2-BÖLÜM

83 9 0
                                    

Önüne çıkması muhtemel şeylerle karşılaşmaya hazır değilsen, endişeyle bekliyorsan, o vakit aramak gürültü kopararak gelen bir ölümü beklemek kadar zorludur. 

Ben endişenmiyordum,biz endişelenmiyorduk. Belki de bizi bir arada tutan şey,intikam almak istememizdi. Yaşadığımız olaylar , kaybettiğimiz ailelerimiz bizi birleştirdi ve bu hayata hazırladı.

Zihnimdeki düşüncelerden beni koparan şey Poyraz'ın seslenmesiydi.

''Kantine gidiyoruz,hadi"

Uyuşuk adımlarla sınıfın kapısına doğru ilerledim. Kantine girdiğimizde boş bir masa aradı gözlerim.Köşedeki masaya gözlerim iliştiğinde çocuklar çoktan oraya oturmuştu. Bende yanlarına oturup etrafı izlemeye başladım.

Kantine koşarak giren bir çocuğu görünce izlemeye devam ettim.

''Ön bahçede kavga var ! Herkes gelsin çabuk.''

İnsanlar aniden bahçeye doğru koşmaya başladılar.Bizde bahçeye çıktık ve büyük kalabalığın toplandığı yere gidip olayları anlamaya çalıştık.   

''Deniz benim olacak duydun mu? Seni onun yakınlarında görmeyeyim yoksa mahvederim seni!''

''Deniz senin falan değil kes sesini!''

Kız diğerinin saçına yapıştığı anda diğerleri hemen ayırmaya çalıştılar. Gözlerim Deniz'e kaydığında utanmış bir şekilde onları izliyordu.

''Hadi ama Deniz utanma , ilk kez olan şeyler değil bunlar'' diyip alayla gülen Hazal'a baktım.

Kız cebinden çakısını çıkarınca kızın yanına doğru gidip bileğini sıkıca kavradığımda çakıyı yere düşürdü. Tüm hayatımız olayken sabahları da başımın ağırmasını istemiyordum sadece...

"Biz varken burada böyle şeyler yapman senin için iyi olmaz.'' dedim yüksek bir sesle.

Daha sonra kulağına doğru fısıldadım .

"Şöyle söyleyeyim," diyerek dudaklarımı ıslattım.

"Kanın için dişlerimin kaşındığını bilmelisin"

Korkudan titreyen kızı kolundan çekiştirerek teneffüs nedeniyle boş olan sınıflardan birine götürdüm.

Çenesinden tutarak gözlerini gözlerime kenetledim.

"Konuştuklarımızı kimse bilmeyecek duydun mu?" Bazen güçlerimizi kendi işimiz içinde kullanmalıydık.

Kafasını salladığında kapıyı açıp onu dışarı ittim.Gözlerimin kendi rengine döndüğünden emin olduktan sonra bende dışarı çıktım.

~
Sonunda çıkış zilini duyunca rahatladım.  Çantamı sağ omzuma takıp en önden ilerlemeye başladım. İlk günden psikopat gibi gözüktüğümüz söylentilerini işitiyordum . Kafamın içinde dönüp duran fısıltılardan arınmak istercesine kafamı iki yana salladım. Sadece beşimizin yaşadığı iki katlı ev görüş açıma girdiğinde adımlarımı hızlandırdım.

------

Öylece otururken telefonuma gelen bildirim sesiyle irkildim.

"Akşama operasyon var hazır mısınız?"

"Her zaman hazırız."

Cevap verdikten sonra otobüs gibi olan siyah arabaya binerek patronun yanına doğru gittik. Aşina olduğum yollardan geçerken dönen sohbete katılmayarak dışarıyı izledim. 

------

"Berat Demirsoy. Ünlü bir iş adamı ve ondaki dosyalar bizim için çok değerli. Saat 01:30 da bitecek bir toplantıdan evine gelmiş olacak."

Patronu dikkatlice dinledikten sonra cevap verdim.

"Tamamdır. Hallederiz değil mi çocuklar? "

Yüzlerine baktığım zaman gayet kendilerinden eminlerdi ve beni onayladılar.

"Güzel. Hadi gidelim o zaman"

~

Mikrofondan fısıldadım .

"Saat 01:00 . Adamın gelmesine yarım saat var. Ben içeri giriyorum."

"Anlaşıldı. Arkandan geleceğim, Bulut ve Hazal ne olur olmaz diye aşağıda bekleyin."

Poyraz'ın sesini duyunca açık olan pencereden içeriye atladım.

Odaları az da olsa aydınlatan fenerimle dosyaları aramaya başladım.

"Hadi ama hangi cehennemdesin? "

Kendi kendime söylenirken Poyraz'ın sesi ile ona döndüm.

"Burada bir kasa var ama şifreli ve parmak izi gerekiyor. Denize haber vermeliyiz "

Aceleyle mikrofona doğru konuştum.

"Deniz,bir kasa var. Büyük ihtimal açınca alarm çalacak. Etkisiz hale getir çabuk!"

Yaklaşık 30 saniye sonra mikrafondan Denizin sesini duydum.

"Tamamdır"

Poyraz, gücünü kullanarak kasaya bir yumruk attı. Açılan kasa ile dudaklarım yukarıya kıvrılırken içerdeki dosyaları hızlıca çantama koydum.

"Kahretsin! Saat 01.30 oldu çıkalım hemen."

Poyraz ile hiç beklemeden pencereden dışarı çıktık.

"Dosyaları aldınız mı?"

Soruyu soran Bulut'a inanmayan gözlerle baktım.

"Sence?"

"Tabiki de aldılar Bulut, saçmalama."

Hazal'ın dediği şey ile hepimiz kıkırdadık.

Yüzümüzü aydınlatan araba ışığıyla dikkatimiz oraya çevrildi.

"Berat Bey! İşte ordalar!"

"Lanet olsun"

Vampir ÇetesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin