ARAF ''Bölüm 2''

60 2 0
                                    

Teklife karşı kıza boş gözlerle baktım.

"Ben gerçektende çok özür dilerim. Yardım ettiğin için minnettarım. Gerçekten üzgünüm." Diye mırıldandım göz yaşlarımı silerken.

"Önemli değil. Şimdi geliyor musun gelmiyor musun? Çünkü yoruldum ve yarın sabahın köründe dersim var." Dedi. Başta itiraz etsemde gidecek bir yerim olmadığı için kabul ettim. Bir kaç sokak sonra büyük bir apartmanın önünde durduk. Yol boyunca konuşmamıştık.  Apartmanın kapısı genişti. Üzerindeki tabelada altın rengi harflerle çınar apartmanı yazıyordu. Bir kat çıktıktan sonra 4 numaralı daireye girdik. Bavulumu duvara yaslarken bir yandan da etrafa bakınıyordum. Kapıdan girdikten sonra kısa bir koridor vardı. Duvarlarında tablolar ve çeşitli süs eşyaları asılıydı. Giriş kapısının hemen yanındaki duvarda büyük bir boy aynası vardı. Ayna duvara monte edilmişti ve üzerinde "welcome to hell" yazıyordu.

"Heyy içeri gelmeyi düşünüyor musun?" Tanıdık sesle irkildim.Kız üzerini değiştirmiş alnındaki yarayı yara bandıyla kapatıp saçını dağınık bir topuz yapmıştı.Kısa kahverengi saçları ve kahverengi gözleriyle oldukça güzel bir kızdı. Kaşları kalın ve şekilliydi. Çoğu kadının tercih etmeyeceği türdendi ama ona yakışmış hatta seksi göstermişti. Başımı yukarı aşağısallayıp yanına ilerledim. Kız siyah deri koltuğa oturarak yanına gelmemi işaret etti.

İlerleyip koltuğun ucuna oturdum.

"Niran.Adım Niran." Dedi. Gülümsedim.

" Tanıştığım memnun oldum Niran. Ben Eflin. Sana gerçekten çok teşekkür ederim. Beni kurtardın ve evine aldın.Cesaretine hayran kaldım, çok iyi dövüşüyordun. Gerçekten çok teşekkür ederim." Dedim ve derin bir nefes aldım.

"Önemli değil." Diyerek yerinden kalktı.

"Ben acıktım. Makarna yapacağım. Banyo üst katta istersen üzerini değiştirebilirsin.

Dedi ve mutfağa yöneldi. Ev 2 katlıydı. Oturma odası ve mutfak birleşikti. Odaya siyah ve beyaz renkleri hakimdi. Karşı duvara büyük lcd ekran televizyon monte edilmişti. Televizyonun yanılarında çapraz şekilde gelen kitaplıklar vardı. Geniş pencerenin önüne rastgele puflar yerleştirilmiş ve kenara kum saati şeklindeki büyük sehpa konulmuştu. Mutfak ve oturma odasını bir tezgah ayırıyordu. Tezgahın önünde bar tabureleri vardı. Mutfağa Niran'ın yanına gittim.

"Yardıma ihtiyacın varmı?" Diye sordum. Kafasını iki yana sallarken makarna için hazırladığı yoğurdu çırpıyordu.

"Ee, hangi üniversiteye gidiyorsun?" Diye sordum taburelerden birine otururken.

"Beykent. Ya sen?" Dedi. Ani şaşkınlığımı yenmeyi başardığımda ayaklandım. Aynı üniversiteye gidiyorduk.

"Tanrım, inanamıyorum. Aynı üniversitedeyiz. Hangi bölüm?" Diye sordum. Uğraşını yarıda kesip bana döndü. O da oldukça sevinmişe benziyordu. Ellerini birbirine vurarak "tesadüfün böylesi" dedi. Kafamla onu onayladım.

"Ben sinema ve televizyon bölümündeyim. Sen?" Dedi. Küçük çaplı bir hayal kırıklığı yaşamama rağmen zaten bu kadarının imkânsız olacağına inanan tarafım kendini savundu.

"Ben mimarlık bölümündeyim." Dedim kalktığım tabureye tekrar otururken.

"Bu harika. Baksana, anladığım kadarıyla bir eve ihtiyacın var ve benimde bir oda arkadaşına. Üst katta bir oda daha var. İstersen ev arkadaşı olabiliriz. Yani bu işler böyle oluyor deyil mi?" Diye sordu makarnanın suyunu süzerken.

Kendime düşünmek için zaman tanıdım. Ailemle kavga etmiştim, gidecek yerim yoktu ve kesinlikle bir ev arkadaşı istiyordum.

"Aslında, olur." Dedim yarım bir gülüşle.

"Harika. Kesinlikle muhtaşem olacak. Odan için birlikte eşya alırız, alişverişe gideriz. Dur biraz sevgilin var mı? Ailen ne iş yapıyor. Anlat bana kendini." Dedi heyecanlı bir tavırla. Hızlı konuştuğundan nefes nefese kalmıştı. Makarnaları hazırlayarak masaya oturdu. Yoğurdun yarısından çoğunu tabağına boşalttıktan sonra iştahla yemeye başladı.

"Yoğurda makarna koysaydın daha kolay olurdu." Dedim dalga geçerek. Kahkaha attı.

"Bu tadını güzelleştiriyor. Tamam ilk bilgi eğlenceli. Hadi, kendini anlat." Dedi.

Kaşığı tabağın yanına koyup boğazımı temizledim.

"Imm tamam, adım Eflin. Eflin Aran. Babam ünlü bir mimar. Bende o yolda ilerliyorum. Annemin bir resim atölyesi var. Ha birde bir erkek kardeşim var, o şuan Bostan'da. Ve evet 2 yıldır birlikte olduğum bir sevgilim var. Adı Barlas." Dedim ve gülümsedim. Niran başını sallayarak onayladı.

"Pekii, bu evden ayrılma olayı nedir?" Diye sordu. Derin bir nefes aldım.

"Ailem onlarla yaşamam gerektiğini, hayat hakkında hiçbir şey bilnediğimi söylediler. Sonuç olarak buradayım. Aslında sanırım haksız olan bendim. Herneyse,ya sen?" Dedim. Boş tabağı bulaşık makinesine yerleştirip tekrar eski yerini aldı.

"Benim senin gibi geniş bir ailem yok. Annem ben küçükken ölmüş, babam desen sürekli işte. Komik olan ne iş yaptığını dahi bilmiyorum. Ama durumumuz oldukça iyi. 1 yıldır birlikte olduğum sevgilim beni aldattiğından beri bir sevgilim yok." Dedi. Başımı sallamakla yetindim. Gerçektende bencildim.

"Bana dövüşmeyi babam öğretti. O kendimi korumam gerektiğine inanıyor." Dedi. Tabağı bulaşık makinesine yerleştirdim.

"Bu gece benim odamda yat, yarın odan için eşya bakarız." Dedi.

Bavulumu güçlükle yukarı çıkardıktan sonra Niran'ın göstersiği odaya girdim ve ona iyi geceler diledim. Odaya siyah ve turkuaz rengi hakimdi. Ortada çift kişilik bir yatak vardı ve yatağın başı kraliçe tacı şeklindeydi. Bir duvar boydan boya kitaplık olarak kullanılmıştı. Pencerenin bulunduğu duvara dergi,kitap ve gazetelerden kesilmiş bankotlar yapıştırılmıştı. Yatağın yanındaki duvarda ise büyük camdan bir dolap yapılmıştı ve içerisinde çeşitli sigara markaları vardı. Bir koleksiyon gibi. Dolabın hemen altına metalden halkalar yerleştirilmiş ve halkalara çapraz bir şekilde pahalı şaraplar yerleştirilmişti. Kız kesinlikle zevkliydi. Üzerimi değiştirip yatağa yattım. Alarmımı kurduktan sonra Barlas'a mesaj attım.

"Hey, olaylar biraz karışık ama şuan iyiyim. Bir ev arkadaşım oldu ve biz aynı üniversitedeyiz. Yarın buluşalım. Seni seviyorum."  Cevap gelmeyince uyuduğunu düşündüm ve bende kendimi uykunun kollarına teslim ettim.

Sabah kahrolası telefonun ısrarlı çalışlarıyla uyandım. Arayan Barlas'tı.

"Günaydın. Uyandırmadım ya."

"Yok canım birazdan alarm çalacaktı zaten" dedim uykulu bir sesle.

"Dün gece baban beni aradı, endişelenmişe benziyordu. İyisin değil mi?" Diye sordu. Görmesede başımı salladım.

"Hiç olmadığı kadar. Harika biriyle tanıştım ve ev arkadaşı olduk. Bugün odam için eşya bakacağız. Benim dersim daha erken bittiği için arada yarım saatlik bir boşluğum var. İstersen buluşabiliriz." Dedim yataktan kalkarken.

"Üzgünüm, bugün işlerim var ama yarın sizi bir yemeye çıkarta bilirim." Dedi. Bavulumu açmaya çalışıyordum.

"Bunu ona sorarım. Hazırlanmam gerek, seni seviyorum." Diyerek cevap vermesini beklemeden telefonu kapattım. Onu seviyordum ama yanımda olmayışı canımı sıkmıştı. Kim bilir belki de üniversite her şeyin yeniden başlangıcı olur.

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin