Okul çıkışı kim olduğunu bilmediğim bir bedenin arayışına girmiştim. Bir süre bankta oturup bekledim. Biraz sızmışım. Ancak sorun şu ki beni ağzımdan salyalar akarken uyandırmak istememiş. İzlemek ile yetinmiş. Ve bu kişi evet o siyah saçlı çocuktu. Evet. Bunu söylerken de not defterinden yararlanmıştı.
Ne diyeceğimi bilmediğimden dolayı bir şey demek istemedim. Ayağa fırladım ve kahve içmek için neresinin uygun olacağını sordum. Anlam veremediğim birkaç işaret yaptı.
- Benimle alay etmiyorsundur umarım?
Yüzünün düştüğünü fark edince soramadan edemedim:
- Yanlış bir şey mi sordum?
Kafasını hayır anlamında salladı ve not defterine yazarak cevap verdi.
- Az ileride bir kahve dükkanı var. Hem belki biraz açsındır. Pasta da yeriz. :)
Başımla onayladıktan sonra beynimde birbirini yiyen sorular ile boğuşurken sessizce yürümeye devam ettim.
Yetiştikten sonra oturduk ve biz sipariş vermeden her şey geldi. Her zamankilerden. Ona sordum.
- Benden utanıyor musun?
Başını hemen iki yana salladı.
- O zaman benimle neden konuşmuyorsun?
Derin bir iç çekerek işaret parmağını kendine doğrulttu. Daha sonra dilini dışarıya çıkardı ve parmakları yardımıyla çarpı işareti yaptı. Daha sonra da dayanamayıp çekip gitti öylece. Ben ise hâlâ anlayamamıştım.
Bir saniye...
O...
O konuşamıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
obstacle あ markhyuck
FanfictionBelki de önümde yıkılması güç duvarlar, devasa engeller var aşılması imkânsız olan. Fakat, bu engelleri senin için aşmaya çalışıyorum.