Ekim pt.2
"Buradasın..." diye fısıldadım. "Tanrım! Jimin... Sen gerçekten buradasın!"
Bir zamanlar civciv sarısı olan saçları, şimdilerde siyahın en koyu tonuna bürünmüş; yıllar önceki çocuksu vücudu, yerini yapılı bir erkek bedenine teslim etmişti.
Üzerindeki jilet gibi ütülenmiş takıp elbise, giydiğim salaş ve kırışık kıyafetlere tamamen tezat bir görüntüydü.
"Çok değişmişsin." Diye fısıldadım. Sesimin tonundan taşan çocuksu heyecan, onu nasıl da güzel bulduğumun kanıtıydı...
Aslında o beni göremese de ben her zaman oralarda bir yerde durup onu izler ve bensiz geçirdiği değişimlere şahit olurdum.
Ancak başkaydı. Onu, bu kadar yanımdayken izleyip, değişimlerini bu kadar yakından görmek bambaşkaydı.
Fakat o, bir eliyle gergince saçlarına dokunup huzursuzca bana baktığında,
"Şey... Sen de çok değişmişsin." Dedi. Cümlesinin altında yatan olumsuzlukları tahmin etmek güç değildi.
İkimizde uzunca bir süre ne söylememiz gerektiğini bilemedik.
Benim gözlerim aşkla parlıyor ve yıllar önce sahip olduğum adamı deli gibi arıyorken, onun gözlerinde sıkılmışlığın ve buradan çekip gitmek istediğinin belirtileri hakimdi.
Buraya zorla getirildiği belliydi.
Taehyung tarafından.
Beni mutlu edecek olumlu cümleler kurması, en yakın arkadaşım Taehyung'un isteğiydi.
Bahse varım buraya kendi isteği ile değil, sevgilisinin ısrarları ile gelmişti.
Çünkü Taehyung'un cümleleri tek başına onu ikna edemezdi.
Boğazını temizledi.
"Biliyorsun." Diye fısıldadı. "Bu böyle yürümez. Toparlanıp hayatını yeniden kurman getiriyor."
"Sensiz bir hayat istemiyorum."
Ellerine doğru uzandım.
Ancak sıcak ellerini benden mahrum bıraktı.
"Yaşadıklarımızın üzerinden o kadar çok zaman geçti ki." Dedi tek nefeste. "Birbirimizi yıllardır görmüyoruz bile." Duraksadı. Söyleyip söylememek arasında kaldı. "Kötü görünüyorsun."
Gülümsedim.
"Seni izliyordum. Sen beni görmesen bile ben her zaman oralarda oluyor ve seni bir gölge gibi takip ediyordum."
"Bu hastalıklı!" Diye bağırdı. Sonra bağırmaması gerektiğini bilen suçlu çocuklar gibi sustu.
Tekrar konuşmak için aralanan dudakları bir süre sonra konuşmadan sakince birbirine bastırıldı.
"Git." Dedim kısaca. "Buraya zorla getirildiğin belli. İhtiyacım olan şey aptal tavsiyeler ya da bana acımanız değil. İhtiyacım olan şey yanımda olman. Ama bunun olmayacağını biliyorum. Artık biliyorum. Ama bilmeye ihtiyaç duyduğum bir şey daha var. Jimin... Beni hala seviyor musun? Seni aldatmış olmama rağmen, içinde yine de bana karşı ölmeyen bir şeyler kaldı mı?"
"Sen beni aldattın." Dedi tek nefeste. "Kalbim sana ait ve senin için çıldırırken sen beni aldattın. Bir adamın açtığı, asla geçmez sandığım kırgınlıklarımı bir başkası toparladı. Beni öyle güzel ve saf sevdi ki... Kalbim gerçek aşkı işte o zaman bulduğunu anladı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Married And Sad | Jikook ✓
Fanfiction12 aylık aldatılmaya 12 ayrı mektup. -Kitap angst bitmeyecek- Başlangıç: 19.11.2018 Bitiş: 09.12.2018