O adam benim, fotoğrafımı mı çekiyordu?
Ona ve kamerasına baktığım halde hala beni çekmeye devam ediyordu.
"Hey!" Dedim. Dikkatini çekmek istercesine. Ama beni hiç tınlamayıp fotoğrafımı çekmeye devam ediyordu.
"Heyy!" Diye tekrar bağırdığımda bile kamerasını indirmiyordu.
Çok sinirim bozulmuştu.
Hızlı adımlarla o sapığın yanına gittim.
"Seni lanet sapık ne hakla benim fotoğrafımı çekersin ha?" Diye sordum.
En sonunda kamerasını indirip bana baktı.
"Anlamadım?" Dedi.
"Anlamadın öyle mi? Az önce benim fotoğraflarımı çekerken öyle demiyordun ama. Sapık mısın?"
"Fotoğrafını mı çekmişim?" Dediğinde sinirden küplere binmiştim. Ne diye sorularıma soruyla cevap veriyordu ki?
Sakin kalmaya çalışıp "Bakın beyefendi benim fotoğraflarımı çekemezsiniz anladınız mı? Bu düpedüz mahreme girmek. Eğer fotoğraflarımı silmezseniz sizi polise şikayet ederim." Dedim.
Kahkaha attı.
"Gerçekten çok iyi bir hayal gücünüz var. Ben sizi değil bu arkanızdaki yeri çekiyordum." Dedi. Arkamı dönüp baktım. Eski bir yer vardı.
Haaa aklı sıra beni kandırmaya çalışıyordu uyanık.
"Afedersiniz beyefendi ama benim kafamda, gerizekalı falan mı yazıyor?" Dedim. Bir elimle ise alnımı işaret etmiştim.
Bıkmış bir şekilde "Bakın bayan. Bu arkanız da görmüş olduğunuz binayı yurt dışından bir inşaat firması aldı. Benden de fotoğrafını istediler. Burayı yeniden düzenleyip. İş alanları yapılacak. Eğer sorularınız bittiyse iyi günler" demişti.
Mantıklı gelmişti ama görmeden bilemeyiz değil mi?
"Görmek istiyorum" dedim.
Anlamaz bir biçimde bana baktı."Fotoğrafları görmek istiyorum" dedim.
"Ah! Peki" diyerek kamerasını eline aldı. Birkaç tuşa bastı ve fotograflar çıkmaya başladı.
İlk önce en önlere geldi, daha sonra ise arkalara. Haklıydı beni çekmemişti.
"Peki. Tamam teşekküler." Açıkçası kendimi küçük düşmüş hissediyordum.
Ama görmek istemeseydim de şüphelenirdim.
Kim olsa aynısını yapardı.
"Önemli değil."
Saatine baktı "Artık gitsem iyi olacak. İyi günler" dedi ve yavaş adımlarla uzaklaşmaya başladı. Ben ise arkasından bakakalmıştım.Aniden çantamın çekilmesi kendime gelmemi sağlamıştı. Birisi zorla çantamı çekmeye çalışıyordu. Üstelik bu kişi arabanın içindeydi.
"Bırak çantamı! BIRAK!" diye çığlık atmıştım.
Aniden araba yürümeye başlamıştı. Ben ise çantamı kaptırmamak için asla elimi çekmiyordum. Araba hızlandıkça hızlanıyordu en sonda yerde sürüklenmeye başlamıştım. Dizlerim parçalanmıştı. Ellerimin acısıyla çantamı bıraktım.
Çantamı çalmışlardı. Hemde arabayla.
Dizlerimin acısını çekerken yanıma birisi çöktü. Ve daha fazla kişi toplanmaya başlamıştı.
"İyi misin?" Diye sordu.
Kafamı o kişiye çevirdiğimde, az önceki fotoğraf çeken kişi olduğunu gördüm. Böylelikle daha fazla utanmıştım.Acıyla "Çantamı zorla almaya çalıştılar. Arabadan sarkan birisi çaldı. Daha fazla hızlanınca dizlerim bu hale geldi. Bende bıraktım" dedim.
Hem dizlerimin acısı hem çantamı kaptırmanın verdiği ağırlık ile ağlamaya başladım.
"Şş. Tamam sakin ol. Keske daha önce baksaymışım arkama. Senin bağırdığın an telefonla konuşuyordum. Seni yerde görünce direk kapattım. Yürüyebilecek misin?" Dediğinde.
"Bilmiyorum. Denemem gerek" diyerek ayağa kalkmaya çalışmıştım. O da bana yardım ediyordu.
Ayağa kalktığım ilk an bir şey hissetmemiştim. Fakat ağırlığım vücuduma dağıldığı an bacaklarımdaki ağrı artmıştı.
Tam düşecekken ellerimi fotoğrafçının omzuna dolamıştım.Aniden elleri belimde kenetlendi.
Ne yapcağımı bilememiştim. Bir elini belimden çekerek dizimin altına koymuştu. Beni yavaşça havaya kaldırmıştı.
Açıkçası beni kucağına almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fotoğrafçı
ChickLitAyaz ve Esin'in aşkı bulması sonucu mutluluğu bulmuşlardı, ama bir türlü kavuşamamışlardır. Hem de ailesi tarafından öğrendiği gerçekler ile yüzleşmekte olan Esin'in acı ve mutluluk dolu hikayesi. Peki sen bunu okumaya hazır mısın?