Uyandığım gibi aşağı indim.Annem yine Burç'un annesiyle beraber...Karnım çok acıkmıştı.
Hemen kahvaltımı yaptım. Sonra bugün bir yüzme yarışmasının olacağı duyuruldu.
Yüzme de hemen hemen iyi sayılırım.Ödül de bir mini kupaymış.Bu yarışmaya ben de katılmalıydım.Acaba Burç da bu yarışmaya katılacak mıydı?
Saat 16.00'teymiş. Neyse bir süre sonra yanımıza Burç geldi.
-Sen yarışmaya katılacak mısın Defne?
-Evet katılacağım.Ya sen?
-Ecet katılacağım.Sen yüzme parkurunu gördün mü?
-Hayır.Bana gösterir misin?
-Tabii...
Burçla parkura doğru yürümeye başladık.Parkur biraz zormuş.Ama yapacağıma inanıyorum.
Burçla deniz kıyısında deniz kabuklarını toplamaya başladık.O sırada kalp şeklinde bir taş gördüm.
-Aa..Burç bak ne buldum!
-Evet çok güzel bir taş bulmuşsun.Bende onun benzeri bir taş buldum.
-Ne tesadüf ama...
-Bak ne diyeceğim.Bunlar bizi sembolize etsin.Tamam mı? Birbirimizi özlediğimizde buna bakar özlem gideririz.Ahh..Pardon ağzımdan kaçtı.
-Önemli değil.Şey sana bir soru soracağım ama dürüst olmanı istiyorum.
-Tamam sor.
-Şey sen benden hoşlanıyor musun?
-Ee...
Burç kekelemeye başlamıştı.
-Şey aslında....
Kolumu tutup:
-Evet seni ilk gördüğüm andan beri seviyorum Defne.
-Ben de sana bir şey söylemek istiyorum. Ben de seni seviyorum Burç.
Bunları dedikten sonra kollarına atladım.O da bir anda beni döndürmeye başladı.Ahh...Bu ne güzel bir gündü.
Yüzme yarışmasına az kalmıştı.Burçla biraz alıştırma yaptık.Ve saat dört olmuştu. Herkes meydanda toplanmıştı.
Yarışmaya katılacaklar kumsalın orada olacaklardı.Ben ve Burç yerimizi aldık.Herkes geçtikten sonra 5'e kadar sayıldı.Ve düdüğün ötmesiyle yarışma başladı.Sanırım benden daha hızlı olanlar vardı.
Bir anda nefesim kesildi. Su yitmaya başladım.Kafamı suyu yüzüne çıkardığımda başım dönüyordu.En son bayıldığımı ve sualtında bir balık gördüğümü hatırladım.
Beni odama getirmişlerdi.Başucumda annem, Burç ve Burç'un annesi Sema Hanım vardı.
-Defne yarışmayı ben kazandım.
-Bu süper bir haber.Ben bayıldıktan sonra ne oldu?
-Herkes senin başına toplandı.Sonra bir sağlık görevlisi biri geldi.Seni odana taşıyıp yuttuğun suyu çıkardı.Ama sen hala baygındın.Sonra yarışmaya yeniden başladık.Sana bir şey olmadığını öğrenince yarışmayı senin için kazanacağıma söz verdim.Ve kazandım.
-Neyse benim karnım çok aç.Aşağı inip yemek yiyelim hadi...
Yemeğimizi yedikten sonra Kaan adlı bir hizmetçiyle tanıştık.Arkadaş canlısı biri...Hemen kanım kaynadı ona.Sonra bize Mo efsanesinden bahsetti.İki bin beş yüz yıl önce soyu tükenmiş.Karada, suda ve belki de uzayda yaşadığı biliniyor.Burç ve ben bu efsaneden çok etkilendik.Çok güzel, renk renk derileri varmış. Pulları da varmış. Mo'ların buğday tanesine dönüşüp uzaya açılabildikleri de söyleniyor.Vay canına...Kavkıları da varmış.Ağızlarındaki salgıyla yapıyorlarmış.Kavkı deniz minaresine benziyormuş.
Gerçekten Mo yaratığını görmek isterdim.Tabii öyle bir şey eskiden varsa...Neyse bugün gerçekten çok yorulmuştum.Kalp şeklindeki taşı yastığımın altına koydum.O, Burç ve benim simgemizdi.
Uyandığımda Burç'u yanımda gördüm.Bana önemli bir şey söylemeye gelmiş olmalıydı.....