Nefesten;
Dişlerimi fırçalarken telefonum çaldı Barış arıyordu, yatakta uyuyan tahire baktım ve hoparlöre alıp karşıdan gelen sesi dinledim;
Barış; "Alo.. Günaydın, yavrum."
Nefes; "Günaydın şekerim :)"
Barış; "O günden sonra konuşamadık.. iyisin değil mi?"
Nefes; "Çok iyiyim, hatta gel beraber kahvaltı yapalım, uzun zaman oldu.." dedim tebessüm ederken.
Barış; "Son yaptığın poğaçalardan sonra emin olamıyorum ama düşünürüm." Dedi alaylı bi şekilde. Kaşlarımı o görmese de çatarak konuşmaya başladım;
"Barış! Hepsini yutarken öyle demiyordun!" Dedim. Güldü.. o gülünce ben de güldüm ve tekrar sordum; "Geliyorsun değil mi?" Arkamdan bir hışımla telefonu alan tahire 'Ne yapıyorsun?' Bakışı attım. Tahir hoparlörü kapatıp telefonu kulağına dayadı ve konuştu.. "Önce, o nefese 'yavrum' diyen dilinle vedalaş! Sonra-" Tahir'in elinden telefonu alıp Barış'a 'Gel, bekliyoruz" dedim vurgu yaparak.. telefonu bi kenara bırakıp Tahire baktım. Nefes; "Ne yapıyorsun tahir?" Tahir sinirle bi soluna bi sağına baktı; "Ne yapıyormuşum nefes?" Odaya geçerken konuştum; "Barış benim dostum! Benim kardeşim! Asiye ablam neyse benim için Barış da o! Neyini anlamıyorsun?" Tahir iki elleriyle omuzlarıma dokundu ve; "Sana yavrum diyenlere katlanamıyorum, sana sadece ben güzel kelime edeyim, sadece yanında ben olayım istiyorum.. çok mu şey istiyorum gönlümün gülü?." Dedi. Gönlümün gülü ne be! Gözlerimi devirip güldüm.. daha sonra Tahir'in dayanamayacağı bir bakış attım.. kollarımı omuzlarında birleştirip; "Sadece sevdiklerimle güzel bir gün geçirmek istiyorum, bunu fazla görme bana lütfen.." dedim.. Tahir yumuşamış olacak ki; "Eğer sana yanaşmaya kalkışırsa! Eğer sana iltifat ederse! Eğer sana dokunmaya kalkarsa!-" sözünü kesip ben konuştum; "iİltifat ettiği dilini keser, dokunmaya kalkıştığı elini kırar, yanaşmaya çalıştığı bedenini yakarsın.. anladuk da daralma beni kahvaltı hazırlayacağım." Dedim şiveli bi şekilde. Bi kahkaha patlattı; "Senin şive yapan ağzını yerim len." Dedi. Len ne Ya gözünü seveyim. (!) tam göz devirecektim ki dudağımda dudağımı hissetmemle gözlerimi kapattım. Narince ama bi o kadar sert öpüyordu, karşılık verdim.. uzun zamandır ilk defa böyle Tutku oluştu içimde. Sağ elimi kulağıyla yanağının ortasına yerleştirdim.. o da iki elini belime koydu.. tam yatağa doğru ilerleyecektik ki, kapının açılmasıyla hemen Tahir'in yüzünde ki elimle Tahir'in kafasını bastırdım ve tişörtünün arka kısmında ki etiketiyle uğraşmaya başladım. Asiye; "Uuuu ula neydiysınız gelsenize!" Heyecandan kekeledim ne dediğimi bilmez bir şekilde konuşmaya başladım. Nefes; "Ş-şey Asiye abla.. T-Tahir'in tişörtünün etiketi kaşındırmışta kopar dedi, kopardım, kopmadı.." Tahir kahkaha atarken Asiye abla göz devirip; "Kopardın, ama kopmadı.. nefes ablam hamilelik hiç yaramadı sağa, hayde kahvaltıya hayde." Dedi ve gülerek mutfağa doğru ilerledi. Bi oh çekip karşımda komik bi şey varmış gibi sırıtan tahire baktım. Nefes; "Ne gülüyosun be! Yakalanıyorduk az kalsın! Komik olan ne?!" Dedim sert ve çatık kaşlarımla. Hala gülerken konuştu. Tahir; "Yakalansak ne olacak?" Dedi. Karnımı gözleriyle işaret edip tekrar konuştu; "Bebeği bakışarak yapmadık ya." Dedi alaylı ve kahkaha atarken. Göz devirip mutafağa ilerlerdim Asiye ablaya yardım etmeye koyuldum. Nefes; "Mustafa abi yok mu?" Asiye; "Yok dün gece gitti o." Nefes; "E ara da kahvaltıya çağır.. Barış da gelicek kahvaltıya hep beraber şöyle güzel bi kahvaltı edelim." Dedim tebessüm ederken. Asiye abla fal taşı gibi açılmış gözleriyle, bi taraftan kapıdan içeri giren Tahir e bakıyordu bi taraftan da 'kızım ne diysın?' Bakışı atıyordu bana. "Tahir biliyor barışın geleceğini.. dimi GÖNLÜMÜN GÜLÜ." Dedim. Tahire bakarken ve vurgulayarak. Kahkaha attım, bu sefer sinir eden taraf ben olacaktım. Karşıdan öpücüklerimi tahire yollarken Tahir çoktan gözlerini devirip masa da ki sigarasına uzandı. Asiye; "Ben Mustafa'yı aradım geleyi.. şey bi de bugün bişeyler mi yapsak?" Tahir sigara dumanını üfleyerek konuştu; "Nereye gideceğiz kızım bu soğukta, mis gibi sıcacık evde oturalım işte." Göz devirip Tahir'in yanına oturdum; "Tahir.. kaç gündür evdeyiz zaten.. benim de canım sıkıldı.." dedim dudaklarımı büzerek.. kafasını uzatıp dudaklarıma baktı, çarpık bi gülüş atıp; "Ben biliyrım o can sıkıntısını nasıl gidereceğimizi.." dedi. Bu adam hala benim hamile olduğumu anlamadı heralde. Nefes; "Tahir! Hamileyim ben hamile.." tezgahta ki domatesleri doğrayan Asiye ablaya baktım. Daha sonra bakışlarımı tahire çevirip sessizce tekrar konuştum; "Hamile hamile olmaz tövbe tövbe." Dedim. Sert bi kahkaha patlattı. Asiye abla, baş parmağını damağına dayayıp diğer elini kalbine koydu. Asiye; "Tahir napaysın? Ödümü senin kahkahana bırakamam." Dedi. Ben de güldüm. Kapı çaldı ve ayağa kalkıp el çırptım. Nefes; "Barış geldi.." dedim. Tahir'in çatık kaşlarını görünce yüzümü astım. Tahir; "Ben açarım." Dedi. O kapıya doğru ilerlerken ben de arkasından gittim. Kapıyı açtığımızda Barış değil de Mustafa abinin geldiğini gördük. İçeri geçtikten sonra Mustafa abi hemen Asiye ablanın yanına gitti. Bunlar oldu kesin. Yarım saat sonra kahvaltı hazırdı ama Barış hala gelmemişti. Sormak için aradım ve ; "Kapının önündeyim yavrum." Dediğini işitince tahire bakıp kapıyı açmaya gittim. Barışı geldiği için Tahir huzursuz olsa da, kahvaltılarımızı güzelce yapıp salonda oturmaya başladık.
Tahir koluma cimdik atıp 'Düzgün dur' bakışı attı. Kolumun acısıyla hafif inledim. Gözlerimi devirip el çırptım. Nefes; "Ee hadi gençler bişeyler yapalım, boş boş oturacak mıyız?" Dedim. Herkes hep bir ağızdan konuşunca, 'keşke demeseydim' hissi uyanmadı değil. Gözlerimi devirip tahire odaklandım. O da bana bakıyordu. Bir süre bakıştıktan sonra, Asiye ablanın dediği üzerine bowling oynamak için avm ye gitmek için hazırlandık. Arabalara yerleştik. Tahir sürücü koltuğunda ben yanında, Asiye abalm, Mustafa abi ve Barış da arkada oturdu. Yola çıktığımızda Tahir'in telefonu çaldı. Tahir; "Kuzum.. telefonum cebimde çıkart bakalım kim arıyo." Tanura kelimesinden sonra, Tahir e yakışan en güzel kelime olmalıydı kuzum.. tebessüm edip cebinden telefonu çıkardım.. arayanın Murat olduğunu gördüm, açıp Tahir'in kulağına dayadım telefonu. Tahir; "Alo.. Avm'ye gidiyorduk, e iyi hayde sen de gel.. tamam orda buluşuruz." Diyip telefonu çek anlamında başını geriye çekti. Nefes; "Ne diyor?" Tahir; "Bizim eve geliyormuş, bende avm'ye gidiyoruz oraya gel dedim." Nefes; "Fatih nerde? Tek başına mı geliyor?" Tahir; "Fatih gelmeyecekmiş." Dedi. Şaşkındım. Şayet muratla Fatih asla birbirleri olmadan bişey yapmazlardı. "Hayret yapışık ikiz gibiydiler." Dedim gülerken. Tahir bana 'Nefes salak mısun?' Bakışı atıp konuştu. Tahir; "Onlar zaten ikiz." Dedi. Göz devirip kafamı cama yasladım. Tahir elimi öpüp vites koluna koydu. Bu hareketi çok özlemiştim. İlk tanıştığımız zamanlar hep böyle yapardı. Elimi öpüp, vitese koyardı, elini kaldırmadan vitesi değiştirirdi. Tebessüm edip yanağına bir öpücük kondurdum. Asiye abla arkadan; "Vıcık vıcık.. nereye kusayruz ablam?" Dedi. Göz devirdim, bu lafın altında kalamazsın.. Nefes; "Ne o, Mustafa abiyle böyle olamadınız diye mi patlıyorsun Asiye reis." Dedim. Tahir ben ve Barış kahkaha atarken, Mustafa abi de dişleriyle dudağını kemiriyordu gülmemek için. Gülerse Asiye abladan dayak yerdi çünkü. Asiye abla Mustafa abiye bakıp; "Gül gül, içinde kalıp kanser olacağına, dışına çıkar konser olsun." Dedi. Bunun üzerine hep beraber gülüp, arabadan indik. Avm'ye geldiğimizde Tahir elimi sıkı sıkı tutarken göz kırptı. 'Ah be adam! Her zerrene aşık, her zerrem.. kalbimde alev alev yanıyorsun..' diye iç geçirdim. Yanımızda geçen kızlara, 'Kaptım yakışıklı çocuğu, nabeeğğrr?!' bakış atıp ilerliyordum. İleriden Murat göründü. Bilin bakalım ne oldu? Barış ve Murat yakın arkadaşlarımış, bir görseniz biz tahirle kavuştuğumuz zaman bu kadar sarılmadık. Murat; "Canımın ciğeri?" dedi. Barış kahkaha atıp; "Evimin direği?." Dedi yüzünü okşarken. Tahir'in huzursuz olacağını düşündüğüm için yavaş yavaş ona baktım. Aksine gülüyordu. Bana baktı ve kolunu omzuma attı ; "Seninle şöyle olabilirdik." Dedi. Ben dahil olmak üzere herkes kahkaha attı. Murat'la Barış konuşuyor, Asiye abla da Mustafa abinin kolundan tutup, avm'de ki pırlantacıya sürüklüyordu. Biz de arkalarından yürüdük... yanımızdan geçen, saçma sapan ilişkileri olan çiftlere baktım. Sonra Tahir'e bir kez daha bakıp şükrettim.. ona ne kadar aşık olduğumu, ve bu dünya da ondan başka olmadığına aklım kanaat getirdi. Çok mutluyum...Yengem bölümdeyuk djdöxlxöşx
Bölümün Nasıl olduğunu yazarsanız, yazarınız mutlu olur kdndkdld
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TANURA -Gün Doğumu-
Romance"Beni karanlıkta bırakma.. Beni, her sabah odamın penceresinden sızan güneşsiz bırakma TANURA.!"