Huzur dolu şu kalpte yeşeren hayat bulan , düşüncelerinde bir tomurcuk gibi açıverecekti sevgileri...Henüz birbirine açılmamış hayat bulmamıştı düşünceleri...İkiside huzurun,sevginin,dostluğun en doruk noktasında oldukları zaman içinde bir güzel dakika bir anı yaşıyorlardı.
Çayların parasını ödeyen Bahadır ,Zülâl ve Sevim hanım yavaş yavaş taş yoldan aşağıya doğru inmeye başladılar Pierre Loti tepesinden...Burası bir mezarlıktı ve birçok eski mezar vardı.İstanbul köklü kültürünü buradada gösteriyordu.
Zülâl:
-Bahadır abi biraz anlatır mısın Pierre Loti kimdir? diye sordu.
Bahadır:
-Tabiki Zülâl dedi.Dur internettende yararlanabiliriz.Cep telefonundan hemen Pierre Loti'yi buldu.
1850 yılında Fransanın Rochefort kentinde Protestan bir ailenin en küçük çocuğu olarak doğdu. Pierre Loti bir yazardı.1879'da ilk romanı olan Aziyade'nin yayınlanmasının ardından İzlanda Balıkçısı kitabı yayınlandı.Loti Osmanlı yaşam biçiminden etkilenir ve pek çok eserindede bu etkiyi gösterir.Pierre Loti kahvesinde oturup yazılar yazan Loti kitabınada adını verdiği Aziyade isimli kadına aşık olur. O zamanlar Haliç manzaralı bu kahvenin adı ''Rabia Kadın Kahvesi'' olarak bilinir.Loti İstanbul'u bol bol gezer ve bu kahvede gelip yazılarını yazardı.Aziyade isimli kadınlada burada tanışmıştır.
Sohbet ederken Eyüp Sultan Camii'ne inmişlerdi bile...Buradaki Eyüp Sultan türbesinde birer fatiha okuyup meydana geçtiler.Bu meydanda bulunan havuz ve güvercinlerin yemlenmesi oldukça güzel ve dinlendiriciydi.Zaman epeyce ilerlemişti.Artık dönme vakti gelmişti.Yemek yemişler güvercinleri yemlemişler ve havuzun başında fotoğraf çekilip sohbet etmişlerdi.Güzel bir gün daha sona eriyordu.
Akşam olunca güneşin ufukta kaybolmasını seyrederek arabalarına bindiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTANBUL'DA İLK SONBAHAR
ChickLitBoğaz turunda martıların uçuştuğunu gördüğüm ve bana farklı tatlar veren muhteşem deniz altın şehir İstanbul... Tramvaylardaki insan kalabalığı yaşadığımı bana hissettiriyor .Galata kulesinin güzel sokakları , bir yanda deniz...