1.Bölüm

53 4 6
                                    

Şubat aylarının soğuğu beni hiç çıkaramaz yataktan. O sıcacık yatağı kim bırakıp okul gibi lanet bir yere gider ki. Ben gidiyorum ama zornan.

Sabah yine hiç çıkasım gelmedi yataktan. Bir yandan yatağımın içinde kaybolan telefonumun alarmı bir yandan ablam.

"Mirayyyy uyan hadi ya ben senin yüzünden okula geç kalıcam"
"Sen git ben az daha uyuyacağım."
"Salak mısın yaa üniversite sınavın var bugün senin"
"Ne!" diyip kafamı yastıktan kaldırdım.
Pislikçe kahkaha atarak
"Nasıl da uyanıyormuşsun" dedi odamdan çıkarak. Zor da olsa kalktım. Ama okula gitmek için değil. Ablamın beni uyandırmak için açtığı ışığı ve perdeyi kapatmak için.

Kafamı bir daha yastığa koyup bir daha uyudum. Hem de horlaya horlaya. Kız olmama rağmen horlarım. Şubat olduğu için horluyorum çünkü burnum tıkalı maalesef.

Yeniden telefonum çaldı kapandı bir daha çaldı kapandı bir daha çaldı en sonunda uykumun içine ettiklerinde açtığımda telefonun ucunda Atakan vardı.

"Miray nerdesin ya yok yazılıyorsun 3.derse giriyoruz"
"Ne! Uykuya dalmışım hemen geliyorum" diyip telefonu suratına kapattım. Allah'ın bana ceza olarak gönderdiği beyaz lekosu ve siyah pantolonumu giyip saçımı da bir güzel taradıktan sonra annemin sabah haftalık harçlık olarak bıraktığı parayı alıp üstüme kabanımı giyip kahvaltı etmeden çıktım. Koşa koşa gidiyorum. Ama gerçekten koşuyorum. Sabah sporu olması niyetiyle geç kaldığım için değildi yani :D

Yolda sağa sola bakıp tam karşıya geçip okula giricektim ki birden bir araba geldi bana çarpmasına 2 cm falan kalmıştı. Az daha tahtalıköyü boyluyordum.

"Yavaş olsana hayvan" diye bağırdım.
Adam da arabadan inip yanıma geldi.
"Sen atladın arabanın önüne"
"Okul yolu bura bu ne hız?"
"Bak çarpıcam bir tane sana hesap mı vercem ben be"
"Çarpsana lan sıkıysa çarp Allah'ta seni çarpsın gör sen o zaman" dediğimde elini bana karşı kaldırıp vuracaktı ki biri elini tuttu adamın.

"Sen kime çarpıyorsun it şimdi siktir buradan şerefsiz seni bende sana çarpmayayim" dedi bende o şokla napcağımı bilemedim sadece mal gibi izledim.

Annemin eski arkadaşı vardı Şevval abla. Onun oğlu vardı Mert. Ona çok benziyordu. Onlar ben ortaokul 2.sınıftayken Ankara'ya taşınmışlardı. Bizim gruptaydı o da. Baya samimiydik sonra taşınınca iletişim koptu.

Ben şoktan çıkıp
"Teşekkür ederim" dedim tatlış bir gülümsemeyle
"Rica ederim böyle bir şerefsizliğe göz ardı edicek değildim" dedi göz kırparak.
"Benim acil okula gitmem lazım"
"Bari giderken dikkat et yine böyle manyak çıkabilir"
"Dikkat ederim" dedim tebessümle.
"Görüşmek üzere" dedi gülerek
"Görüşmek üzere" diyerek yanından ayrıldım.

Gülerken gözleri kayboldu sandım bir erkeğe nasıl bu kadar gülmek yakışırdı ki? Gözleri çizgi halini alıyordu resmen.

***
Okula girip sınıfa kapıya çalmadan daldım. Einstein Zekiye hocanın pis bakışları beni buldu direk.
"Hocam geç kaldığım için özür dilerim"
"Geç kalmak için geç kalmadın mı?"
"Offf" diyerek göz devirdim
"Geç yerine" dedi normal bir ses tonuyla.

Yerime oturduktan zaten 1-2 dakika sonra zil çaldı. Zil çalar çalmaz Selin yanıma oturup
"Kızım sen iyi misin 3 ders yok yazıldın"
"Uyuyakaldım"
"Eee peki Atakan seni aradığından beri nerdesin o zamanda uykuya daldın dimi"
"Yok o öyle olmadı"
"Nasıl oldu?"
Olanların hepsini bir çırpıda anlattım. Gülüşünü güzel olduğunu falan.

Hepsinin beklemediğim bir anda
"Ooooooooooo..." nidalarını duydum.
"Neeeeeeeee" dedim bende
"Yeni bir aşk mı doğuyor" dedi Defne sırıtarak.
"Saçmalama Defne ya tanımıyorum bile"
"He canım heee" dedi Beyza
"Lan saçmalamayın"
"Tamam tamam" dedi Selin gizli gizli gülerek

O ara da diriliş dizisinin müziği olan tenefüs zili çaldı.
"Ders ne moruk?" Diye sordum Hakan'a
"Biyoloği moruk"

Biyoloji hocası Derya hoca iyi bir hocadır ama "R" harfini söyleyemediği için 'Değya hoca' deriz ama tek biz deriz.

Sınıfa girdiğinde
"Otuğun çocuklar"
"Otuğduk hocam" dedi Berk.
Tüm sınıfı yine kahkaha tufanına sokmayı başarmıştı.

Konumuz eşeyli ve eşeysiz üremeydi. Tüm sınıfın dikkatini çeken bir konuydu. Ben sınıfımı tanıdığım için kesin 'ben eşeyli üreme miyim yoksa eşeysiz mı?' diye sorguluyorlardı kafalarında. O yüzden çok severlerdi bu konuyu.

Malum üniversiteye hazırladığımız için 12.sınıfın meşhur ödevi testtir.
Değya hoca bize testleri dağıttıktan sonra
"Çocuklağ bu testi biğ sonğaki değse kadağ çözün" dedi.
*
Tenefüs zili çaldığında Beyza'yla kantine indik. Diğerlerine sordum bişey istediklerini hiçbir şey istemedikleri için Beyza'yla tek indik. O ahiret sırasını gördüğümde yemek yemekten vazgeçtim desem yalan olur. Ben yemekten vazgeçmem asla.

Zor da olsa kantinci Kevser ablaya ulaşabilmiştim. Bir tost ve çikolatalı süt isteyip parayı uzattım. Sınıfa çıktığımızda zaten hemen zil çaldı. Çalmasa olmazdı. İnşallah bir gün şu zil bozulurda tüm gün tenefüs yaparız.

****
Son derse girdiğimizde çıkmak bilmedi. Detayı anlayanlar helal olsun ♥

Ne uzun dersti böyle kimya. Canımı çıkardı be resmen. Atom diyor hücre diyor. En sonunda bünyem kaldırmadı kafamı sıraya gömüp uyudum.

Öyle bir uyudum ki çıkış zili çalmışta benim haberim yokmuş. Bizimkilerin zoruyla bir şekilde uyanıp eve doğru yürüdük. Aynı mahalledeydik zaten.

Evlerimize dağıldık. Eve girdiğimde ablamın evde olmadığını fark ettim. Bunu fırsat bilip onun kaç zamandır göz diktiğim panduflarını giyip bıraktığım filmime izlemeye devam ettim.

Ablam galiba Miraç abiyle buluşmuş. Miraç abi ablamın sevgilisi tek ben ve annem biliyoruz babam falan bilmez okulu bittikten sonra söylemeyi düşünüyorlar. Yaklaşık 3 seneden beri birlikteler. Liseden beri yani.

Tüm çevremdekilerin sevgilisi var aslında otomatikman benim de olmalı da yok işte bende istisnayım. Belki de doğru kişi çıkarsa karşıma olmaz diye bir şey yok.

Selammm🍎 Bu benim ilk deneyimim🍎 Aslında birden aklıma gelen bir ilham gibi bir şeydi 🍎 Ve sonrası bu🍎 İnşallah beğenirsiniz 🍎Yorum ve votelerinizi bekliyorum 🍎 Şimdiden iyi okumalar🍎🍎🍎🍎

~İlk Aşk~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin