1. BÖLÜM

203 19 2
                                    

Her zaman ki gibi sabah annem beni zorla kaldırma cabaları harcıyo yazık kadına her sabah bana eziyet etmek için kalkıyo cidden acıyorum kadına her neyse o beni her gece kucaklayan o guzeler guzeli yataktan daha sabah 7 oldu halde ben kalkmak zorundayım offf.

Bonyoya gittim elimi yuzumu yıkadım ustume tam 3 yıldır giyindigim okul formamı giydim ha size soylemeyi unuttum ben 17 yasındayim lise sona gidiyorum inşallah bu yıl bir şey olmaz ise ben yani ben okul BİRİNCİSİ olacağım Allahım çok mutluyum şimdi bunları düşüncem diye kahvaltı yapmadan okula gidecegim. Hemen okul kıyafetimi giyindim saçlarımı dün fön çektiremediğim saclarım cok kabarık offf. Şaçımı taradım hemen bir topuz yaptım kabarık napayım.

***

''günaydın babaların en muhteşemi'' diyerek yine her zaman ki gibi bahçedeki kahvaltı masasına oturdum.

''aha bende ne zaman bu cadolozun sesini duyacağım diyordum'' dedi Anamın Oğlu kısacası abim ama ben Anamın Oğlu demesini daha çok seviyorum ama içimden

''kıskanmasan olmaz değil mi?''

''ha-ha-ha ben kıskanıyorum ben senin neyini kıskanacağım be''

Annem elindeki çaydanlığıyla kahvaltı masasına geldi ve babama çay koyarken ''yine mi aynı diyolog'' dedi babama gulumseyerek. Babamda kafasını -evet- anlamında salladı. Masadakileri hiç aldırmayan biri daha vardı küçük kurnaz, benim gönlümün padişahı, hayatımdaki en yakışıklı erkek kısacası bücürük.

''tabakla daha bakışacakmısın yoksa ben senin yerine yiyimi'' dedim ve o yumusacık şaçlarını karıştırdım. Bana o masum yüzüyle baktı.

''abla sen bu satte nasıl kalkıyorsun yaa ben uyumak istiyorum'' ne ablası ya daha sen dün akşam sana pamuk prensesi okurken bana sen benim pamuk prensesimsin diyordun diyecektim ama bunu bu bücürüğe söylemiyeceğim.

''tabi dün ablana tam 3 tane kitap okutacağına 1 tane okutsaydın ne sen nede ben uykusuz kalacaktım'' dedim ama bücürük hiç aldırmadı ve önündeki tabağa bakmaya devam etti. Tabi biliyor kim haklı. Bende kendi tabağımı sömürmeye döndüm.

***

Kahvaltı bittikten sonra kapının önüne çıktım ve servisi beklemeye başladım. Yandaki eve birilerinin taşındını gördüm bi kadın dikkat edin diye uyarıyordu elinde koliler olan adamı. Kadının yanına bir çocuk ama nasıl çocuk sorma çok yakışıklı ne saçmılıyorsun sen ya Buse seni çok seven bir sevgilin var diye uyandım kendimi ve önüme dönecektim ki çocukla göz göze geldik Annesi -tahminimce- birşeyler dedi ve bana baktı baya şaşırmış gibi duruyordu bir kaç saniye içinde benim yanıma gedi.

''Buse sen misin yavrum sen ne kadar büyümüşün'' dedi ve beni süzdü. Ben ise şaşkın şankın ona bakarak

''siz kimsiniz hanım efendi'' dedim.

''sen beni unutmuşsundur çok küçüken gördün beni en son ben Aynur teyzen annenin eski bir arkadaşı''

''memnun oldum. Buraya mı taşıdınız.'' dedim ve gülmsedim.

''evet kızım'' dedi ve benim yaptığım gibi gümsedi.Servis yaklaşınca ''servisin geldi herhalde sen okuldan gelince konuşuruz'' dedi. Bende kafamı -olur- anlamında saladım ve servise bindim her zaman ki gibi tekli koltukların birine oturdum kulaklığı takmadan Aynur teyzelerin bahçesine baktım o çocuk ordaydı bana bakıyordu ne şaçmalıyorsun sen Buse yaa çocuk sana değil servise bakıyordur dedim hemen kafamdaki şaçmalıları atmak için kulaklığımı taktım DUMAN-Eski köprünün altındayı dinlemeye başladım.

***

Okula geldim ve ilk ders matematik aslında severim keratayı ama sabahları hiç çekilmiyo hemde o çocuk aklımdayken off ben niye onu düşünüyorum ki benim sevgilim var-

Kapı çaldı ve içeri nöbetçi öğretmen ve o çocuk sabahtan beri düşündüğüm çocuk.

Okuyan olursa ne mutlu bana.

MAVİ PRENSİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin