Her şeyin başı

17 3 0
                                    

İki kardeş hızla önlerine çıkan ormana girdiler. Peşinde ki insanlardan korkuyorlardı. Onlar anne ve babalarını öldürmüş, onları ise kaçırmaya çalışmıştı. Ne olduğunu anlayabilecek yaştalardı bu adamlar onların gücünü istiyordu. Anneleri onlara son nefesini verirken güçlü olmalarını ve bu ormana girmelerini söylemişti. Onu dinleyeceklerdi nefes  nefese kalmış kız konuştu. "Daha fazla dayanamıyorum Thomas." Teresa hızla yere yığıldı. "Dayan kardeşim." İkisinin de üzerinde birer uyku takımından başka bir şey yoktu.Hava soğuktu normal bir insan bu ormanda hayatta kalammazdı fakat onlar birer periydi. Thomas yere düşen kız kardeşini hızla sırtına aldı. Ormanın daha derinine doğru koşmaya başladığında nereye gittiğini bile bilmiyordu. Sadece... sadece buradan uzaklaşmaları gerekiyordu. Thomas o iki adama izlerini kayabettirdiğini anladığında olduğu yere çöktü. Kardeşini taşımak onu yormuştu. Teresa kısa sürede göz yaşlarına boğulduğunda Thomas onu sakinleştirmeye çalıştı. "Sakin ol kardeşim." "Onlar öldü Thomas anne ve babamız öldü." Ağzından bir hıçkırık daha çıktı "Onların hiç ölmeyeceğini düşünmüştüm." Thomas kız kardeşinin ettiği siteme güçlü bir ses tonuyla karşılık verdi. "Geçecek Teresa şu an sakin olmalısın. Bilmediğimiz bir ormandayız ve sanırım kaybolduk." Teresa bir an Thomas' a hak verdi. Ailesi için daha sonra üzülebilirdi. Şu an önemli olan tek şey kalan tek ailesi olan ikiziyle hayatta kalmasıydı. Düştüğü yerden doğrularak ikizinin kolları arasından çıktı. Gözyaşlarını silerek nefesini düzenlemek adına derin nefesler  aldı. Hava karanlıktı, soğuktu ve üstlerin de incecik uyku giysileri vardı. Ormanda ki tehlikeleri de göz ardı etmemek gerekirdi. "Biz buraya nasıl geldik?" Thomas uzamış olan saçlarını karıştırarak konuştu. "Bilmiyorum annem bir an için el ele tutuşmamızı söyledi ve bir kaç sözcük fısıldadı ve daha sonra kendimizi burada bulduk."  Arkalarından gelen hışırtılar ile o yöne döndüler. "Demek burdaydınız." Adamlmarın ikisi de iğrenç birer kahkaha atarak onları kollarından tuttu. İlk kurban Teresaydı onun güçsüz olduğunu düşünmüşlerdi lakin onun öfke kontrol problemleri vardı. "Kız kardeşimi bırakın sizi pislikler." Thomas' ın bağırışları hiçbir işe yaramıyordu. Teresa ise ailesini öldüren adamları görmenin iğrençliğini yaşıyordu. Hızla kolunu çekerek tüm gücüyle bağırdı. "Bırak beni seni kokuşmuş yaratık." O pis adamların elinde ölmektense sese gelen bir kaç vahşi hayvana yem olmayı tercih ederdi. Hızla kolunu ve bacaklarını çekiştiridiğinde adamlar onu tutmakta zorlanıyordu fakat yine de iki adama karşı durmak zordu. Bir süre sonra kahverenginin en güzel tonlarında olan gözlerinde beyaz bir ışık yanmaya başladı. Adamlar   onu korkuyla inceliyordu. Adamlardan biri konuşmaya başladı.  "Aynı şey onun ikizine de oluyor. Neler oluyor Jack." Jack cevap vermeye fırsat bulamadan ormanda yüksek perdeden acı dolu iki çığlık koptu. Jack "Dönüşüm geçiriyorlar." Diyerek fısıldadı ve hızla Teresa'nın kolunu bırakarak kaçmaya çalıştı ama artık çok geçti. Teresa ve Thomas kendine gelmişti. Teresa'nın ağzından anlayamamdığı bazı kelimeler dökülmeye başlamıştı. Bir sürüe sonra adamlaradan biri onların çığlıklarının yanında ıslık kalacak bir şekilde çığlık atarak yere düştü. Thomas ise kendisini tutan adama saldırmış onu delicesine yumruklamaya başlamıştı. Onlar kötü çocuklar değildi sadece geçirdikleri dönüşüm onların kendinden geçmesine neden olmuştu. İki adamda öylece yere yığılıp hareketsiz bir şekilde yerde yatmaya başladı. Teresa ve Thomas kendine geliğinde artık her şey için çok geçti. İkisi de birbirine baktıklarında oldukça şaşırmışlardı. "Sen, senin-" "Gözlerin mavi."  Thomas' ın söylediği cümleyi Teresa tamamlamıştı. Thomas kafasını iki yana salladı " Teresa gözlerin anneminkiler gibi yemyeşil."

Samar Ormanı'nın KoruyucularıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin