"Hyung, ben biraz yoruldum gibi?" Aslında cidden yorulan küçük gerçeği söylemekten çekinirmişçesine konuşmuştu, gözleri iç içe geçmiş olan ellerine kayarken. Büyük ellerin arasında kaybolan küçük eli bir an öyle güzel gelmişti ki, o görüntüyü her an izlemek istedi.
Dudaklarında istemsizce kıvrılışın ardından kafasını yana yatırıp o güzel manzaraya daha dikkatli bakmaya başladı. Öyle sıkı ama öyle de narin tutuyordu ki ellerini, bir an parmaklarının arasında alevlenme gibi bir hissin açığa çıktığını hissetti. Biraz daha sıktı parmaklarının arasında duran o büyük beyaz damarlı eli...
"Jimin, Kaç kere seslendim neden daldın böyle? Yordum mu cidden seni?" Kolunda bir sarsıntı hissetmesiyle birlikte kulağına endişeli sesin doluşması bir olmuştu. Ne ara dalmıştı bu kadar?
Kafasını kaldırıp kendine yakından, kocaman açılmış gözlerle bakan Yoongi'yi görmesiyle yutkunmuş; sonraysa yüzüne sevili bir gülümse yerleştirmişti.
"Sadece artık varmak istiyorum, hyung yorulmadım endişelenme." Sonlara doğru Yoongi'nin inanmaz gözleri kısılırken yorulmadığını dile getirip ellerinin arasındaki eli çocuk gibi sallamış ve dudağına yerleşmiş o gülümsemeyi daha da büyütmüştü.
"Ah, tamam. Böyle güzel gülersen sana inanmamam mümkün mü? Bir tek bana böyle güzel gül."
Küçüğün burnunda hissettiği sızı normal miydi? Neden gidecek olması o fark etmese bile böyle içten bir şekilde üzüyordu? Sızısını geçirmek istercesine burnunu kırıştırmış, gözlerindeki yanma hissinin geçmesi için de yüzünü gökyüzüne kaldırıp gözlerini sıkıca kapamıştı. Tekrardan ona hayran hayran bakan hyunguna döndü ve boşta olan elini büyüğünün omzu ile ensesi arasında bir yere yerleştirdi.
"Ben bir tek sana böyle gülüyorum hyung." Eli yavaşça kayarak kolunda yol izledi, en son onun boşta kalan elinin üzerinde duraksadı. Gözlerini bu sefer oraya odakladı ve küçük parmaklarıyla damarlarını sevdi.
Parmak ucunda hissettiği iğne batması elini çekip bir anda utanmasına neden olmuştu.
"Aklım gidiyor." diye mırıldandı büyük olan, bulundukları güzel manzaranın altında küçüğüne bakarken. Aslında onun için en güzel manzara karşısında utanmış bir şekilde gülerken kafası eğik duran Gece'siydi.
"Bir şey mi dedin hyung?"
"Çoktan geldik bile Jiminie."
Siyah saçlı çocuk heyecanla geldikleri yere baktığında karşısındaki maviye bulanmış gökyüzünü gördü. Oldukları yer o kadar huzurluydu ki, hiç kimse yoktu, sadece onlar ve onlara ait kıkırdaşmalar; tabi bir de karşılarındaki manzara.
"Hyung, burası çok güzel." Hâlâ içinde çocuksu heyecanı, olduğu yerde dönüp duruyordu. Kendisi döndükçe Yoongi de onun etrafında dönüyordu ama Jimin farkında değildi. Yine...
"Jimin başımı döndürüyorsun." Küçük olan onunla birlikte Yoongi'nin de döndüğünü sonunda fark ettiğinde telaşla elini bırakmış ve mahcup bir surat ifadesine bürünmüştü.
"Ah, üzgünüm hyung. Fark etmemişim." Biliyordu Yoongi, anlamadığını, fark etmediğini...
Ama olur ya, hiç bir zaman daha fazlasında gözü yokmuşçasına mutluydu. Sanki olduğu anı, hayatında olabilecek en güzel anmış gibi değerlendiriyordu. Onun için Jimin ile olduğu her an kıymetliydi. Bu ikisi için de geçerliydi; hele de son günleri olduğunun farkındayken...
Korkulukların oraya oturmuş, manzaranın tadını çıkarıyorlardı şimdi ise...
Jimin, gökyüzünün.
Yoongi, Gece'nin.
Küçük olan sessizliğin oluşmasından ve görüş alanına bir siyahlığın girmesinden sonra büyüğüne doğru bakmış, gördüğü şey ile şaşkına dönmüştü.
"Hyung, tanrı aşkına ne yapıyorsun?"
"Manzaranın fotoğrafını çekiyorum." Kendi manzarasının...
"Hyung, kimi kandırıyorsun sen? Beni çekiyorsun gördüm." Siyah saçlı kaşlarını çatmış, sinirlendiğini belli etmek için hafiften burnunu kırıştırmıştı. Sinirli değildi, sadece şaşırmış ve anlamlandıramamıştı ama şimdilik sinirli değildi.
"Görüyor musun? Manzarayı sinirlendirdin." deyip yüzündeki gülümsemeyi sürdürmüş, ardından tekrardan o eşsiz gecenin resmini çekmişti.
Jimin'in sahte siniri, ucu bucağı olmayan bu çekimlerle gerçekliğe binerken Yoongi'nin aklında sadece özlediğinde açıp bakabileceği bir sürü fotoğraf biriktirmek vardı...
"Yha, Yoongi yeter!"
"Biraz da gül bakayım. Hadi hadi gülümse çekiyorum bak."
🌕🌕🌕🌕🌕
İlahi bakış açısıyla ilgili sıkıntı çekiyorum çünkü yeni yeni yazıyorum. Saysam bir elin parmağını geçmez ama yine de Sun and Moon için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Umarım hoşunuza gitmiştir.
Güzel ve tatlı yorumlarınızı bırakmayı unutmayın ^^
Takipte kalın diğer bölümde görüşmek üzereee
-Venüs
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sun and Moon || YoonMin
Fiksi PenggemarGüneş batar, ama yine Ay'a yansır ışığı ve Ay aydınlatır geceyi... Instagram|•|Texting Başlangıç tarihi: 01.10.18 ✅ Yayımlanma tarihi: 13.10.18 ✅ Bitiş tarihi: 09.03.19 ✔ Kapak tasarım: beyzablnt -Whitelight & Venüs-