Şiirler boşuna yazılmaz derler, mutlaka vardır ucunda bir damla kırk derece. Boşuna dökülmez o kadar kelime. İşte böyleydi, benimde bir sebebim vardı. Benim için ''o'' vardı ama onun için ''ben'' yoktum. Benim kaderimde böyle.
Kimse kendi kaderini kendisi seçemiyor. Nasıl biri olacağını ya da nasıl görüneceğini... Ama şekillendirmekte o insanın elinde. Şimdi bana diyeceksiniz şekillendir o zaman, onun için de sen ol diyeceksiniz. Ama bazen bazı şeyleri şekillendiremezsiniz.
Hayat işte, karşına ne zaman ne çıkacağı belli olmuyor. Bazen bir şey verir sana çok mutlu olursun. Her zaman böyle olmasını istersin ve tam mutluluğu en iyi şekilde yaşarken bir anda bir eksiklik hissedersin. Hayat alır senden o mutluluğu, kursağında bırakır adeta. Nefesini keser ama öldürmez.
Hep bir aldatmacayla yaklaşır, sevindirir ve süründürür.Şimdi bana çok uzak. Belkide sadece bana uzak. Bilmiyorum, anlam veremiyorum.
Beni çok sevindirip aynı anda üzebilen tek insan. Tabi ona insan demiyordum, benim için her zaman bir melekti. Belkide bu yüzdendir bana uzaklığı.Bir kelebeğin ömrü kadar yakın sadece. Garip olanda bu ya zaten. Öldüm diyip yaşamak, seni sevmeyeceğini bile bile onu sevmek, ondan vazgeçmemek, vazgeçememek...
Bu sözlerim sana imkansızım;
"Şimdi şiirler yazıyorum sana. Tonlarca mürekkep gözyaşlarımdan. Şu kısacık hayatta senden vazgeçemedim diye şiirlerimden vazgeçmeye çalışıyorum bazen, ama onu bile başaramıyorum. Şiirlerim seninle son buluyor hep. İstiyorum ki şu kısacık ömrüm de seninle son bulsun. Hayatımın da son cümlesi ''sen'' ol.Bir deli hasret benimki de işte, yazmaya gücüm var, sevmeye gücüm var, ama vazgeçmeye... Vazgeçmeye ne yazdıklarımın ne de bu gönlümün mecâli var."
Hiç sarılmadan, sarılamadan sevdiğim bir melek. Elini tutamadığım, kokusunu içime çekemeden sevdiğim bir melek "o". Gülüşünde papatyalar açan bir melek. Elini bir kere tutsam bir daha bırakamayacağım, sarılsam kollarımı ayırmaya gücümün yetmediği bir melek.
Çaresizliğim vuruyor yüzüme artık. İçimdekileri içimde tutamıyorum. Ensemden bir rüzgar fısıltısı gibi kulağımda inciler. Bülbül sesi gibi "sesi", cennetten seslenircesine güzellikte bir ses.
Hiç gitmiyor kulağımdan gülüşü. Çıkmıyor artık o tatlı bakışı aklımdan. Gözlerimi kapatsam bir anda beliriyor.
Bu duyguların hiç bir ilacı yok. Sadece, sadece ona ihtiyacı var duygularımın, kalbimin, benim ihtiyacım var.
İmkansız gibiydi..
Ama ben imkansızlığını sevdim.''Bizde böyleydik onunla, iki imkansız kalp..''