quatorze❈

1.4K 110 12
                                    

"ee, dördüncü günümüz nasıl gidiyor?" yoongi yüzünden okunan hevesle sordu.

taehyung gözlerini devirirken kafasını diğer yöne çevirdiğinde gülümsüyordu. "sayaç gibi bütün günleri sayacak mısın?" 

yoongi bulundukları kafeye ufak bir kıkırtı bırakırken "belki," dedi. şimdi taehyung'un döndüğü yere dönüp yüzüne bakmaya çalışıyordu. "istersen geriye doğru da sayabilirim ama?"

küçük olan alayla bakışlarını çevirdiğinde elindeki bardağı masaya bıraktı. aynı anda hem kollarına atlamak hem de onu öldüresiye dövmek istiyordu. öldüresiye ağır kaçsa da, şöyle birkaç yumruk fena olmazdı. "vay canına, geriye sayma özelliği sende güncellenmemiştir sanıyordum?"

yeşil saçlı bu duruma darılmak yerine keyfini çıkarmayı denedi. onunla uğraşıyorsa bir şeyler iyiye gidiyor demekti. taehyung'u kendinden daha fazla tanıdığını iddia ediyordu. onu kendinden iyi tanıdığını biliyordu. şimdi tam da karşısında bütün göz alıcılığıyla etrafına ışıklar yayarken içeride boğucu bir karanlıkla kendisiyle kavga ettiğini biliyordu mesela. 

"anlat bana."

"neyi?"

yoongi yorgun bir iç çekiş bıraktı.

"içinden geçenleri."

taehyung yarım bir gülümseme sundu yeşil saçlıya. "eğer başlarsam aylarca buradan çıkamayabiliriz."

"yani," yoongi masada anlamsız şekiller çiziyordu. "biliyorsun bana uyar."

küçüğün parmakları diğerinin ellerine ulaştığında bir süre sessiz kaldılar. yoongi hissetti. önce bütün sesleri duydu; karşı kaldırımda duran arabanın motoru, kafenin içindeki boğucu gürültüyü, cama vuran yağmur damlalarının sesini. bütün renkleri gördü; koyu kahveleri, parlak kırmızıları, sönük mavileri.

sonra derin bir nefes verdi ve uzun süredir bu anı bekliyormuş gibi elini tutmaya yeltendi. taehyung kafasını iki yana sallayarak buna izin vermedi ve parmaklarıyla tutunduğu eli masanın üzerinde dolaştırmaya başladı. yoongi birkaç turdan sonra isimlerini yazdığını anlayabilmişti. diğeri onun anladığını farkettiğinde asıl yazmak istediklerinin imzasını attı cam masanın üzerine.

yeşil saçlıyı dizlerinin üzerine çöktürebilecek bir cümleydi. ihtiyaç duyduğu merhameti ve sevgiyi damarlarına yeniden kazandıran birkaç kelime. dönüştüğü canavarı ve öncelik sıralarını hatırlamasına yardım olacaktı. sol gözünden minicik, ikisi için de bedel olamayacak kadar küçük bir gözyaşı düştü birleşen ellerine. 

izi olmayacak ama izi silinmeyecek bir cümleydi bu.

hold my hand |taegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin