Çatlak

22 0 0
                                    

Tatilimiz bitmiş ve kendi evimize geri dönmüştük sonunda.

Odamda, bilgisayarın başında gelecek olan mesajı bekliyordum.
İki saat geçmiş, gece yarısı olmuş ve benim sabrım taşmaya başlamıştı artık.

On beş dakika daha geçerken, bilgisayardan gelen bildirim sesiyle kendime geldim.

Ekrana bakıb gülümserken, hayatıma kaldığım yerden devam edeceğim için seviniyordum.

Hemen hazırlanıp odadan çıktım.
Hayalet Lili geri döndü.
Abimlerin şu saatde uyuduğunu bildiğim için sessiz hareketlerle evden dışarı çıka bilmiştim.

◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇

Geçen iki saatin daha ardından yüzümde ukala gülümsememle çıktığım gibi eve girdim.
Odama girip memnun ve rahatlamış bir şekilde uykuya daldım.

Eğlence başladı.

☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆

Sabah alarm yerine abimlerin sesine uyandım.
Her zaman olduğu gibi yine uykumu almamıştım ve okul için kalkmam gerekliydi.

Rutinleri halledip giyinip aşağıya indip, kahvaltıyı hazırlayan kardeşlerime günaydınlarımı iletdikden sonra tartışmalarına biraz kulak verdim. Pek birşey anlamadığım konuyu kapatıp dikkatlerini bana verirken, "Bugün seni okula bırakmalımıyım Lili?" diye soran Kayranın düşünceli teklifini reddetmek mecburiyyetinde kaldım.

"Teşekkür ederim sevgili abicim ama bugün Asi ve Toprağı ben alıcağım evden." Cümlemi bitirdikden hemen sonra Ege konuya atladı. "Ama beni bıraka bilirsin abicim, arabam hala servisde." Kayranın göz devirmesine güldüp hep birlikde evden çıktık. Henüz çıkmamıza rağmen yine tartışmaya başlamışlardı.

××××××××××××

Çok uzun sürmeyen araba yolculuğunun ardından Asi ve Toprağı alıp okula gelmiştik.

Diğerlerinin bizi beklediği kantine yol aldık. Milan havanın yağmurlu ve gök gürültülü olduğunu görünce yine o korkunç(?) hikayeleri anlatmaya başlamıştı. Anlatdıklarına ben göz deviriken, Masal korkudan Ada ve Asi'nin kollarından tutup kendine çekiyordu.
Masalın korktuğunu gören Milan daha bir abartılı şekilde sesini kısıp aniden yükseltince, Masalın bağırışı ve ardından hıçkırarak ağlaması kantinde yankı yapdı. Bize dönen gözleri umursamadan Masalı sakinleşdirmeye çalışıyorduk. Milan Masal'ın önünde çöküp göz yaşlarını silerek özürler diliyordu ve sakinleşmesi için, o hikayeni kendi uydurduğuna inandırmaya çalışıyordu. Oysa ki, bir kaç ay önce gazetelere çıkan bir haberdi.
Masal'ı zar zor sakinleştirdikden sonra derse girdik.

Ada ile sınıfa girince bir çocuk sert bir şekilde -bilerek- omuzuna çarpdı. O çarpışmanın etkisiyle de Ada, sağ kolunu sert bir şekilde kapı aralığına çarptı. Bunu yapan çocuğu göremeden uzaklaşınca yanımdan gelen inlemeyle Ada'ya döndüm. Bileğini tutuyordu.

"Kötü mü?" diye sordum. Aslında umrumda değildi ama suçsuz yere gazaba uğradığı için şunu yapan çocuğa kızgındım. "Galiba." Bileğini bilerek sert bir şekilde tutduğumda, hırıltılı bağırışından kötü olduğunu anladım. "Ne yapıyorsun ya insan dışı varlık?!"

Dediğini umursamadım, çünkü ben ona daha üst bir seviyyede hakaretler ediyorum. Şuan omuzunun da iyi olmadığını biliyordum.

Lanet olası vicdanım ve zorla dahil olduğum aptal arkadaşlık yeminimiz olduğu için, diğer kolundan tutup sürükleyerek okuldan çıkardım.

Arabaya sürüklediğim bedeni ön kapıyı açıp oturtdukdan sonra şöför kolduğuna geçtim. "Sana diyorum hey. Nereye götürüyorsun beni, ders ne olacak?" diye boş konuşan Ada'ya döndüm. "Salak olduğunla ilgili olan şübhelerimi doğruluyorsun Ada. Biliyordum. Ama şu kolun sağlam olunca daha az salak oluyorsun. O yüzden hastaneye gidiyoruz. Bu halde derste otura bileceğini düşünmen de salakca. Yani, yine ve yine salaksın her türlü. Bizimkilere söylerim izin kağıdını bizim için hallederler." Göz devirmesine aldırmadan yola odaklandım. Bir kaç dakikada yakındaki hastaneye gelmiştik bile.

Kapımdaki YabancıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin