4. BÖLÜM

17 3 3
                                    

"Sen kimsin?" diye sorunca komik bir şey sormuşum gibi basit bir kahkaha atıverdi. Yüzüne garip garip baktığımı görünce ciddi olduğumu anlamış olacak ki "Sadece lafın gelişi." dedi. Tabii ki şaşırmıştım sonuçta ruh hali o kadar çabuk değişiyordu ki insan takip etmekte zorlanıyordu.
"Sadece lafın gelişi."  diye tekrar ettim, hafif bir alayla. Bana bakmayı sürdürüyordu bu arada, ama benim tepkimi görünce dosyalara geri döndü ve tekrar hızlı hızlı okumaya başladı.
Değişikti ve her saniye daha da değişik olduğunu kanıtlıyordu. Acaba gerçekten ne yapmaya çalışıyordu. O okumaya devam etti,ben de ana odadan çıkıp çalışma alanıma döndüm. Ralte'nin yanına gidince o da bana sorgularcasına baktı. Ne cevap vereceğimi bilemeyince omuz silkmekle yetindim. Tabii ki bununla tatmin olmamıştı ama en azından öğle yemeğine kadar bir daha bu konuyu açmayacaktı. Ve şimdilik bu bana yeterdi.
Öğle yemeği vakti gelince laboratuvardan çıkıp yemek salonuna doğru yürümeye başladık. Ralte halâ bana kaçamak bakışlar atıyordu ama bunları görmezden gelmeyi çoktan öğrenmiştim. O yüzden pek takmadan yoluma devam ettim. Yemek salonuna gidene kadar vaktim kalmıştı ve bu vakti iyi değerlendirmeliydim. Çünkü bir kız arkadaşa laf anlatmak gerçekten zordu.
Yemekhaneye girdik.Yemekte bir çeşit sebze yemeği vardı. Toz karışımlarımızı alıp en köşedeki masaya geçtik. Masaya oturunca paketlerimizi açıp yiyeceklerimizi tüketilmeye hazır hale getirdik.
Ralte yüzüme bakmaya başlayınca vaktin geldiğini anladım. Yüzüne baktım "Bilmiyorum." dedim. " Hiç bir şey bilmiyorum hem de. Hani altıncı his derler ya o bile işin içinden çıkamadı. Ne bileyim saçma yani. Garip konuşuyor, garip bakıyor, garip cevap veriyor.Değişik.".
O da şaşırmışa benziyordu. Galiba onu yadırgamam saçma olacaktı. Çünkü baya oluyordu böyle biriyle karşılaşmayalı.
Biz böyle konuşurken o da yemekhaneye girip yemeğini almak için sıraya girdi. Galiba benim gibi herkes de ona bakıyordu. Bizim bölümdekiler bile daha ne olduğunu anlayamamışken diğer bölümlerdekilerin ona garip garip bakması gayet normaldi.
Her ne olursa olsun insan bir topluluğa uzun yıllar sonra yeni biri girince yadırgıyordu. Ama her şeye alıştığımız gibi ona da alışacaktık. Tabii ki bu biraz zaman alacaktı. Lakin problem değildi. Nasıl olsa sonsuz bir kuyudan düşer gibi sonu olmayan bir yere doğru, hiçbir şey bilmeden düşüyorduk. O da hayatımızdaki minicik bir değişiklikti sadece.
Kuyunun dibini gördüğünü sandığın bir an gibi. Anlık bir heyecan, ama geçen bir heyecan.
O da geçince yine biz bize kalacaktık, biz ve sonsuzluğumuz...

SONSUZLUK LANETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin