Pencereden epeyce dışarıyı seyreden Zülal yaprakların hışırtısını bedeninde duyuyordu sanki ... Bir bahar sabahını bir gün İstanbul 'da geçireceğini hayal bile edemezdi . Durmak bitip tükenmek bilmeyen bir sevinçle haykırmak istiyordu . İçi içine sığmıyor yerinde duramıyor penceresinin önünde uzayıp giden arsız sarmaşıklara ve o sarmaşıklar arasından gülümseyen denize gözünü kırpmadan bakıyordu .Denizin hemen kıyıcığındaydı teyzesinin evi ...O muhteşem deniz manzarası , elinde içtiği bir fincan sütlü kahve bu sabahta kalbini huzurla doldurmaya yetiyordu.
Birden teyzesinin günaydın Zülal demesiyle hayallerinden sıyrılıverdi .
-Haydi Zülal kahvaltı hazır seni bekliyoruz.Kahvaltıdan sonra Pierre Loti tepesine gideceğiz acele et.
Zülal:
-Hemen üzerimi değiştirip geliyorum teyzeciğim .
* * * *
Zülalin hayallerinde Pierre Loti leylak bahçeleriyle doluydu . Ya Sultan Ahmet , ya Çamlıca tepesi ...
Bu güzelliklere aşık olmamak bu güzellikleri sevmemek mümkün değildi .Ressamların fırçalarından çıkan her darbede İstanbul'un hatıraları vardı .
Birden düşüncelere daldığını farkeden Zülal hemen kendini sarmış olan düşüncelerinden sıyrılarak çarçabuk pijamalarını değiştirdi .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTANBUL'DA İLK SONBAHAR
ChickLitBoğaz turunda martıların uçuştuğunu gördüğüm ve bana farklı tatlar veren muhteşem deniz altın şehir İstanbul... Tramvaylardaki insan kalabalığı yaşadığımı bana hissettiriyor .Galata kulesinin güzel sokakları , bir yanda deniz...