Yağmurdan sonra açan çiçek gibi açmak isterdim gözlerimi yeni bir güne belki ama fırtınadan kılpayı kurtulmuş bir çiçek gibi açtım gözlerimi.
Yine mutsuz, yine dargın, yine kırgın..
İşin kötüsü, dalım kırılıp da ölmeyeyim diye beni koruyacak biri yok. Bundan sonra da olmicak belli ki. Çünkü yaşamama tek sebep olan insan bildiğin bana düşman. Oksijen aldığım aletin fişini çekti çekecek, beni yaşamla ölüm arasında ki çizgide bırakıyor.İçim acıyor. Kanatları kopmuş bir kuş gibiyim adeta, uçamıyorum. Uzak diyarlara kaçamıyorum. Ondan ayrı kalamıyorum. Kanatlarım olsa uçup gitmem yine bilerek ki o zaten kanatlarımın ta kendisi. Yani onu da alsam gitsem mutlu olacağımız diyarlara. Çok mu şey istiyorum? Sadece onunla bir, mutlu yaşam istiyorum. Çok mu şey istiyorum? Çok mu şey istiyorum?
°°°
Üniversite son sınıf öğrencisiyim. Tercümanlık okuyorum. Hayallerimi gerçekleştirmek üzereyim ama biri yarım. Diğer yanım..
Aynı sınıfta okuyoruz, lise 1'den beri.
Hayatın bir oyunu mu yoksa alın yazısı mı?
Bilemiyorum, dibe vurdum çıkamıyorum.
Onca anılarımızdan sonra onu kaybetmeye dayanamıyorum. Ellerimin arasından kayıp gitmesi içimi acıtıyor.
İşte bakıyor. Peki bana mı yoksa arkamdaki şahsa mı?"JiHee, bir bakar mısın?"
"Tabi, n'oldu?"
...Tahmin edildiği üzere arkamdaki şahıs..
Bana bakmasını düşünmek aptallıktı zaten.Yemekhaneye inip yemek yemeden önce masamı topladım ve aşağı kata indim.
Evet öğle arasıydı. Bugün arkadaşım gelmemişti ve ben tek başıma yemeğimi yiyordum. O sırada JiHee ile onu gördüm. Kalbimin diğer yarısını, nefesimi..O da ne? Bu tarafa mı geliyor onlar?
"Merhaba JungHee, boş masa yoktu biz de senin yanına gelelim dedik. Hem sende tek oturuyorsun, yalnız kalmamış olursun. Senin için sorun olmaz değil mi?"
Biz de mi dedi o? Siz mi oldunuz bir de diğer yarımla?
"Ah, sorun yok. Oturabilirsiniz."
Kalbime bıçak saplanmıştı resmen. Belliydi zaten. Çok yakınlardı ama Jungkook, bunu bana nasıl yapabiliyorsun? Nasıl yanıma gelebiliyorsun? Üstelik JiHee'yle.
Bir an önce yemeğimi bitirip masadan kalkmaya çalıştım.
"Yavaş ye boğulacaksın."
Böyle demesine karşın önce şaşkın sonra kızgın bir şekilde bakarak,
"İşlerim var. Bir an önce yemeğimi yiyip halletmem lazım. Size afiyet olsun."
diyip boş tabağımı görevlilere götürdüm.
Merdivenlerden yavaşça çıkarak sınıfıma ilerliyordum.
Hemen arkamdan bir ses."İşlerin acele değil miydi? Yemek yerken hızlıydın merdivenlerden çıkarken ne bu yavaşlık?"
Bu benimle mi uğraşıyor? Ona mı soracağım ne yaptığımı, yapacağımı?
"Bu seni ilgilendirmez. İşine bak Jungkook." arkama bakmadan söylemiştim.
"Önümü kapatıyorsun. Senin yüzünden bende yavaş çıkmış oluyorum merdivenleri."
Ne? Yanımda boylu boyunca boş alan var. Neden bahsediyor bu?
Arkama dönerek "Yan tarafta kos koca boş yol varken mi?"
"Soldan mı çıkayım yani? Sağdan çıkmam gerek kurallara uymayayım mı yani? Demek ki sen kurallara uymuyorsun."
"Ne alakası var Jungkook? Şu an kimse geçmiyor. Hemen beni geçip önümden HIZLI bir şekilde sınıfa çıkabilirsin. Yine sağdan gitmiş olursun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefesimsin
FanfictionKalbimi bana geri vermediğin sürece senden nasıl vazgeçebilirim? Sevginle oksijen cihajına bağlıyken sen fişi sökünce nasıl nefes alabilirim? Her defasında kurumuş yara kabuğunu kaldırıp kanattıkça ben o yarayı nasıl iyileştirip ortadan kaldırabilir...