Sun and Moon || YoonMin

24. Bölüm|09.10.2014

Marketten dönerken aldığı cips paketini ve iki teneke kolayı tek tek poşetinden çıkarıp tezgaha koyarken "Güzel bir film bulabildin mi?" diye seslenmişti televizyonun karşısındaki koltuğa kurulmuş küçüğüne. Jimin elindeki kumandayı yanına bırakarak, "Buldum." dedi ve onun oturabileceği kadar alan açtı. "Gelsene."

Çok bekletmeden Yoongi de tezgaha çıkardıklarını aynı anda eline toplamış, Jimin'in yanındaki boşluğa oturup tenekelerden birini ona uzatmıştı.

"Türü ne?" Dikkatle ekrana bakan siyah saçlı küçüğü, sorusunu son anda duyup cevapladı. "Aksiyon."

"Güzel." Aslında şu an fimle ilgili olduğu pek söylenemezdi... 

Dünkü seçmelerde performansını çok beğenen yapımcılar onu filmde görmek istediklerini söylemişti ve Yoongi Jimin'e sormadan bunu kabul ettiği için pişman hissediyordu. Ona hâlâ söyleyememişti. Hâlâ bir sözleşme imzalandığından ve bir, iki güne Amerika'ya gitmesi gerektiğinden küçüğünün haberi yoktu.

"Jimin..." diye seslendi merakla filmi izleyen küçüğüne. "Biraz konuşabilir miyiz?"

Siyah saçlı, küçük bir çocuk gibi gülümseyip, sevimli tavırlarıyla "Evet hyung-nim. Bana ne söyleyeceksin?" diye atıldığında işinin biraz daha zorlaştığını hissetmişti. Neden böyle oluyordu ki sanki? Sevimli davrandığı zamanlar Yoongi'yi ve kalbini biraz daha çıkmaza sokuyordu.

"Jimin, umarım bunu yapmamın nedenini anlar ve bana hak verirsin." Önceden tedbir almaya çalışıyordu çünkü küçüğünün kalbini kırmak istememişti.

"Ne yaptın ki hyung?"

Derin bir nefes aldı ve birkaç saniye nasıl anlatabileceğini düşündü. Ardından dümdüz girmenin mantıklı olduğuna karar vererek atıldı birden. "Ben bir film sözleşmesi imzaladım."

Gözlerini yavaşça açtığında küçüğünün, üzerinde gezinen, anlamaz bakışlarını fark etmişti.

"Ne filmi?"

"Psikolojik bir film, başrol seçildim. Yani dün. Sen arkadaşınla konuşmaya gittiğinde."

"Benim niye bundan şimdi haberim oluyor?"

"Söyleyecektim ama her şey çok ani gelişti ve biraz çekindim açıkçası."

"Neden çekindin?"

"Üzülmenden..." Titrek bir nefes aldı küçük olan. Bakışlarını kaçırıp yere dikti ve "Şimdi daha çok üzüldüm ama." dedi. Yoongi bunu ondan son ana kadar sakladığı için üzülmüştü, fazlasıyla.

"Ne zaman olacak peki bu film işi?" Yeri izlemeye devam ederken yanağında bir el hissetmiş, o el başını hafifçe doğrultmuştu. Tekrar Yoongi'yle göz göze geldiğinde zorlukla yutkundu, yanağını iyice o ele yaslayıp yavaşça sürttü.

Karşı karşıya kaldığı manzara, Yoongi'yi öldürmek için yeterliydi...

"Film Amerika'da çekilecek ve ben birkaç güne gideceğim." Duydukları, yüreğine bir ağırlık gibi çökerken gözleri dolmaya başlamıştı Jimin'in. 

"Hyung, hayır. Gitmeni istemiyorum, neden kabul ettin bu sözleşmeyi?" Bunu ona anlatması çok zordu. Yine de anlayacağını düşünüyordu küçüğünün.

"Paraya ihtiyacım vardı Jimin. Geleceğimiz için paraya ihtiyacım vardı."

"Geleceğimiz." diye mırıldandı sorar gibi.

"Evet, sen ve ben. İkimiz için, gelecekte daha rahat olabilmemiz için, hatta belki benim üniversiteye devam edebilmem için." Yük olduğunu düşünmüştü o an büyüğüne. Diyecek söz bulamamıştı. Belki de en başından gelmemeliydi buraya. onun başına da boşu boşuna masraf çıkarmıştı...

"Hyung bunu benim yüzümden mi yaptın?"

"Bizim için yaptım Jimin." Yanağındaki eli, pürüzsüz yüzünü okşamaya devam ederken ona biraz daha yaklaşmış, diğer yanağına tüy hafifliğinde bir öpücük kondurmuştu kırılmasından korkar gibi. "Bizim için..."

"Böyle daha mı güzel olacak her şey?" diye sordu dudaklarını büzmeden hemen önce. Yoongi, küçüğünün büzdüğü dudaklarına baktı ve baş parmağıyla nazik bir şekilde iki et parçasını okşarken "Her şey daha güzel olacak." dedi. 

"Hemen gitmek zorunda mısın peki? Ben senden hemen kopamam ki..."

"Gitmek zorundayım Jimin. Ama döndüğüm zaman yanından asla ayrılmayacağım." Biraz öne doğru uzanıp hyungunun beline dolamıştı kollarını. Başını da onun sol göğsüne yaslarken gözlerini huzurla kapattı ve "Umarım gitmeden önce sana doyabilirim..." diye mırıldandı kendi kendine...