
Odanın içinde asılı bir zembil
Küt küt çarparken özlem yüklü sevdalı Dilrûba
Elektrik yoktu geceleri yanardı kandil ...Kimi vakit rüyalar da kimi vakit köşe başlarında
Mesken tutardı buluşurdu kara sevdalılar
Lokman hekim gelse çare bulunmazdı
Gözleri yaşlı hep yüreği yaralılar. ..Yüzünü görmeden, sesini duymadan, elini tutmadan sevdiğim
Bulunmaz hint kumaşım
Dünyanın sekizinci harikası bildiğim...Bak dinle bir ceylan iniyor dağlardan
Pınar başlarında birbirine bakışan, cilveleşen sevdalılar
Papatyaların kokusu cihanı almış gidiyor
Taç olmuş saçlarım da rüzgarlarda uçuşuyor...Gün batmak üzere gökyüzü kızıla boyandı
Gözlerim daldı yine uzaklara, hasretin yüreğime dolandı ...Sonbahar geldi geleli solan yalnız çiçekler değil
Hüznüm, kederim, hasretim, çilem , vebalim, helalim
Sensiz geçen her bir vakitte çaresizliğin gölgesinde
Yalnız yeşil gözlerimin ışığı solan dı...Ayperisiii
28/09/2018
01:35
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜSTÜM ÇİÇEĞİ #wattys2019
PoesíaŞarkılar vardır çoğu zaman hep dilimizde, gönlümüzde rakseden.... Şarkılar vardır, sevgiliye söylenen yürekten en derinlere süzülen kimi zaman hasreti, kimi zaman nefreti, kimi zaman aşk ve sevgiyi yüreklere nakış nakış işleye...