Mucize ~ Tanıtım

167 6 0
                                    

Eveett. Gerçekten söze nasıl başlamalıyım hiçbir fikrim yok. Bu benim ilk tecrübem ve çok heyecanlıyım bu yüzden. Uzun süredir başlayıp yazmak istesem de kafamdaki kurguları tam oturtamıyordum. İnanın yazın başından beri kafamı kurcalıyordu ama sonunda konusu, karakterleri çok içime sinen bir kurgu çıktı ortaya. Bir şekilde cesaret ettim ve başlamaya karar verdim böylece. İnanıyorum ki siz de seveceksiniz. Ayrıca şunu da söylemeden geçemem. En yakın arkadaşım birçok konuda olduğu gibi bunda da bana çok yardım etti. Onun da verdiği fikir ve düşüncelerle ortaya çıktı bu kurgu, kesinlikle emeği olduğunu söyleyebilirim. Onu da buradan çok çok çok öpüyoruum :) Şu anlık yazacaklarım bu kadar galiba. Heyecandan aklıma pek fazla şey gelmiyor :) Umarım sizlerle iyi anlaşırız gerçekten. Sizin vericeğiniz tavsiye ve desteklerle daha iyiye gideceğime eminim. Çok uzatıp sizleri de sıkmak istemiyorum. O zaman size iyi okumalaaarr. Öpüldünüzz..

Bölüm Şarkısı:
Cem Adrian & Hande Mehan - Sen Benim Şarkılarımsın

Gergin ama umutlu bir şekilde gözlerimi dönen yuvarlağa çevirdim. Belki birkaç dakika sonra şu son iki senedir çalıştığım sınavın sonuçları beni hayal kırıklığına uğratacak, belki de mutluluktan havalara uçuracaktı. Belki bunalıp çalışmayı bıraktığım zamanlar için pişman olacak, belki de bunalmama rağmen kendimi motive etmeye çalışarak çalışmaya devam ettiğim o sıkıntılı günlere mutlulukla dönüp bakacaktım. Çevremde kazanacağımı düşünen ve bana güvenen insanları memnuniyetsizliğe uğratacak, ya da onları haklı çıkartacaktım. Ya istediğim üniversiteyi kazanacak ya da kazanamayacaktım. Son iki senem bu belirsizlik içerisinde geçmişti. Bu belirsizlikti zaten beni yoran şey.

Yüzüstü yattığım yatakta oturur hale geçtim. Ablam göz ucuyla bana baktı. O da benim kadar heyecanlıydı ama fazla belli etmemeye çalışıyordu. Her ne kadar kazanabileceğimi defalarca söylese de içinde küçük bir tereddüt olduğunu farkedebiliyordum. "Hala açıklanmadı mı?"

"Bekliyorum açılmasını sayfanın." Gözlerimi tekrar bilgisayara çevirdim. Düşünüyordum da zaman ne kadar hızlı geçiyordu. Koskoca 18 yılı geride bırakmıştım. Okula ilk başladığım günü, ilk sahneye çıkışımda heyecandan konuşamayıp sahneden kaçışımı, arkadaşlarımla oynadığım evcilikte hep anne olmak istediğimi, okulun bahçesinde koşarken düşüp ayağımı kırdığımı, teneffüslerde kalemi iğne silgiyi de pamuk yapıp hemşirecilik oynadığımı, bisiklet sürmeyi öğrendiğimi, İzmir'e çok uzun zaman sonra yağan karla, bütün gün oynadığımı, hayatın bana kazandırdığı ve kaybettirdiği daha bir sürü şey gelirken aklıma, baktığım bilgisayarın sayfasında beliren yazıları görünce düşüncelerimden kurtulup gözlerimi yazıların üstünde gezdirdim.

İstemsiz bir şekilde dudağımda oluşan tebessüm ve hemen sonrasında attığım çığlıktan anlamış olacak ki "Ay belli oldu mu? Ne oldu kazandın değil mi? Söylemiştim ben sana!" Diye sevinçle bağırıp, beni nefessiz bırakmak istermişçesine üstüme atlayan ablamdan kurtulmaya çalıştım. Biraz daha üstümden kalkmazsa kazanmamın hiçbir anlamı kalmayacaktı gebericektim çünkü.

En sonunda üstümden kalkıp bana kocaman bir gülümsemeyle baktı. "Bütün stresler bitti artık. Güzel günler bekliyor seni."

Gerçekten de öyle miydi? Bırakacak mıydı kötü günler yerini, güzel yerlere?

Hayallerime tek tek kavuşuyordum. Belki de gerçekten kötü yılları, anıları artık arkada bırakmıştım. Hayallerimin gerçek olacağı ve üzüntülerin geçmişte kaldığı bir hayat beni bekliyordu belki. Yüzümdeki sırıtışla saçma sapan bir sevinç dansı yaptıktan sonra ablam kahkaha attı.

Sonra aklıma bu haberi Meryem ve Umut'a vermediğim geldi. En bilmesi gereken kişiler onlardı. Çünkü bizim üçümüzün de hayaliydi bu üniversite. Bir sürü güzel ve çılgın hayallerimiz vardı gelecek yıllar için. Hemen telefonumu alıp kilidini açtım ve Whatsapp'taki üçümüzün olduğu gruba girdim.

Ben: Ayyy aşırı mutluyumm
Ben: Kazandım vallaa
Ben: Siz de baktınız mı

Heyecanlı bir şekilde sohbet ekranından çıkmadan beklemeye başladım. Farkında olmadan sürekli dudaklarım kıvrılıyordu. Mutluydum. Eğer o ikisi de kazanırsa daha da mutlu olacaktım. Sonuçta istediğimiz üniversite birlikte gideceğimiz için daha güzelleşiyordu gözümüzde.

Düşündüğümde uzun süredir böyle rahat hissetmediğimi farkettim. Üstümden büyük bir yük kalkmış gibiydim. Sanki derin bir nefes vermiştim ve bu nefesle dışarıya içimdeki sıkıntıları, kötü günleri ve streslerimi de atmıştım ve bugünden sonrası benim için daha güzel olacaktı. En azından öyle umuyordum.

O sırada gelen mesaj sesiyle gözümü telefonuma çevirdim. Umut yazmıştı.

Umutt💙: Bakıyorum ben de şimdi
Umutt💙: Biliyordum kazanacağını zaten :))

Yazdığı şeyle yüzümde olan sırıtış daha da büyüdü. Hatta artık sırıtmaktan yanaklarım ağrımıştı. Ellerimle dudaklarımı normal hale getirsem bile saniyesinde tekrar eski haline geri geliyordu düşündüğüm şeylerle birlikte. Aklıma birlikte düşündüğümüz, hatta yapmak istediklerimizi yazdığımız liste geldi. O listenin içinde neler yoktu ki? En saçma şeylerden, çok değerli ve güzel şeylere kadar bir sürü madde vardı. Ve istemesem bile bunları düşünmekten kendimi bir türlü alamıyordum.

Küçüklüğümden beri böyleydim.

Hep düşünüp hayal kurardım. İyi kötü her şeyi..Küçük pembe bulutlarla kaplı bir hayal dünyasında yaşıyor gibiydim. Ailemle, arkadaşlarımla, hayatımla mutluydum.

Ama beni o mutlu dünyamdan çekiştirerek çıkartmıştı acılarım. Buna rağmen güçlü olmaya çalışıyordum. Ya da öyle görünmeye. Bir an tekrar aklıma geldi annem ve babam. Bu mutluluğu onlarla paylaşsaydım mesela, onlar da bana nefes alamayacağım kadar sıkı sarılsalardı. Kokularını derin derin çekseydim içime. Uzun uzun izleseydim onları, yüzlerindeki her bir ayrıntıyı. Aklıma kazısaydım her yaptıkları hareketleri.

Kalbime birden oturan hüzünle gözlerim doldu ve kalbimde bir sızı hissettim. Nasıl anlatsam bilemiyorum şu an hissetiğimi, yaşadığım garip duyguyu ve vücudumda oluşan o garip dalgayı. Elimin tersiyle hemen gözyaşlarımı sildim. Tekrar hatırlattım kendime. Güçlü olmam gerekiyor.

Derin bir nefes aldım. Odamdaki aynada gözlerimin kızarıklığı geçene kadar baktım kendime uzun uzun. İçimdeki bana baktım. Yıpranmış, yorgun, güçsüz ve biraz da umutlu olan bana. Beni ayakta tutan şey umuttu. İçimdeki umudu kaybetmekten ve bir daha geri gelmemesinden korkuyordum. Geri getirememekten..

Ama şimdi artık önüme bakacaktım. Geride kalan acılarımı gün yüzüne çıkarmayacaktım. Hayatımın kötü dönemini arkada bırakacak, ve geleceğe dair daha çok hayal kuracaktım. Masum hayaller.

Bir süre üstümdeki durgunluğun dinmesini bekledim. Ablam bile olsa kimsenin beni bu şekilde görmesini sevmiyordum. Duygularımı kolay ifade edebilen biri değildim. Ya da sadece bu konuda tıkanıp kalıyor da olabilirdim. Bir anda boğazıma bir yumru oturuyordu ne yutkunabiliyor ne de konuşabiliyordum. Kötü hissedip ağlamak istesem de tutuyordum kendimi her seferinde.

Yalnız kalıncaysa serbest bırakıyordum hislerimi. Gözlerimin önündeki duvarı indiriyor, gözyaşlarımın yavaşça süzülmesine izin veriyordum. Kalbimin hızlı hızlı çarpmasına, gözlerimden akan yaşlara, acılarımın beni ele geçirmesine, içimdeki bağıra bağıra ağlama isteğine ve kendime, müsaade veriyordum. Ve bu zamanlarımda önemli bir şey farketmiştim.

Her acı zamanla geçmezmiş..

Bölümün sonuna geldik :) Dediğim gibi ilk tecrübem olduğu için eksiklerim olmuş olabilir. Ama gerçekten ortaya güzel bir şey çıkartabilmek için çabalıyorum. Bir sonraki bölümde görüşürüüüzz :))

MUCİZEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin