1-Reina

1K 60 14
                                    

Lisenin 2. yılının birinci döneminde okulumuz öğrencilerinin "birbirleri ile fikirlerini paylaşarak etkinlik yapması" için heresin en az bir klübe katılması zorunlu olmuştu. Lisemizde klüplerin hiçbiri boş geçmez. Bu yüzden herkes olabildiğince sevdiği bir tanesine girmeye çalışır. Açıkçası benim kitaplar dışında hiçbir ilgi alanım yoktu. Bana içi boş bir kavanoz diyebilirsiniz. Bana göre çok fazla kitap okuyan insanlar kendi hayatlarından hoşnutsuz olup, okurken kitap karakteri olarak onun hayatını ve maceralarını yaşamayı tercih edenlerdir.

Yani, en azından ben öyleyim.

Fakat ne yazık ki sınıfımızda elden ele gezen seçim kağıdı bana ulaşana kadar okuma klübünde boş yer kalmamıştı. Şaşırdığımı söyleyemezdim doğrusu. Önümdeki sırada oturan kız bana en berbat klüplerin kaldığını doğrularcasına alayla gülümsedi. Aldırmadım.

Hayatın bana öğrettiği bir şey daha: Eğer arkanızda size destek çıkacaklar yoksa, insanlar sizinle alay etmekten çekinmezler.

Kıza bakmak yerine kağıda baktım. O ise egosu tatmin olmuş yüz ifadesi ile önüne döndü.  Sadece 4 tane boş klüp kamıştı:

•Sigara ve Alkol ile savaş klübü.

•Sosyal yardımlaşma klübü.

•Çevreyi araştırma klübü.

•Bilim ve teknoloji klübü.

Bilim ve Teknoloji öğretmeninin bir gorile dönüşebildiğini duymuştum. Ve sanırım çevreyi araştırma klübüne cosplay manyakları giriyormuş.

Bu yüzden bu ikisini eleyip kalan iki seçeneği tekerleme yoluyla seçmeye karar verdim.

Kedi damdan atladı

Apandisi patladı

Gerisini unuttum

Bunlar benim kuruntum

O piti piti

Karamela sepeti

Bir süre daha tam olarak bir tekerleme bilmemenin sonucu olarak kendim saçma tekerlemeler uydurup sonunda birini seçtim. Sosyal Yardımlaşma klübünün yanına adımı yazdım. Aslında katılmayı istiyor falan değildim. Ama katılanların kanaat notu yüksek oluyordu.

Bilirsiniz, şu kutsal kanaat notları.

Sınıf öğretmenimizin yaptığı açıklamalara göre klüp çalışmaları hafta içi her gün -oha- olacaktı ve çalışmaların %90'ında öğretmenler bulunmayacaktu. Onlar sadece açıklamaları yapıp kalan işi bize bırakacaklardı.(İki kelime edip tüydükten sonra birde maaş alacaklardı.)Bu işin yürüyeceğinden emin değildim ama yinede okul çıkışı klübümün olduğu sınıfı aramaya koyuldum.

Sanırım en son gelen bendim. Sınıfın önünden beş kez geçmeme rağmen "Sosyal Yardımlaşma Klübü" yazısını yeni farketmiştim. İnsanda dikkat eksikliği olunca böyle oluyor işte. Geldiğimde çoktan öğretmen açıkamasını yapmış ve bizi bir buçuk saatliğine yanlız bırakmıştı. Klüp üyeleri de çoktan birbiri ile tanışmışlardı.

Hiçkimsenin birbirini tanımadığı bir ortama geç girmenin yan etkisi:Herkes birbirini tanımıştır. En yabancı sensindir.

Ama işin şaşırtıcı tarafı beni de sayarsak klübün 7 üyeden oluşuyor olmasıydı. Beklediğimden çok daha azdı. Demekki burası berbat bir klüptü. İçeri girdiğimde herkes bana baktı.

Hızlıca herkese göz attım. Dört erkek ve iki kız vardı. Tanıdık bir yüz aradım. Kıvırcık kahverengi saçlı ve yeşil gözlü bir erkek gülümsedi. "Robin, değil mi?"

"Ee evet." Peki sen de kim oluyorsun? Elini uzattı. "Adım Allen. Klübün başkanıyım." Bende elimi uzattım ve tanıştık. Demek bu öğretmenlerin yapmaya üşendiği şeyleri yıktıkları zavallı idi.

Arkasından klüp üyesi olduğunu tahmin ettiğim bir erkek önümdeki sıralardan birine doğru ilerledi ve bir kitap çıkardı. Kitabın ismini okuyabilmem için kafamı doksan derece eğmem gerekmişti. Tanrı. Bu kitabı biliyordum. Okuduğumda ağladığım lanet olası bir kitaptı. Spoiler vermemek için kendimi zor tuttum. Böyle bir huyum vardı işte, birinin benim daha önceden okuduğum bir şeyi elinde tuttuğunu görünce herşeyi söyleyerek zevkini kaçırasım geliyordu.

Kitabın sahibinin yüzüne baktım. Siyah saçları vardı ve yüzüne düşen saçlar sağ gözünün tamamını saklıyordu. Açık bir teni ve masmavi gözleri vardı. Ama yüz ifadesi hüzünlüydü. Bu ifadeyi bilirdim. Çok sevdiğin birini kaybetmenin verdiği kederin sonucu olan yüz ifadesiydi bu. Sonra beni yeni farketmiş gibi kafasını kaldırdı ve yüzüme baktı.

Hiç beklenmedik ve ürkmemi sağlayan bir hızda gözleri fal taşı gibi açıldı. Onun bu ifadesini haliyle beklemiyor olacaklardı ki diğerleri de önce ona sonra da bana bakmaya başladılar. O kadar şaşkındı ki göz bebekeri küçücük olmuştu. Bana bir adım yaklaştı. "Re-Rei...na..." dedi.

"He?" dedim biraz korkmuş bir halde.

"İmkansız." neredeyse küçük dilini yutacaktı. Bir an bana yaklaşacak gibiydi ama geriye doğru sendeledi.

"Sen iyi misin?" Dedim. Hiç de iyi gözükmüyordu. Sesim onu binlerce kat daha şaşırtmış gibi kafasını kaldırdı. "Se-sen Reina mı...sın?"

Anlayışlı olmaya çalıştım. "Hayır, adım Robin."

Kendine gelmeye çalışıyor gibiydi ama resmen şok geçirmişti. "Ama yüzün... saçların... gözlerin..." yutkundu "Sesin bile aynı o..."

"Üzgünüm."dedim.

"Hey."dedi siyah saçlı bir kız. Kafasındaki yeşil bandana dikkatimi çekmişti."İyi misin Leon?" Demek adı buydu. Bu ismi duymuştum.

Okulun popüler çocuğu Leon. Söylentilere göre okulun dışında bir sevgilisi vardı. Okuldan birinin tanıyıp tanımadığından emin değildim. Ama kız bir yıl kadar önce ölmüştü. Ayrıntıları bilmiyordum.

Bandanalı kız Leon'u kendine gelmesi için hava almaya götürürken bende şaşkın bir şekilde sırama oturdum. "Sanırım seni birine benzetti." Dedi Allen gülümseyerek. Sonrasında diğer herkese döndü. "Bu gün ilk gün olduğu için şimdilik sadece birbirimizi tanımaya çalışalım. Ne kadar iyi anlaşırsak o kadar yol kat ederiz."

Hala aklım Leon'daydı. Ben de ölen bir sevdiğime tıpatıp benzeyen birini görsem bende şok geçirirdim. Herkes normal konuşmalarına devam etti, bende çizgiroman okumaya başladım. Birkaç dakika sonra Leon geri döndü. Yanımdan geçerken konuştu. "Üzgünüm." dedi yüzüme bakmadan."Sizi birine benzettim."

"Sorun değil."dedim. Onu tanımamama rağmen onun için, Reina için ve aşkları için üzülmüştüm. Arkamdaki sıraya oturdu ve başını masaya koydu. İlerleyen dakikalarda sessizce "Biz onu gömdük." dediğini duydum.

KIZILÖTESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin