Gaza biraz da yüklendim ve rüzgarda uçuşan saçlarıma bir kez daha gülümsedim. Dikiz aynasından arkaya bakınca AVM'yi çoktan geçtiğimi farkettim ve bu salak hallerime bir kez daha küfürü esirgemedim.
AVM'nin otogarına kırmızı, göz kamaştıran arabamı büyük ustalık ile parkettim. Hızlı adımlarla içeriye girdim ve kendimi sıkıntı içinde bir iç çamaşırı mağazasına attım.
İçerideki bazı kadınların tahrik olmuş bakışların aldırmadan siyah saçlarımı geriye ittirdim.
Mağazadaki işimi hallettikten sonra sevgilim Angelina'nın evine doğru hızla sürdüm. Evet, belki fazla tahrik edici noktalarım vardı-ki bunu her kadın belli ederdi, fazlasıyla çekici vücudum vardı,mavi gözlerim, siyaha yakın saçlarım, kaslı vücudum ile okuduğum üniversitede en gözdelerin ilkiydim. Hemen hemen herkesin korktuğu adam haline gelmiştim, etrafımda istediğim halde elde edemeyeceğim kız yoktu ama ben Angelina ile birlikteydim.
Elbette ki birçok sebebi vardı. Evet aşka inanmıyordum. Sevgiye belki. Angelina'yı seviyordum; ve o çok anlayışlıydı. Örneğin başka kadınlara gitmeme izin veriyordu. Elbette ki bu onun için sorun değildi. O da sevgi denilen şeye inanıyordu; aşk kavramna değil.
Benim başka kızlara gitmem sorun olmazdı; ama benim olana ben istemediğim sürece kimse dokunamazdı.
Ta ki, ben isteyene kadar.
Düşüncelerimden sıyrıldım ve Angelina'nın evinin kapısını her zaman yanımda taşıdığım anahtarla açtım.
Bu gece harika bir gece olacaktı. Bu fikrin Angelina'yı da mutlu edeceğine emindim.
Yavaş adımlarla üst kata -yatak odasına- çıktım. Bir yandan da kendi kendime bir şarkı mırıldanıyordum.
Kapıyı açtım ama denizle aynı tondaki mavi gözlerim aynı anda koyu bir maviye dönüştü, buna emindim.
Sinirlr hırladım ve en yakın arkadaşım Max'e ve onun altında inleyen Angelina'ya baktım.
Ama farklı bir bakıştı bu. Öfke, hırs, sinir hepsiydi aslında bu bakışın. Yatakta toparlanmaya çalışan, sözde 'en yakın arkadaşım' Max ve kadınım dediğim sürtüğe doğru yürüdüm.
Angelina bunu bekliyormuş gibi ağlamaya başladı. Ah! Lanet girsin ki en nefret ettiğim şeydi bu.
Bir sürtüğün sahte gözyaşları!
Angelina biraz daha yaklaştım ve ona hızla bir tokat geçirdim.
Angelina hıçkırarak ağlamaya başladığında elimdeki poşetleri odanın bir ucuna fırlattım ve evden tek hamlede çıktım.
*
Öyle ergen aşıklar gibi bir sürtüğün arkasından yas tutacak değilim. Bizim bara gittim ve her zamanki gibi köşeme oturdum. Zaten Angelina ile aramızda bir sevgi yoktu. Belki ufak bir hoşlantı vardı, evet. Ama daha fazlası yoktu.
Mesela ben başka kızlara gidiyordum, çok isterse o da başka erkeklere. Ama en yakın arkadaşım ile sevişmesi, bana koymuştu.
Elbette ki üzülmedim. Ama bu, o iki lanetlerin yanına kalmayacaktı. İntikamımı alacaktım.
Elimdeki birayı tek seferde kafaya diktim ve gözlerimle etrafı aramaya başladım. Belki bu kazık yemiş balıkçının oltasına bugün tatlı bir balık takılırdı, ha.
Gözlerim yavaşca bar kapısının girişine kaydı.
Evet. Oltama takılacak balık buydu. Bugünkü balığım buydu. Tanrı bana da gülüyordu bugün. Evet, zevk sırası bendeydi.
![](https://img.wattpad.com/cover/21498596-288-k632092.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Tanrı
Romance''Ah, sen kim olduğunu sanıyorsun küçük hanım?'' ''Sen kim olduğunu sanıyorsun aslında bay yürüyen ego?'' ''Ben sana ne istersem onu yaptırırım, benimsin, başkası olamaz. Ama sevgilin değilim, bayan Küçük Tanrı.'' Sustu. ''Benim olur musun bayan Küç...