22. Bölüm|07.10.2014

1.6K 152 13
                                    

Kapının önünde gerçekleştirdiği soluklanma seansının ardından elini kapının yanında duran zile götürdü ve ikinci defa düşünmeden zili çaldı. Zaten buraya gelene kadar yeterince düşünce beyninde cirit atmıştı. Artık yorulduğunu hissediyordu. Yüzü bile bu yorgunluğun etkisiyle düşmüştü.

Etrafına bakınarak kapının açılmasını bekledi bir süre. Sabırsızlığı ağır bastığı için zile tekrar bir hamle yaptığıda ise önündeki kapı aralandı, beklediği beden kapının arkasında belirdi.

"Jimin..." diye mırıldandı şaşkınlıkla. Çocuğun buraya gelmesini beklemesine rağmen gerçekten geldiğine şaşırmıştı. Kapıyı tamamen açtı ve sırtında ağır görünen bir sırt çantası ile çocuğun içeri girmesini bekledi. Fakat Jimin'in yaptığı ilk şey üzerine doğru atlayıp kollarını sıkı sıkı boynuna dolamak olmuştu.

İlk birkaç saniye şaşkınkığının esiri olsa da kısa sürede toparlanmış, küçüğünün sarılışına karşılık vermişti. Ondan sonunda bir karşılık almayı başaran Jimin ise kollarını daha da sıkılaştırıp yüzünü güven kokan boyna saklamıştı.

Çocuğun sırtındaki çantadan yavaşça kurtulmasına yardım etti Yoongi. Kollarından tek tek çıkararak büyük bir yükten kurtardığı bedeni iyice kendine yasladı ve arkadaki kapıyı kapatıp, çantayı da bir kenara bıraktı.

"İyi misin?" diye sordu parmaklarını yumuşak, siyah saç tellerinde gezdirirken. Küçüğünün, boynuna bıraktığı sıcak nefesi onu içten içe kavuruyor, buna rağmen o rahatlayana kadar geri çekilmesi için hamlede bulunmuyordu. Sadece bir eliyle belini okşarken diğerini saçlarında gezdirmeye devam ediyordu.

"Şu an daha iyiyim." Aldığı cevap yüreğini daha büyük bir şefkatle doldururken yanağını, boynuna saklanmış bedenin yanağına yasladı ve bu anı yaşamak için uzun zamandır beklediği bedenin kokusunu doya doya içine çekti.

"Şu an ayrılmamız mı gerek? Çünkü ben kollarının arasında ölene kadar kalabilirim hyung." Büyük olanın yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluşurken kendini biraz geri çekti ve küçüğünün de ayrılmasına izin verdi.

Yüz yüze geldiklerinde, az öncekinin aksine Jimin'in parlayan ve mutlu görünen gözlerine bakarak gülümsemiş, ellerini küçük olanın yanaklarına yerleştirerek biraz okşamıştı.

"Birkaç gün okula gitme." dedi birden. Ne dediğinin çok da farkında olduğu söylenemezdi aslında.

"Anlamadım, neden?" Gece'sinin alnındaki siyah saçları gözlerinin önüne düşmesin diye kenara doğru çekerken "Biraz yanımda kalmanı ve seni iyileştirmem için bana izin vermeni istiyorum." diye mırıldandı. İsteği bencilce görünebilirdi, ki biraz da öyleydi, ama asıl nedeni küçüğünü kendine, kalacağı ortama alıştırmaktı.

Çok da büyük bir ev sayılmazdı kaldığı apartman dairesi. Salon ve mutfak, girişin açıldığı tek bir küçük odada; kendisine ait yatak odası ise hemen yanlarındaki kapının arkasındaydı. Bir de banyo vardı. Şöyle bir bakınca, gerçekten küçük bir eve sahipti Yoongi. Jimin'in yaşadığı evin aksine...

"Tamam, ama arkadaşımla konuşup giremediğim derslere benim yerime imza atmasını rica etmeliyim. Yarın birlikte gidip gelsek olur mu?"

Başını olumlu anlamda sallayarak küçüğünü onayladı ve yanağında duran ellerini geri çekerek kanepeyi işaret etti. "Otursana."

Az önceki gerginliğinden eser kalmayan Jimin gülümseyerek saçlarını geriye atmış, hyungunun işaret ettiği kanepeye yerleşmişti.

"Aç olmalısın. Ne yemek istersin?" Küçük olan "Aç değilim hyung." diye atılarak ona engel olmaya çalışsa da Yoongi dinlememiş, "Ramen yapıyorum." diyerek hazır ramen paketlerini çıkartmıştı.

"Hyung gerçekten aç değilim." Jimin'in mahçup ifadesini fark eden Yoongi kaşlarını çatarak küçüğünün yanına gelip yerleşti ve oynadığı parmaklarını kendine çekip büyük elleri arasına hapsetti. Sonunda kendisine bakmasını sağladığında ise "Çekinme." diye mırıldandı. "Benden çekinmeni istemiyorum Jimin. Evinde gibi hisset. Burada özgürsün. Ne istiyorsan onu söyleyebilirsin ve aç olduğunu biliyorum."

Gözleri bir ellerini tutan büyük ellere, bir kendisine anlamla bakan gözlere kayarken "Tamam." diyebilmişti sadece.

Yoongi memnun olmuş gibi küçüğünün alnını öperek saçlarını bir kez daha kenara attı. "Gülümse."

Aldığı en ilginç emir, istemese de onu gülümsetirken ellerinin üzerindeki eller birden ayrılmış, büyük olan kalkmak için hareketlenmişti. Fakat Jimin onu kolundan tutup kalkmasına engel oldu. Ardından beklemeden kendisine dönen bedenin dizlerine uzandı ve ellerinden birini tutup saçlarının arasına bıraktı.

"Uykum var." dedi küçük bir çocuk gibi. Kucağındaki tatlılığa karşı koyamayan Yoongi itiraz etmeden elinin altındaki saçları okşamaya başladı.

"İyi uykular Gece..."

🌕🌕🌕🌕🌕

Ups, çok beklettim sanki...

Ama geldim millet! Nasılsınız? Yarın okullar açılıyor ben bir yıkığım, teşekkürler.

Anlatım bölümleri bu şekilde kısa kısa parçalardan oluşacak ve YoonMin çiftinin bilmeniz gereken bazı sahnelerine değinecek. Umarım eğlenir ve desteklerinizi esirgemezsiniz.

-Whitelight

Sun and Moon || YoonMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin