Hayata Dönüş

38 6 0
                                    

Okul, dersler, ölmesini dilediğim öğretmenler, bakışlarını benden ayırmayan Mert. Sorgulayıcı bakışlar, klasik Mert hareketi. Başımı sıraya gömerek gözlerimi kapattım.

Bu sabah Berk'le ana yola kadar yürümüş , orada taksi çağırmıştık. Arabası için birini gönderecekti. Sabah cidden beni şaşırtan bir Berk vardı. Gayet kibar , bana karşı sinir edici tavrı olmayan biri haline döndü resmen. Ya da her zaman öyleydi ama ben fark etmedim. Neyse.

Zil çaldığında hızla kendimi dışarı attım. Buradan gerçekten nefret ediyorum. Arka bahçeye doğru ilerlerken yolu yarılayarak geri döndüm. Çünkü biraz daha ilerleseydim kameraları , camları umursamadan yiyişen sevgililer çoğalacaktı. Aralarında Cemi de görünce gülmeye başladım. Yerimi çabuk doldurtmuş anlaşılan. Umursamadan basketbol sahasının kenarında oturan Mirayın yanına gittim.
"Naber." diyerek yanına çöktüğümde daldığı yerden gözlerini çekerek bama döndü
"Sanırım kötü , senden? "

"Boşver beni , bir şey mi oldu ?"

"Ya Eylül bir şey soracağım ama aramızda kalıcak."

"Tabii."

"Mert sence benden hoşlanıyor mudur ?" diye merakla ve masumca sorduğunda gülümsedim.

"Bak doğruyu söylemek gerekirse Mertin aklı yatağa kız atmaktadır. Bu zamana kadar tek gecelik kızlarla gördüm onu. Ama bir şeyin farkındayım ki sana diğerlerine baktığı gibi bakmıyor ve anlattıklarına göre Mertten hiç beklemediğim hareketler sergiliyor. Bunun bir anlamı olmalı." dediğimde gözlerinde bir umut doğdu resmen.
Bu kız cidden çok farklıydı. Fazla enerjik , sevecen ve saftı. Bazı hareketleri beni istemsizce güldürüyordu. Ama diğer kız arkadaşlarım gibi değildi. Gerçi benim hiç kız arkadaşımda yoktu. Hatta Miray ve Mert dışında kimseye gereğinden fazla değer vermiyordum. Bana güven dolu anlar yaratabiliyorlardı. Mirayla tanışalı çok olmamıştı ama zararsız olduğu her halinden belliydi, yine çok güvenmemek gerekti ama içimden güvenmek geliyordu işte.

Orada biraz daha konuştuktan sonra ayağa kalktım ve onunda kalkması için elimi uzattım. Elimi tutarak kalktığında sınıfa ilerledik. Sıkıcı geçen son dört dersten sonra Mirayı beklemeden yurda gittim ve telefonumu sessize alarak uyumak için kıyafetlerimi değiştirdim. Tamam, derslerde uyuyor olabilirdim ama yetmiyordu. Kendimi yatağa atıp derin bir uykuya daldığımda her şey gerçekten daha güzeldi.

Miray'dan

Ders bitmişti ve ben Eylülü bulamıyordum. Sanırım beklemeden gitmişti. Birkaç dakika daha okulun çıkışında beklerken birinin arkadan kolumu çekmesiyle çığlık attım. Eliyle ağzımı kapattığında karşımdaki Merti fark ederek derin bir nefes aldım. "Ne bağırıyorsun kızım?" diye elini çektiğinde kafasına vurdum.

"Ödümü kopardın salak, niye sessiz sessiz geliyorsun?"

"Korkuttuysam ne mutlu bana."

"Korkottoysom no motlo bono."

"Her neyse, bugün Eylülün doğum günü. Bir şeyler planlamamız lazım." dediğinde kafasına bir daha geçirdim. "Bu şimdi mi söylenir Mert? Nasıl planlamayı düşünüyorsun? Ya neden önceden haber vermiyorsun ki? Allahım deliric-"
"Miray nolur iki dakika sus. Zor bir şey yok. Planlandı zaten çoğu şey. Senin yapman gereken Eylülle ilgilenmek. Başka bir şey istemiyorum. Ha birde, bir daha böyle aralıksız konuşup kafamı ütülersen susman için en etkili şeyi yapabilirim." diyerek göz kırptı ve arabasına ilerledi.

Ay canım ya, öyle bir şey yapsa yaşayamaz haberi yok. Gerçi bir kere yapmıştı ama olsun. Neyse, şimdi gidip Eylülle ilgilenme vakti. Hayır yani salak şey önceden söyleseydi ne alacağımı da düşünürdüm. Mal gibi kaldım şu an resmen.

Yurtta olduğunu düşündüğüm Eylülü odada bulunca kendimi alkışladım. Ama bir sorun var, Eylül mışıl mışıl uyuyordu.

Sessizce gardırobuna yönelip giyebileceği kıyafetlerine göz attım. Kıyafetlere bakarken sessizce "Oha." dediğimde Eylülün mırıldanmasıyla içimden kendime sövdüm. Aynı şekilde uyumaya devam ettiğinde tekrar önüme döndüm. Tepki vermemin sebebi, karşımda gördüğüm ve güzelliğini anlatamayacağım elbiseleri görmemdi. Eylül gibi birinden böyle kıyafetler giyeceği hiç aklıma gelmezdi. Gerçi, tanışma partisinde de oldukça şıktı. Tarz sahibi bir arkadaşım olduğu için sevinçle gülümsedim.

" Napıyorsun Miray?"
Çok güzel, uyandırdım kızı. "Ya benim canım çok sıkıldı. Bu akşam bara mı gitsek? Bak her zaman istemem böyle şeyleri, biliyorsun öyle bir tip değilim ama işin yoksa birkaç saat takılalım diyorum."
Kafasını sallayıp omuz silkti ve "Benim için fark etmez." diye devam etti.

Beklediğimden daha kolay olmuştu. Yerinden kalkarak aynanın önüne geçti ve üzerini düzeltirken konuştum.
"Şey, bu akşam için bana yardım eder misin? Kıyafet konusunda."

○○○
"Hayır Eylül ısrar etme. Bunu nasıl giyeyim ben? Eteği çok kısa." Aynada kendime baktığımda güzel olduğumu fark ettim, ama Eylülün zoruyla giydiğim etek fazla kısaydı. "Gayet güzel oldu Miray, yardım etmemi istiyorsan bana güvenmen gerek ve gerçekten güzel oldu. Eğer birilerinin sana asılacağını düşünüyorsan, düşünme. İllaki kurtaran oluyor." diyen ve saçlarını yapan Eylüle döndüm. "Asılırlar mı yani?"
"Dürüst olmak gerekirse, bazen evet. Ama eğer bara gidiyorsak emin ol daha beterleriyle karşılaşacağız. Dert etme yani."
Açıklamalı bir şekilde konuştuktan sonra saçlarını savurarak aynaya bir kez daha baktı ve bana döndü. Çok güzel bir kızdı. Boyu uzun ve saçlarının rengi süperdi. Birazcık kıskanıyordum doğrusu. Bende kısa olmasam iyi kızdım aslında. Eylülde kısa giymişti, en az benim kadar.
"Aslında bu kıyafetleri görünce biraz şaşırmadın değil." diyerek güldüm.
"Neden ki?" diye sorduğunda yatağa oturdum. "Fazla asil bir kızsın bence, birde seni siyahtan başka renkte bir kıyafetle görmediğim için şaşırdım."

"Siyahı çok seviyorum ve egoistlik olmasın ama biraz asillik var, bende farkındayım. Ama siyahı sevmemin sebebi kötü kız olduğumu düşündüğümden değil. Bazı duygularım normal bir şekilde belirmesede diğer kızların özendiği o tipten değilim. Ruhum ölse de tarzım ölmedi anlayacağın." diyerek güldüğünde bende güldüm. Fazla anlamlı ve açık konuşması çok hoşuma gidiyordu. Dürüst olmak güzel bir şeydi.

Hazırlıklarımız tamamlandığında Mertin mesaj olarak attığı adrese gitmek için taksiye bindik.

Eylül'den

Miray gibi birinden bara gitme teklifini duyacağımı hiç düşünmemiştim. O biraz bu konularda girişken olmadığı için aklıma gelmezdi. Neyse, bende onu şaşırtıyordum. En azından daha çok tanıyoruz birbirimizi.

Taksiye binip yola çıkarken camdan dışarıya baktım. Işıklar hızla gözümün önünden geçerken fazla odaklandığım için başım ağrımıştı. Mirayın sesiyle dikkatim dağıldı ve gözlerimi sonunda camdan ayırdım.
"Bir şey merak ediyorum. Yurttan ayrıldığında ne yapacaksın? Bir hayalin var mı?" diye sorduğunda düşündüm. Gerçi fazla düşünmeye gerek yoktu. "Mertin evine yerleşirim sanırım. Ya da başka bir şehire falan giderim. Zaman gösterir." dedim.
Kafasını onaylayıcı bir şekilde salladığında dudaklarımı birbirine bastırdım. Bunu gerçekten düşünmemiştim. Yurttan ayrıldığımda nereye gideceğimi bilmiyordum. Neyse, zamanı gelince düşünürüm.

Bara geldiğimizde taksimetreye bakarak parayı verdim ve aşağı indik. Mirayın öldürücü bakışlarına omuz silkerek ilerledim. Benim için para sorun değildi sonuçta. Kapıdan içeriye girdiğimde anlık bir şekilde duraksadım. Ee, burda kimse yoktu? "Kimse yok mu?" diye seslendiğimde Miraya döndüm. Dudaklarını birbirine bastırmış bir şekilde kaşlarını kaldırdığında önüme yeniden döndüm. Birkaç adım attığımda bağırışları duymamla çığlık atmam bir oldu. Herkes saklandığı yerden çıktığında şoku atlatamazken üstüne birde söyledikleri şey daha da şaşırmama sebep oldu. "İyi ki doğdun Eylül!"

Değişen HayatımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin