4. Bölüm

74 3 0
                                    

Selamm gençlik yine ben geldim. Yaklaşık 2 saattir bilgisayarın başında bu bölümü yazıyorum sizin için :D 2 gün yeni bölüm yazamam sanırım. Üzgünüm :(

Blüm şarkısı : Rachel Crow-Mean Girls

Multimedia Mert :D

-“Çıkmak mı?” üçü aynı anda kahkahalarla gülmeye başladı.

-“Sen sevgili olarak çıkmaktan bahsediyorsun.” Kahkahalarının arasında zar zor söylemişti Merve bunu.

-“Sen ciddisin” bunu söyleyen Oğuzdu. Ama neydi ki bu kadar komik olan? Sonunda sustular. Merve açıklama gereği duymuş olmalı ki açıklamaya başladı.

-“Sen yanlış anlamışsın canım biz Oğuzla çıkmıyoruz sadece biraz fazla yakın arkadaşız o kadar.” Oğuz devam etti

-“Sana inanmıyorum bu çirkinle bizi nasıl yakıştırdın? Bir kere benim standartlarım yüksek”

-“Haha çirkinmiş sen benim gibisini bul ben sana altın madalya takarım”

-“Yeter” bu sefer tartışmalarını bölen bendim.

-“Artık oyunumuza devam edebilir miyiz?” itiraz eden olmadı. Oyuna devam ettik.

       Gecenin sonunda bir sürü saçma soru sorduk birbirimize. Eski sevgililer, ilk öpücüklerin anlamları falan filan… sonuç olarak Mert ve Merve bütün soruları cevapladıkları için bir şey yapmadılar. Ben Oğuzun  sorusunu cevaplamadım. İlk öpücüğümü kime vermek istediğimi sordu. Özel bir soru olduğu için cevaplamadım. Diğer soru ise ilk kimi sevdiğimdi. Adı soyadı fiziksel özellikleri hepsini söylemem gerekiyormuş. Oğuza Oğuzu anlatamayacağıma göre onu da cevaplayamadım. İlk isteği 2,5 litre suyu Mert ve Mervenin kafasından dökmekti. Büyük bir zevkle gerçekleştirdim. Diğerini sonraya saklıyormuş beyefendi öyle dedi. O da benim 1 sorumu cevaplamadı. En çok sevdiği kız arkadaşının ismini sormuştum. Aslında zor bir soru değildi ama cevaplamadı. Keyfi bilir. Ben de ondan bana bir günlük kölelik yapmasını istedim. Bunun içine herşey dahil. İlk önce mızmızlansa da kabul etti. Yani sonuç olarak harika bir gece geçirdim.

       Saate baktığımda 23.40 olduğunu gördüm. Aslında kalkmak istemiyordum ama zorundayım. Yoksa ablam beni eve almaz. İyidir hoştur ama bi o kadar da katıdır.

-“Ben artık kalkayım saat çok geç oldu.” İlk itiraz eden Merve oldu.

-“Neden ama yaa ne güzel oturuyorduk”

-“Bende kalmak isterim ama çok geç oldu hem ablamı kızdırmamak yararıma olur.”

-“Peki” dedi suratını asarak. “Yarın mutlaka görüşelim ama”

-“1 dakika” dedi Oğuz ukala yüz ifadesiyle “ Görüşmek için haberleşmek, haberleşmek için telefon lazım. Telefonu Graham Bell bulduğuna göre bize gerekli olan telefon numaran” Merve kafasına vurarak susturdu.

-“Gerizekalı telefon numarasını istemek için bu kadar uzun cümleler kurmana ne gerek var sadece iki kelimeyle de isteyebilirdin.” Gülerek söyledi bunu.

-“Böyle daha havalı oluyor.”

-“Salak ya bu çocuk yemin ediyorum salak.”

-“Tartışmanız bittiyse ben kaçıyorum” aslında kalmak istiyorum.

           Telefon numaramı verip onlarınkini aldıktan sonra eve geçtim. Ablam çok fazla kızmadı. Ona iyi geceler dedikten sona odama geçtim. Ayıcıklı şirin pijamalarımı giyip yatağın içine girdim. Kulaklığımı takıp Twentyforseven’ın coverlarından birini açtım. Bu akşam olanları düşünmeye başladım. Düşüncelerimi bölen şey telefonumun mesaj sesi oldu.

Belki Birgün...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin