[Ji Eun'ın fazlaca gecikmiş günlüğü]
<7/10/2017>
Duvarlarımı çatlatarak taşacak kadar sır biriktiren biri olarak yalanlardan nefret ettiğimi söylemem elbette ki gereksiz bir ayrıntıydı lakin bunu bilmeniz gerektiğini vurgulamak isterim. Bilmeniz gerekiyor, niyesini boşverin. Bilin işte.Yalandan ve yalancıdan nefret eden bir insandım hep dediğim gibi. Yalan söylenmesinden ziyade hiçbir yorumda bulunmamayı seçerdim bu sebeple; onlardan biri olmamak için. Ne var ki bu tutumum da kötü sonuçlar doğurabiliyordu. Babamın bana ve anneme yaptığı gibi. Bir çocuğu olduğundan bahsetmemişti, yani teknik olarak yalana yeltenmemişti. Sonuç olarak yalanlardan nefret etmeye o kadar çok odaklanmıştım ki neyin geldiğini fark edememiştim ve bu fark edemeyişim, beni tam on ikiden gafil avlamıştı. Bu bütün opaklığıyla bana sırıtan bir gerçekti artık: babam yalanları olmaksızın hayatımızı mahvedebiliyordu.
Tiksinti doldu içime, kusmak istedim. Midem kasıldı ve ensemden diken batması gibi bir ağrı girdi beynime doğru. İçimden ağlamak veya bulduğum ilk yükseltiden kendimi sallandırmak geliyordu. Yüzümse zihnimdeki kaosa tezat bir şekilde düzdü. Kumar masasında blöf yapıyormuşçasına ifadesizdi gözlerim.
Karşımda oturuyordu. Çökmüş annemin hemen yanında, capcanlı, ışıldayan teniyle. Omuzları çökmüş tıknaz annemin yanındaki bu sağlıklı beden sinirime dokunmuştu. Hiç mi rahatsız hissetmiyordu? Gözlerim o an annemin odasının aralık kapısının ardından su lekeleriyle kirlenmiş eski aynadaki yansımama kaydı. Uzaktı ama görmem gereken şey için yeterliydi. Çocuktaki o şahane ışıltı bende yoktu. Tekrar önüme döndüm. Hafif bir esintiye benzeyen sesimle mırıldandım. Kelimelerim sanki boğazıma dizilmiş gibiydi ki ne dediğim duyulmadı. Daha temiz bir tonla tekrarladım.
"İstemiyorum." Annemin kaşları çatıldı. Çocuksa kibirli bir şekilde gülümsüyordu.
"Sana seçme şansı bırakmadım." Çatallı sesiyle konuştu annem. Onun da benden farkı yoktu, ne diyeceğini bilemiyor gibiydi.
"İstemiyorum dedim." ifademi bozmadan tekrarlasam da sesimdeki öfkeyi ucundan belli etmiştim.
"Benimle kalmasını mı istersin?" Demesiyle beynimde olabilecek olaylar canlandı. Annemin her gün eve gelmesini beklediği kocasının bir anda ortaya çıkan çocuğunu her uyandığında görmek, buna katlanmak ve üzerine boğazını doyurmak onu bitirirdi. Kim dayanabilirdi ki? "Neler yapabileceğimi biliyorsun." Diye devam etti. Bu sefer aklıma annemin kendini asma girişimleri doluştu.
Beş yıldır annemi dinlemiyordum. Beş yıldır kendimi bir birey haline getirmiş, kendi isteklerimce yaşıyordum. Nasıl oluyorsa bu beş yılın sonunda kendimi başladığım yerde buluyordum. Beş yılın sonunda, beşinci günahımı işlemiş bulunuyordum.
-
Telefondan yazdım hatalar olabilir umursamayın lol
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOONA! [JK+IU]
FanfictionNoona! Nereye gidiyorsun?" Nefes nefese konuştu. Kumral saçları rüzgarın etkisiyle hafiften arkaya uçuşmuştu ve saç diplerinden kaşlarına doğru inen ter damlaları bana yetişmek için koştuğunu belirtircesine parlıyordu. "Kaç kere daha söylemem gerek...