❈deux

3.3K 185 87
                                    

Taehyung çıldırıyordu.

Bu çıldırmanın mecaz anlamda olmasını dilediği anlardan birindeydi, elindeki peluş oyuncakları duvara fırlatırken sinirle bağırdı.

"Aptal herif!"

Eline geçen bir başka oyuncağı daha fırlatmak için kaldırdı, daha sonra oyuncağın Yoongi ile çıkmaya başladıklarında ondan aldığı ilk hediye olduğunu hatırladı. Yoongi bu hediyeyi aptal bir makineden kazanmak için dakikalarını ve bolca bozukluğunu harcamış, yine de Taehyung için onu almıştı.

Taehyung o anları hatırlayarak gülümsedi.

Daha sonra çığlık atarak yeniden duvara fırlattı ve atacak başka bir şey bulmak üzere elini etrafta dolaştırdı. Çabası artık atacak hiçbir şey olmadığını fark edene kadar sürmüştü.

"Aptal!" yere çökerken fısıldadı. Odayı yeni bir ses doldurana kadar elindeki telefondan onun attığı son mesaja bakıyordu.

Hah, dedi gözlerini devirirken.

Sevgisiyle ağır basan taraf olduğunu kanıtlayacakmış, önce biraz kilo alsın da ayakları yere bassın.

Yoongi son zamanlarda gerçekten de kilo vermişti. Birlikte oldukları zamanda da zayıftı ancak Taehyung'a alışmıştı ve onun yedirdiklerine hayır diyemiyordu. Bir zaman sonra damak zevkini anlayan Taehyung, onun yediği yemeklere göre kendi yeme düzenini de ayarlamıştı.

Aslında o, pek çok şey için kendini Yoongi'ye göre ayarlamıştı. 

"Taehyung," Hoseok korkarak odaya girdi ve yerde parkeleri seyreden gencin yanına oturdu. Kapının arkasında Seokjin ve Jungkook konuşmalarını dinlemeye çalışıyorlardı.

Üçü de Taehyung eşyaları yerlere fırlatırken dakikalarca onu sakinleştirmeye kimin gideceğini tartışmışlar ve kurban olarak Hoseok'u seçmişlerdi. Bu onlar için adil bir seçimdi çünkü taş-kağıt-makasta kim kaybederse sonuçlara o katlanırdı. 

Hoseok bir kez daha yerleri inceleyen gence seslenmeyi denedi ancak tepki alamayınca derin bir nefes bıraktı. Konuşmak yerine saçlarını okşamaya başladı. Böyle zamanlarda genç hızlıca mayışır ve biraz ağladıktan sonra uyurdu.

Nitekim öyle de olmuştu.

Yoongi tarafında ise işler biraz daha farklıydı. O sadece, sevgilisinin -eşinin- fotoğraflarına bakıyordu. Birliktelerken fırsat buldukça fotoğrafını çekmeyi çok sevdiğinden elinde oğlana dair birçok kare vardı.

Namjoon yeni açtığı içki şişesini Yoongi'ye uzatarak bir süre bekledi, tepki bulamayınca Jungkook'a uzattı fakat küçükleri gecenin sonunda ikisini de taşımak zorunda olduğunu bildiğinden nazikçe reddetti. İki büyüğünü de endişeli gözlerle izliyordu. Namjoon omuz silkerek şişeyi kafasına dikti.

"Hyung, geldiğimizden beri tek kelime etmiyor. Ölmüş olmasın?" Jungkook gözlerini açmış, Namjoon'a bakıyordu.

Gülerek "Saf," dedi büyüğü. "Ölmüş olsa gözleri açık mı olur?"

Jungkook ise iç geçirerek kafasını masaya yaslamayı tercih etti.

Yoongi tarafında işler biraz daha garip ilerliyordu sadece, her zamanki gibi.

Gecenin sonlarına doğru Jungkook tahmin ettiği gibi önce Namjoon daha sonra Yoongi'yi eve bırakmıştı. Şimdi sarı saçlı, bardayken yaptığından çok daha farklı bir şey yapıyordu.

Taehyung'un videolarını izliyordu.

Ayrıldıklarından beri yaptığı etkinlikler bu şekildeydi işte. Uyanıyor, bir ağrı kesici atıyor, işe gidip geliyordu. Hafta sonu -şanslıysa hafta içi de oluyordu- arkadaşlarıyla içmeye gidiyor ve geri kalan bütün zamanlarda Taehyung'un fotoğraflarına bakıyordu. Biraz farklılık istediğindeyse videolarını izlemeyi tercih ediyordu.

Taehyung ve onun arasında sürekli bir çekişme vardı. Tuttukları halat değildi, kazanana ödül de verilmiyordu ancak evliliklerini asla tam anlamıyla huzur içinde geçirememişlerdi.

Sevgili olduğu zamanları hatırladı Yoongi. Her şey daha güzel ve renkliydi. Okulu asıp sinemaya giderler, bütün zamanlarını birlikte geçirirlerdi. Harçlıklarıyla ona çok sevdiği renkli balonlardan alırdı ve Taehyung her seferinde balonları yoldaki küçük çocuklara dağıtırdı.

Evlilikleri kağıt üzerinde değildi, bu durum yasal olsa bir dakika beklemezlerdi.

Yani önceden.

Zaman onları biraz değişmişlerdi. İşlerini asmak gibi bir seçenekleri yoktu ve balonlarla dolaşmak ikisini de biraz utandırır olmuştu.

Bir yere kadar ikisi için de sorun yoktu, bütün arkadaşları ve aileleri ikisinin birbirine ait olduğunu bildiklerinden aynı evde yaşamaya başlamışlardı.

Fakat zamanla heyecanlarının yerini yorgunluk almıştı. İşten geldiklerinde birbirlerine sarılarak kanepeye uzanmak bir yana, Yoongi bazı geceler eve gelmiyordu bile. Stüdyosunda sabahladığı geceler arttıkça stresi de artıyordu.

Taehyung da kendini motive ederek geldiği evde Yoongi'yi göremedikçe sinirlerine hakim olamaz olmuştu. Öyle ki, Yoongi'nin kendisini aldattığını bile düşünür hâle gelmişti.

2 senelik -kendi çapında- evliliklerinde defalarca kavga ederek ayrılmış ve yeniden birbirlerine dönmüşlerdi. Fakat temeldeki direkler sağlam olsa da kum zemin seçtikleri için heyecan ve mutlulukla kurdukları birliktelikleri, hüzün ve çekişmeyle sonlanmıştı.

Bu, Taehyung için geçerliydi.

Taehyung, Yoongi'den boşanmak istiyordu.
Yoongi ise tam tersini.

hold my hand |taegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin