17

149 4 4
                                    

Kolumdaki çantanın içine anahtarlarımı tıkıştırırken Chija'nın kapısının önünde durdum. Kulağımı kapıya yaklaştırdığımda ses gelmeyince yavaşça eğilerek delikten içeri baktım. Yatağında kıvrılmış, yorganı kafasına kadar çekmiş uyuyordu. Şaşırarak bileğimdeki saate baktım. Dokuz buçuğa geliyordu.

"Saat onda çalışması yok muydu ya?" Uyandırılmaktan hoşlanmadığı için çekinerek ayağa kalktım ve portmantoya ilerleyip ceketimi üzerime geçirdikten sonra ayakkabılarımı giyerek atkımı boynuma doladım. Kapıyı arkamdan çektikten sonra otobüs durağına yürümeye başladım.
Şansıma otobüs çabucak geldiğinden hemencecik içeri girip boş bir koltuğa oturdum. Kulaklıklarımı takıp müzik listeme girdiğim sırada telefonumun titremesiyle gelen bildirime bastım.

Rin: Seninki gelmiş Ash :(
Haberin olsun
Dikkatli ol
xoxo

Lanet olsun :Ashie

Telefonun ekranını kitleyip derin bir nefes alarak başımı cama yasladım.
Otobüs durduğunda üzerimi düzelterek indim. Çantamı omzuma sabitlerken okulun kapısının girişine kartımı okutup içeri girdim. Yürürken bir yandan da mesaj yazmaya çalışıyordum.

Neredesiniz? :Ashie

Rin: Jui sigara içiyor onun yanındayım.
Kafenin terasındayız.

Adımlarımı hızlandırarak kafeye girdim ve çabucak terasa çıktım.

"Selam." Beklemeden yanlarına oturup etrafıma bakındım. "Nerede?"

"Aşağıda arkadaşlarıyla konuşuyor." Jui, indirdiği maskesini çenesinde sabitledikten sonra işaret ve orta parmağının arasında duran sigarayı dudaklarına götürüp dumanını kafasını hafifçe geriye yatırarak dışarı bıraktı.
Yanıdan kalkıp Rin'in yanına geçerek terasın camından kafamı aşağı doğru uzatıp dışarıyı görmeye çalıştım.

Bir buçuk yıl okula gelmemişti ve benim düzelmeye başladığım zaman mı okula geliyordu? Şaka gibiydi.

Yanında gördüğüm kıvrımlı, ince beden ve makyaja bulanmış tanıdık yüzle birlikte ağzıma götürdüğüm baş parmağımı daha sert bir şekilde ısırdım.

"O da mı gelmiş?" Rin'in mutsuzlukla çıkan sesiyle kafamı salladım.

"Ne istiyorlar hayatımdan?" Topladığım saçımdan firar etmiş perçemi çabucak kulağımın arkasına sıkıştırdım.

"Duyduğuma göre senin için gelmiş." Şaşırarak Jui'ye baktım.

"Ne? Benim için mi?" Sorum üzerine Jui kafasını salladı ve sigarasını küllüğe bastırarak söndürdü.

"Sana anlatması gereken şeyler varmış. Öyle diyorlar."

Üçümüz de camdan kafamızı uzatmış aşağı bakarken telefonumun çalmasıyla çabucak çantama ulaştım.

"Efendim?"

"Ashei okulda mısın?" Sesi telaşlı gelen Chija'nın aceleyle giyinme çalıştığı kumaş seslerinden belli oluyordu.

"Evet, neden? Sabah uyandırmak istemedim seni."

"Boşver beni şimdi. Ben şimdi okula geliyorum. Sakın kızların yanından ayrılma, tamam mı?"

Gözlerimi kızlara çevirdiğimde ikisi de telefonlarına bakıyorlardı.

"İyi tamam. Dikkatli gel." Cevap bile vermeden telefonu kapattığında kızlara döndüm.

"Çok tuhaftı. Size bir şey mi dedi?"

"Aaa saate de bak. Ders başlamak üzere hadi çabucak gidelim." Rin gömleğini sıyırarak saatine bakıp ayaklandı.

"Başlamak üzere mi? Daha yirmi dakika var." Derse ucu ucuna yetişip giren Rin'in bunu söylemesi tuhafıma giderken Jui'nin de ayaklanması ikinci kez şaşırmama sebep olmuştu.

"Bende Yoongi'nin yanına gidiyorum." İkisi de üzerlerini düzeltip hazır olduklarından kafeden çıktık.

"O zaman burdan ayrı-" Rin fakültenin olduğu tarafa dönmeme izin vermeden beni kolumdan çekerek kendisine sabitledi.

"Bak sen şu işe. Daha yirmi dakika varmış. Hadi Jui ile gidelim de yalnızlık çekmesin."

Jui'nin arkasından hukuk fakültesine yürürken arkama dönecek gibi olduğumda Rin yeniden hızlıca beni kendine doğru çekti.

"Ash! Şuna bak senin ağacın!" Rin büyük yapraklı bir ağacı gösterdiğinde o yöne baktım.

"Saçmalama Rin. O buranın ağacı değil. Üstelik mevsimi değil onun, çiçek açmaz ki."

Hukuk fakültesinin önüne geldiğimizde Jui adımlarını hızlandırıp sonrasında bu adımları koşmaya bağlayarak Yoongi'ye doğru ilerledi ve deyim yerindeyse üzerine atladı.

Rin ikisine bakarak derin bir iç çektiğinde ona döndüm. "Ne oldu? Canın sevgili mi çekti?"

"Evet." Dudağını büzerek kafasını salladığında kolumla kolunu dürtükledim.

"Şuna bak. Kimler varmış orda?" Jungkook yanında bir kızla güzel sanatlar fakültesinden gülerek çıktığında Rin'in gözlerinden neredeyse ateş fışkırıyordu.

"Burda dur sen." Kolumdan çıkıp yanımdan ayrılırken bana dönüp seslendi. "Benim yerime imza at!"

Gülerek el salladıktan sonra kendi fakülteme yürümek için arkamı döndüğümde gördüğüm yüzle duraksadım.

"Hoseok..." Yarım ağız güldüm.

Tekrar görüşeceğiz demiştim.

Dance Triangle ・Jung HoseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin