Ben böyle iyiyim

88 23 45
                                    

Ben Eda çocukluğundan kalan ve hala devam eden ağlamalarını durduramayan ben, hayatında olan şeylere üzülmüyormuş gibi davranıp içinde fırtınalar kopan kişi...

O gün yine bedenim evde aklım uzaklarda dalmış duruyordum. Annemin ''Kızım hadi odanı topla bugün teyzenler gelecek.'' demesiyle gözümün dalması son buldu. Ben eskileri özlemiştim. Eskiden yaşadığımız Şehir'in mis kokusunu, güzel dostluklarını, mutluluğumu kısacası her şeyi o evde ağlamayı bile... Ama kim anlardı ki aileme söylediğim zamanlar bana kızıyorlar '' Kızım bir şeyde de sorun çıkarmazsan olmaz. Mutlusun işte daha ne olsun?'' diyorlardı. Mutlu değildim işte. Ben sorunlu bir kızdım. Siz mutlu sanın her zaman öyle zaten diyerek yine iç sesimle dertleşiyordum. Bu zamana kadar dertleşeceğim en iyi kişi iç sesim olmuştur. Başka kim bu kadar iyi anlar ki? Neyse daha sonra odamı topladım ve aşağıya indiğimde teyzemler gelmişti. Sevinmiştim. Ve teyzemle resimler çizdik. Oyunlar oynadık. Daha sonra teyzem yarın babamın doğum günü olduğunu söyledi. Ben zaten biliyordum ve bunun için ne hediyesi alsam mutlu ederim babamı diye gece boyu düşündüm. O gece sonunda bulmuştum. Babamın hep hayali tuttuğu takımın maçına gitmekti. Ama ne zaman planlasa hep iptal oluyor, nasip olmuyordu. Öteki gün kalktığımda ilk işim babam işe gittiğinde eniştemle bu konuyu konuşmaktı. Belki ayarlayabilirdi. Daha sonra bir bir buçuk saat evdekilerin uyanmasını bekledim. Uyanmışlardı. Direk babam işe gittiği gibi eniştemle konuştum. Kabul etti.

Akşam babam gelmişti. Babama restorana gideceğimizi söyledik. Yol boyu babamın nasıl mutlu olacağını annemle düşündük. Uzun zamandır hiç bu kadar mutlu olmamıştım. Camdan baktığımda eniştemin göz kırpmasıyla yani geldik sayılır işaretini göstermesiyle ben birden '' Oleeeyy'' dedim ve o anda kafamız ön koltuğa, babamın kafası ön cama gelmesiyle kendimizi hastanede bulmamız bir oldu. Herkes beni teselli etmeye çalışıyordu. Doktor bir hafta yoğun bakımda babamın kalacağını ve durumun ciddi olduğunu söyledi. Suçu kendimde bulmuştum. Belki de oley diye bağırmasaydım babam doğduğu günde hastanede yoğun bakımda olmayacaktı. Ben hastanede kalmak için ısrar ettim fakat sadece annemin kalacağını ve ben eniştemlerle eve gideceğimi belirttiler. Eve gittiğimde elimi yüzümü yıkayıp üstünü değiştirip ve iyi geceler deyip yatağıma yattım. Babam Allah'ın izniyle iyileşecekti... 

Aradan bir hafta geçmesiyle babamın hafıza kaybı yaşamasını öğrendik. Ben o an yıkıldım. Babama beni hatırladın mı diye sorduğumda hiç hatırlamıyordu. Babalar kızının kim olduğunu bilir. Benim babam da biliyordu. Her çocuğun babası nasıl kızını tanıyorsa benim babamda tanıyacaktı. İyileşecekti... Ama ben yine de üzgündüm ya iğleşmezse? Okulda türkçe dersindeydik. Öğretmen ''Bu arkadaşınızda en sevdiğiniz özellik ne?'' diye sınıfa soruyordu. Sıra bana geldi. Bende buldukları en güzel özelliği herkes sırayla söyliyeceklerdi. Çalıskan olması, iyi bir dost, yeteneki biri, güzel bir kız vb. özellikler saydılar ve sınıfın yarısından çoğu ''GÜLER YÜZLÜ olması'' dediler. Ben evet güler yüzlüydüm. Hatta sınıfta yapılan en gereksiz, saçma esprilere tek gülen ben olabilirdim. Çoğu zaman böyle olurdu ve herkes bana bakardı. Benim içimle dışım çok farklılar. Benim içim her an ağlıyor. Bunu kimse bilmiyor. Oysa ki dışım herkesten çok gülerken... Neyse eve gittiğimde teyzemler gitmişti. Eniştemin iş izni bu kadarmış. Babamda orada duruyordu. Ben babamla sohbet etmeye çalıştım:

- ''Babacığım ben senin kızınım. Sen hani derdin ya ben sizi hiçbir zaman unutmam diye. Unuttun. İçim çok sızlıyor baba. Çünkü vicdan azabı çekiyorum. Bunu ben yaptım. Araba kullanıyordun ve ben bağırdım oysa ki seni mutlu edeceğim için bende çok mutlu olmuştum. O gün senin doğum günündü babacığım. '' derken annem derin bir nefes alıp başımı okşadı. Daha sonra konuşmaya başladı:

-''Güzel kızım baban biraz yorgun kafasını dinlesin biraz rahat bırakalım mı güzelim?'' dedi ve ben çıktım odadan annemde kapıyı kapatacaktı ki ben babama tekrar seslendim''Ben senin kızınım babaa'' diyerek ağladım ve odama koştum. Annem arkamdan geldi.'' Kapıyı açar mısın Eda lütfen, konuşmamız lazım.'' Ben de ''Açmayacağım işte açmayacağım.'' diyerek yastığı sıkarak ağladım. Öteki günün sabahına kadar odadan hiç çıkmadım. Çıktığımda da direk okula gittim. Babam beni okula bıraktı tam önümdeydi ki bir kişinin omzumu tutmasıyla tüm gözler oraya çevrildi. Tutan kişi ''Ölüm yakın yaşadığınız zamanın kıymetini bilin. O vefat etti'' dedi. Sesi hem çok uzak hemde çok tanıdık geliyordu. Kim olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Birden kalbim sızladı. İçim ağlıyordu yine. Babam tam karşımdaydı. Kim vefat etmişti? 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 24, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Siz mutlu diye bilinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin