Marinette'in gözyaşları sadece Kedi'in Jace'a olan nefretini körükledi, şüphelendiği kişi Sandman'dı. Genç erkeğin Sandman'ın masum vatandaşlara saldırdığı için çığlıkların geldiği yöne doğru hızlı koşarken bacaklarındaki kasları hissedebiliyordu. Vücudunu gevşek bir halde bırakan bu kötü huylu hissin, huzursuzluk hissi olarak sürünmesi, karnında bir ateş topu varmış gibi yanarak oluşmaya başlıyordu. Hoş bir duygu değildi, hadi bunu bırakalım.
Sarı saç tutamları sıcak alnındaki ter boncuklarına yapışıyordu. Ve Kedi Sandman'a yaklaştıkça sarı saç tutamları ıslaklıktan şekillenerek, kırvanıyordu. Ona bakan herkese, muhtemelen Sandman'ın dışarıda olduğu ve gerçeği anlatıldığı için kızmış gibi görünüyordu,ama öyle değildi. Genç kızı bu kadar çabuk affettiği için kendine kızıyordu.
Ona kızmak istiyordu, gerçekten istiyordu, ama bunu yapamıyordu. Genç kızın yüzünde gördüğü umutsuzluğu. Genç kız ona çok kötü davrandı ama yine de genç erkek bunu fark edebildi. Ve açık bir hedef olmayı göze almak, muhteşem bir başarı olarak gördüğü bir şeydi. Genç kızı seviyordu. Yakın gelecekte neler olacağını bilmiyordu. Bu fiziksel ve ya hatta zihinsel olarak yaralanacağı anlamına gelse bile, onu korumak için her şeyi yapacaktı. Öyleyse kendi kendine deli olma ihtiyacı nedendi?
Zihninde çatışmaya çalıştığı savaşı unutmaya çalışarak, savaş alanına benzeyen bir saha yaklaştı. Sandman tam ortada duruyordu. Kedi'ye göz kamaştırıcı bir şekilde baktığında, bir hırıltı sesi çıkararak, alt dudağı, sertçe ortaya çıkan beyaz dişlerini sergileyerek geriliyordu.
Akuma bir şey söylemeden, Kara Kedi'in dikkatini dağıtmayı başardı ve genç erkeği sopasını başarılı bir şekilde yere devirerek, genç erkeği de arkasındaki binaya fırlattı. Pencereler iki oğlanın saldırısından dolayı paramparça olarak, takımlarının üzerinden sıyrılıp yerle bir oldu.
İki dövüşçü erkekler, ani bir saldırıyı fark ettikleri sırada birlikte bir köşede toplandılar. Karşı duvardaki pencereden, kırmızı ve siyah bir bulanıklık onlara doğru uçtuğunda, iki savaşan genç onunla ortadan kaybolmadan önce cam kaplı katta ne olduğunu anlayamadılar.
"Ah..."
Genç adam arkadaşına soru sormayarak, sadece kafasını salladı. Oğlanların etrafına sarılmış yoyo ile, Uğur Böceği, Sandman'ın altındaki kaldırıma yapışmasına izin vermeden, kırılmaz ipliği çözdükten sonra Kedi'in elini tuttu. Genç erkeği oturduğu sokak lambasının yanından çekmeye çalışıyordu.
"Zamanlaman çok kötü Leydim."
Kedi, koyu mor bir renge dönüşen yanağının açık tenini masaj yaparken şikayetleniyordu
"Bu savaşı kendi başına yapamayacağını düşündüm, bu yüzden sana gelip yardım edebileceğimi düşündüm."
Oynak şakalarını bir kenara koyan Kara Kedi , Uğur Böceği'in yüzünde ciddi bir bakışla karşı karşıya geldi.
"Akuma'nın nerede olduğunu buldun mu?"
"Üzerinde hiçbir şey bulamıyorum. Sanki akuma cildi ile birleşmiş gibi."
Bahsettikleri kişi, elbisesinden siyah gölge benzeri dalgaları filizlendirmeye başladığında, devasa bir el, söz konusu gölgelerden oluşuyordu. Kedi'in gözleri ve dudakları, karşısındaki bu görüntüye karşı 'o' şeklini aldığında, çok geçmeden Uğur Böceği de ondan kopya çekerek aynı tepkiyi vermişti.
"Peki, bu yeni."
Gölgeler onlara doğru sürüklendiğinde, iki süperkahraman, bunun her ikisi için de acımasız bir saldırı olacağını bilerek kaçtılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Severed Ties- Kopmuş Bağlar- (TR) [2 KİTAP]
FanfictionYetişkin içerik vardır! Red String kitabının devamıdır. Severed Ties hikayesinin Türkçe çevirisidir. Hikayenin gerçek sahibi @marichat_sins'den izin alınarak çevirilmiştir. İZİNSİZ KESİNLLİKLE KULLANMAYIN! Hikayenin tadını çıkarın. Sizi seviyorum. M...