5.Vampir

6 1 1
                                    

                                            5.Bölüm:"Buzdan duvarlarda gün gelir erir..."

Merdiven basamaklarını tek tek sayarak indim.Kafamı karıştıran şeyler vardı;Mesela ben Bulut ile nasıl mühürlenmiştim? Mühür neydi onu tam anlamasam da biraz kafamda anlam kazanmıştı.Ne kadar doğru ise o da.

Dış kapının oraya geldiğimde sırtımı kapıya dayadım.Dışarı çıksam kaçamazdım değil mi? Ama kafamı dağıtabilirdim.İyi fikirdi...

En azından buradan biraz uzaklaşabilirdim ki bu benim yararıma olurdu.Burayı tanımam gerekti.Ben de de çaba gösterecektim...

Kapıyı açıp bahçeye çıktım.Rüzgarın bile kafası karışıktı...Bir hızlı esiyor,bir durgunlaşıyordu. Aynı benim gibi.Şu an durgunlaşmış bir rüzgar gibi esiyordum ama her an hızlı esebilirdim.

Kendimi toparlamalı ve olayları anlamış gibi davranıp takıldığım yerleri sormam gerekti.

Ben buraya ait değildim.Ben üstün güçlere falan da sahip değilim.O kadar! Mühürü bozacak ve beni burada ki bütün anılarımı silerek gönderecek...En azından öyle olmalıydı.

Ormanın içinde yürümeye başlayınca aklıma daha bu sabah ki orman içi maceram geldi. Ne kadar tuhaftı değil mi o su birikintisi? Evet çok tuhaftı...

Çekmeyen telefonumun ekranına baktım.Şarjı bitecekti.Müzik dinlemeyi planlıyordum ama ben! İçimde şikayet eden yırtıcı tarafım kendini gösterince yüzümde hafif bir gülümseme oluştu.

O sırada gözüme koyu renkli bir renk takıldı.Kırmızıya yakın gözler gece karanlığında öyle bir parlıyordu ki...Bu yaratık da kimdi? Eren'e benziyordu.Lazerci bir kaç kişi daha mı vardı yani? Ama Bulut'un dediğine göre bir kişinin edindiği gücü başka biri edinemezdi.

O zaman bu yaratık da neyin nesiydi?! Geriye doğru bir adım atınca atkamda bir şey hissettim.Karşıma bakınca o iki çift kırmızı gözün olmadığını gördüm.O...O zaman şu an arkamda duran şey o yaratıktı.

İleri doğru yürüyüp içimdeki hissi yok etmeye çalıştım.Arkamda her kim varsa beni korkutmayı planlıyora benziyordu.Korkutmayı başarıyordu gerçekten!

Geriye tekrar bir cesaretle dönmeye kalktım ama sırtım ağaca dayandı.Ben dayamadım o iki çift kırmızı göz dayadı... Kırmızı gözler tam karşımda duruyordu şu an.Kırmızının asil tonu bürümüştü gözlerini.Ortasına da siyah bir asalet el koymuştu.

Soğuk parmaklarını yanağımda gezdirmeye başlayınca gözlerim gözleriyle tam manada buluştu.Tırnağı yanağımda gezinirken serçe tırnağı ile yanağımı çizdi.

Dişlerimi sıktım,vücudum kaskatı oldu.Tüylerim havalanırken elim sert bir şekilde yumruk halini almaya başladı.

Yanağımda ufak bir sızıdan ve sıcak bir cıvıklıktan başka bir şey yoktu.Yanağım kanıyordu muhtemelen...

Karşımdaki kırmızı gözler koyulaşırken etrafı parlamaya başladı.Gözleri açlık ve susuzlukla aranıyordu sanki.Dudaklarını yanağıma getirdi ve üst dudağını yanağıma değdirdi.İçimde tuhaf bir irkilme olmuştu.Bu tehtid mesajına benziyordu...

Dudağı yanağımdaki kanı emerken kendimi geri çekmek istedim ama olmadı.Arkamda koca bir ağaç vardı...

Dudakları yanağımda durunca kulağıma doğru ilerledi ve "uslu kız"dedi.Burada ona hiç bir şey diyemezdim...Sonumu kendi ellerimle yazmak olurdu bu.Geri çekildiği an da ortadan kayboldu.

Sırtımı dayadığım ağaca kendimi daha fazla yükledim.Tir tir titriyordum ve kendime hakim olamıyordum.Buraya gelmek bir hataydı! Her şey bir hataydı! Hayatım,seçimlerim,bana ait olmayan bedenim...Hislerim.

GrabelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin