dix-neuf'

348 31 0
                                    

Donghyuck, Mark'ı kucağına almıştı. Daha sonra tekerlekli sandalyesine oturtmuştu. O sırada Mark hıçkırırcasına sessizce ağlıyordu. Donghyuck, hemen Mark'ın önüne çöktü.

- Hey! Neyin var? Neden sürekli ağlıyorsun? Eğer, odada söylediğim şeyler içinse... Saçmal-

Mark, Donghyuck'ı ve kendi hıçkırıklarını susturmayı başarmıştı. Ancak gözyaşları bir türlü dinmek bilmiyordu.

Donghyuck, Mark'ın gözyaşlarını kuruladıktan sonra alnına yapışan siyah saçları geriye doğru attı.

- Mark Lee. Seni seviyorum. Seni çok seviyorum...

Uzun bir süre birbirlerine sıcacık ve en içten bir şekilde gülümsediler.

Daha sonra da tekerlekli sandalyesini otobüse kadar kendisi sürdü. Gelen ilk otobüs ile hemen varmışlardı Mark'ın evine. Cebinden çıkardığı anahtar ile kapıyı açtı. Eli ile Donghyuck'ın girmesi için işaret yaptı.

İçeri dalan Donghyuck gördüğü manzara karşısında şok geçirdi. Harika bir masa ikiliyi bekliyordu. Mark tek başına herhangi bir şey yapamayacak durumda olduğu için bir yardımcısı vardı.

Yemek masasına oturduktan ve her şey ayaklarına kadar geldikten sonra kadın evden ayrıldı. Artık baş başalardı. İkisi sadece yemek yemeye ve birbirlerini izlemeye odaklanmışlardı. Sofradan kalktıktan kısa bir süre sonra kapı çaldı. Donghyuck kapıyı açtı. Daha önce sanki bir yerden tanıdığı bu yüzü selamladı ve Mark'ın onayını aldıktan sonra içeri davet etti.

- Siz kimsiniz bayım?

- Ben Mark'ın engellerini aşmasını sağlayabilecek olan tek kişiyim. Size bunun hakkında bilgi vermeye geldim bayım. Mark beyin de isteği üzerine...

obstacle あ markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin