NİKAH

83 2 0
                                    

Nur Hanım, kızları ve damatları ile nikâh kıyılacak odadaydı. Her şeyle ilgilenmişti. Önce eleştirse de Baki Bey’in de, abisinin böyle isteyeceğini söylemesinden sonra destek vermişti. Başkalarının ne diyeceğini çok düşünen, aile adının karalanmasını istemediği için kılı kırk yaran bir yapısı vardı. Büyük kızı ve damadı da kendisi gibiydi. Nurhan ve Özcan karşı gelmeyecek kadar akıllıca davransalar da yüzlerindeki ifade bu nikâhın vakitsiz olduğunu gösteriyordu. Alize bu çifti de seviyordu ama küçük kız ile kocasını daha sıcak buluyordu.

Nur Hanımın, Nurhayat ya da evde herkesin, neşesinden dolayı Hayat dediği küçük kızı ise çok mutluydu. Aileye yeni birisinin gelmesi mutlaka kutlanacak bir şeydi. Cenazenin üzüntüsünü ayrı, nikâhın sevincini ayrı yaşıyordu. Onun eşi de daha yumuşak yapılıydı. İkisi de dost canlısıydı. Alize hepsini olduğu gibi kabullenmişti. Kendisi ne de olsa bu aileye yeni katılıyordu. İlk başlarda tanımaya çalışmak en doğrusuydu. Ön yargılı olmayacaktı. Daha önceki tecrübelerinden insanların göründüğü gibi olmadığını biliyordu. En son yanılgısı ise Poyraz’dı. Poyraz’ın gülmeyen, sert karakterli biri olduğunu düşünüyordu. İş çevresinde öyleydi ama ailesi ile birlikteyken bambaşkaydı. Alize ile olduğu zamanlarda ise daha da başkalaşıyordu.

Şimdi de bambaşkaydı. Siyah takım elbisesi içinde çok yakışıklıydı. Aşağıda birkaç konuk vardı. Annesi onların yanındaydı ama birazdan o da yukarı çıkacaktı. Alize ise annesi ve Aslı ile birlikte yan odada hazırlanıyordu. Ziyarete gelenlerin yanında sade bir diz altı elbise ile oturuyordu. Nikâh için beyaz şifon bir elbise giymişti. Aslı saçlarını toplamış, iki taraftan taşlı tokalar ile tutturmuştu. Makyaj yapmak istememiş zaten bronz olan tenine çok hafif bir ruj sürmüş göz kalemi ile gözlerini belirginleştirmişti. Sade ama çok çekiciydi. Her şey hazır olduğunda odadan çıktılar. Alize çok sakindi. Annesi ile Aslı ondan daha heyecanlıydı.

“Ben düğünümde buz gibi terler döküyordum. Sen düğün sonra olacak diye mi bu kadar sakinsin?”

“Sakinim çünkü istediğim erkekle evleniyorum. O da beni istiyor. Başka ne ister ki insan?”

“Sen hep böyleydin. Ne istediğini bilen ve onu elde eden kişi. Ama Poyraz'ı bulman gerçek bir mucize! Hadi o mucizeyi fazla bekletmeyelim.” kapıyı açtıklarında Poyraz ile burun buruna geldiler. “O mucize kişi ben miyim?”

“Kapı mı dinliyorsun sen? Ya kötü bir şeyler söyleseydim?”

“Kötü tarafım yok ki korkayım.”

“Duyuyorsun değil mi Aslı? Ne kadar da alçak gönüllü!”

“Al seni vur ona. Hadi gevezeliği bırakın memur bekliyor.”

Poyraz kolunu uzattı. Nişanlısı o kola girdi. Yeni hayatlarının başlayacağı odaya geçtiler.

Üst kattaki yemek odasının mini nikâh salonuna çevirmişlerdi. Hizmetiler bile o odaya sokulmamıştı. Her şeyi Nurhan, Hayat ve Ilgın yapmıştı. Masaya çiçek bile konmuştu. Odanın o halini ve tüm yeni akrabalarının sessiz çabası Alize’nin gözlerini yaşartmıştı. Belli etmeden silmeye çalışırken annesine yakalandı. Hafif bir tebessümle bakışlarına karşılık verdi. Poyraz sandalyesini çekip nikâh masası haline getirilmiş yemek masasına oturttu. Kendisi de yanına oturup odada nikâha şahitlik edenlere baktı. Annesi, amcası ve yengesi, Alize'nin anne ve babası ile en öndeki sandalyelerde oturuyordu. İkinci sırada kuzenler ve eşleri ile Ercan vardı. İsmet Bey Poyraz'ın, Aslı da Alize'nin şahidi idi!

Sessiz ama heyecanlı bir nikâh töreni olmuştu. Nikâh memuru da ailenin içinde bulunduğu durumu bildiği için son derece sade bir konuşma yapmış, evli çifti kutlamıştı. Alkış sesinin bile olmadığı nikâhta Alize’yi şaşırtan şey babasının gözyaşını siliyor olmasıydı. Baki Amca da duygusal bir adam olduğunu belli etmiş. Sessiz hıçkırıklarla izlemişti. Annelerin zaten gözleri dolu doluydu. Yüzünde gülümseme ile izleyen neredeyse sadece Hayat’tı.

AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin