Duvarlar...
Sınırlar...
Kurallar...
Var oluşumu anlatan birkaç kelimeden sadece birkaçı. Kendimi bildiğimden bu yana belli çizgilerin içinde yaşamıştım. Bir şeylerin dışına çekilmiş , bazı şeylerden mahrum bırakılmıştım.Bunların doğru olmadığı düşüncesi kafamın gerisinde sürekli dönüp duruyordu fakat sisteme karşı baş kaldırmak piyonların yapabileceği bir şey değildi. Hiçbir piyon vezire kafa tutacak kadar güçlü ve cesur değildir. Ya da aptal.
Yetimhaneye beş yaşımda getirilmiştim. Ailem tarafından sevilmemiş ve kabul görmemiştim. İlk başlarda 'hayattan nefret ediyorum ', 'kimse beni sevmiyor' gibi saçma düşüncelerle büyüsem de bir süre sonra artık umurumda olmadığını fark etmiştim. Dünya sadece birkaç kişiden oluşmuyordu ya da ben o sadece bir avuç insanı düşünüp üzülecek kadar yalnız değildim.
Kimi kandırıyorum? Yalnızdım hem de çok. Çevremde insanların oluşturduğu kalabalık içerisinde varoluş sancısı çekiyordum. İlişkilerimin her biri çıkarlar üzerine kuruluydu. Bir çıkarı olmadan benimle oturup konuşacak ve ya vakit geçirebilecek kimsem yoktu. Düzeltme Seulgi dışında kimsem yoktu.
Sessizliği sevmiyordum. Bana ölümü çağrıştırıyordu. Sadece nefesimi duyabileceğim ortamlardan uzak durmaya çalışıyordum. Atlattım sandığım tüm sorunlarım boğazımda bir halat misali beni boğuyordu. Gün geçtikçe nefesim daralıyor, adımlarım kısalıyordu.
Gözlerim daha çok uzaklara dalıyor, unutkanlığım gün yüzüne çıkıyordu.
Ölmek istemiyorum. Ölüm için kendimi hazır hissetmiyorum. Birkaç ay önce ölümün beni zarifçe sarması için yalvaran ben artık bunu istemiyordum.
Ölümden korkmuyorum ya da burada bitirmek için can attığım hiçbir şey yok ama yine de artık zamanımdan önce sahneden inmek istemiyorum.
Oynayacak çok perdem olmayabilir ama yine de bana verilen replikleri becerebildiğim kadarıyla söylemek istiyorum.
Ölmek istemiyorum çünkü artık sonunu merak ediyorum.
Ölmek istemiyorum çünkü bir amaç edinmek istiyorum.
Ölmek istemiyorum çünkü bir gün de olsa başka şeylere takılmadan mutluluğu hissetmek istiyorum.Ay ışığının vurduğu odamda uzanırken gün içi değerlendirmesi yapıyordum kendimce. Seulgi ile buluştuğumda bana sürekli ablasından bahsetmişti. Anlattığına göre o küçükken ailesi onu Japonya'daki bir yatılı okula yazdırmış. Laf arasında hiç gitmek istemiyordu ablam demişti bana arkadaşım. Neden peki, neden gönderdiler, neden itiraz etmedi, dedim. Bilmem ki bana bir şey demediler, zaten evde ablamın konusu açıldığında konu hemen kapanır dedi. ilginç dedim içimden ama sesli söylemedim üzülebilirdi minik arkadaşım. Laf aramızda boyu benden biraz kısa. Ufak tefek bir şey arkadaşım.
Ablam iki gün önce beni aradı geri dönecekmiş dedi Seulgi. Seni görmek istiyorum buluşalım ama bizimkilerin haberi olmasın demiş ablası. Önemli şeyler açıklayacak galiba demiştim ben de, buluş onunla o senin ablan. Sen de benimle gel Moon demişti, ben de kırmadım onu tamam dedim. Ne işim olur benim orada diyemedim. Kırılır diye korktum. Aramızda kalsın tek arkadaşım o benim, dayanamam incinmesine.
**********
Kesik uykular ve yatağın içinde dönüp durduğum bir gecenin ardından sabahın erken saatlerinde uyanmış ve hazırlanmıştım.
Her gün saat sabah altıda uyanırdım. Bir gün bile değişmezdi. Bünyemin kendince ayarladığı bir şeydi. Uyandığım zaman tekrar uyuyamazdım. Gecenin en geç saatlerinde bile uyusam saat altı olduğunda uyanıyordum.
Duvarda asılı olan dijital saatte 07.30 sayılarını gördüğümde sıkıntılı bir nefes alıp, topladığım yatağı bozmak istemediğim için, çalışma masama oturdum.
Telefonumda biraz zaman geçirdikten sonra Seulgi'den aldığım 'neredesin' temalı mesajlar yüzünden yurttan sessizce çıkıp durağa kadar yürüdüm.
Sıkışık ve terli geçen yolculuktan sonra Seulgi'lerin evinin önünde dikiliyordum. Ablasına gideceğimizden ailesinin haberi yoktu. 'öğrenirlerse iş bulana kadar evden çıkma yasağı alırım' demişti Seulgi.
Ailesine benimle buluşacağı ile ilgili bir yalan söyleyecekti ama konusunu ben de bilmiyordum.
On dakika sonra parmak uçlarında yürüyen arkadaşım girdi görüş açıma. Eline aldığı ayakkabılarını kapının önünde giyip ,kolumdan tutarak beni çekiştirmeye başladı.Bir yandan da sürekli arkasına dönüp evine bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Small Smile
Fanfiction"Yolda yürürken bir kişi bile bana gülümserse intihardan vazgeçeceğim." ******* Dikkat: Bu hikayenin kurgusu gerçek hayattan yola çıkılarak oluşturulmustur.