ikisi de geceyi sevdiklerini bir kez bile söylememelerine rağmen aralarındaki sessiz dil daha iyi anlaşıyordu.
yine de küçük bir sorunları vardı.
"min yoongi seni öldüreceğim!"
yoongi kaskının altından gördüğü trafiğe karışarak araçların arasından hızla geçti. trafik ışıklarını ve korna çalan kızgın sürücüleri umursamıyordu. taehyung umursuyor olmalı ki bağırmaya devam etti. "senin bir ehliyetin bile yok!"
rüzgarın el verdiği kadar karşılık vererek bağırdı. "benim ehliyetim var!"
taehyung beline sardığı elleriyle donakalsa da vazgeçmedi. "bana neden söylemedin?" sesinin tonu asla değişmiyordu. mavi saçlı aynı tonda cevap verdi. "sormadın ki!"
ikisi de sustu, taehyung elini yoongi'nin beline daha sıkı sarmayı tercih etti. düşünüyordu, aynı sahneyi kırk kez yaşasalar, kırk birincide yeniden ellerini güven veren bu bele sarardı. bu yüzden gözlerini kapatarak rüzgarı hissetti. özgürdü. korkaktı. mutluydu. ağlamak istiyordu.
seçenekleri düşündü ve yapmak istediğini denedi.
han nehri yanlarında akıyorken kollarını iki yana korkakça açtı. belindeki yokluğu hisseden yoongi yavaşlayarak motoru çimenliklerin yanında frenledi.
ikisi de çimenlerin üzerine önce kasklarını, sonra da kendilerini bırakarak aynı anda kahkaha atmaya başladılar. birbirlerine dönük halde bayılırcasına gülen bu iki genci gören herkes endişelense de onlar durumlarından memnundu.
"delirmişsin sen," taehyung nefes nefese kendini durdurmaya çalıştı. yoongi de durdurmaya çalıştığı kahkahalarının arasından konuştu. "eğlenmeyi bilen bütün insanlara böyle derler." nefeslerini düzenlediğinde, küçük olanın ellerinin kendi göğsüne bırakıldığını farketti. hayal görmüyordu; taehyung gülümseyen dudaklarıyla, iki elinin avcunu da büyüğün göğüslerine bastırmıştı. güç alır gibi.
düşünmeye gerek yoktu. düşünmeye zaman yoktu. bu kez ellerini diğerinin beline yerleştiren yoongi olmuştu. diğerini yanına iyice çekerek gözlerini birleştirdi. "mutlu musun?"
nedense taehyung'un hayır, diyeceğini düşünüyordu. "hayır, değilim çünkü sen benim hayatımı tehlikeye attın ve bencillik ederek ikimizi de zor duruma düşürdün. hep bunu yapıyorsun. fikrimi sormadan beni alıyor ve sadece götürüyorsun. işin bittiğindeyse atılan ben oluyorum. mutsuzum yoongi. en çok senin yanında mutsuzum."
taehyung bundan başka şeyler söylemişti.
"mutluyum," şimdi elleri büyüğün göğsünde değil; yüzünde, saçlarındaydı. "bu gece ikimizin de öleceğini bilsem yine seninle gelirdim." taehyung dolu gözleri ve yukarı kıvrılan dudaklarıyla baktı. "geçmişin izi silinebilen bir mürekkep olduğuna inanmıyorum ama senin için sayfaları ve defteri yakabilirim."
yoongi'nin nefesini kesecek bir şey yaptı sonra.
onun dudağı ve çenesi arasındaki noktaya küçük bir öpücük bıraktı. "çünkü en çok senin yanında mutluyum."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.