EP6: Don't Be Jealous Baekhyun, I Don't Have A Girlfriend.

572 71 28
                                    

"Belki bana bakışlarından hoşlanıyorumdur." deyip kafamı kaldırdım. "Ayrıca onunla çıkmaya karar verecek olursam senden izin almayacağım kesin. Abim değilsin, babam değilsin. Arkadaşım olmadığını da açık ve net bir şekilde belirttin. O yüzden kimlerle çıkacağımı sana danışmazsam kusura bakma. Taeyong iyi bir çocuk. Ondan çok daha kötü birileriyle de çıkabilirdim."

Chanyeol'un yüzünü öfke dolu bir ifade kapladı ama hemen kendini toparladı. "İyi. İstersen bütün okulla çık. Umurumda değil."

"Belki de öyle yaparım."

O tek kelime daha edemeden, Erika sıradaki kişiye geçmemiz için seslendi ve Chanyeol karşımdan çekildi.

Dersten sonra herkes durmuş, sohbet ediyordu. Chanyeol sınıfın diğer bir ucunda olsa da beni izlediğini hissedebiliyordum.

Onunla tanışmadan önce "kışkırtmak" kelimesinin gerçekten ne anlama geldiğini bilmiyormuşum meğer ama artık onu tanıdığıma göre iyi biliyordum. Daha önce hiç kimse tepemi bu kadar artırmamıştı. Eğer tamamen dürüst olmam gerekirse aramızdaki bu kıvılcım hoşuma gidiyor gibiydi.

Baktığından emin olmak için göz ucuyla ona bakıp Taeyong'un koluna girdim ve ondan benimle bir sonraki derse gelmesini isterken flörtöz Jessica gibi yapmak için elimden geleni yaptım.

Chanyeol haftanın geriye kalanında benimle hiç konuşmadı.

---

Tiyatro Tarihi dersimden çıktım. Uzun ve hareketsiz duran birine çarptığımda, beynim Roma dönemine ait amfi tiyatrolarla ilgili bilgilerle karman çorman bir haldeydi. Tabii ki de notlarım etrafa saçıldı.

"Bilmem ne yaptığımın..."

Söz konusu uzun kişi güldü ve ensemdeki tüyler tiken diken oldu.

Kafamı kaldırınca Chanyeol'un sırıttığını gördüm. Yüz ifademden vahşetin kapıda olduğu belli olmuş olmalı ki cumartesi geceleri Jessica Jung'ın külotu nasıl anında yok oluyorsa Chanyeol'un gülümsemesi de o kadar çabuk kayboldu.

Notlarımı almak için eğildiğimde yanımda belirdi. Ellerine vurarak uzaklaştırmak istedim, çünkü ilk günkü birbirini tanıma alıştırmasından beri benimle tek kelime konuşmamıştı. Bu hiç hoşuma gitmiyordu.

Notlarımı toplarken, "Bırak lütfen." dedim.

Notları bana uzattı. Kafamı kaldırmadan elinden çekip aldım.

Teşekkürler deme isteğimi bastırdım, çünkü bana öyle davrandıktan sonra teşekkürü hak etmiyordu.

Gönülsüzce, "Teşekkürler." dedim.

Lanet olsun sana otomatik kibarlık!

O aptal, kadifemsi sesiyle, "Bir şey değil." dedi.

Onu itip geçtim ve Hub'a giden merdivenlerden aşağı indim. Birkaç saniye sonra, dünyadaki en doğal şeymiş gibi yanımda yürümeye başladı.

"Zor bir hafta, değil mi? Lucas derse kafası iyiyken geldiğinde Erika'nın onu sınıftan atacağını sandım ama bence onun kafası hafif iyiyken daha iyi bir oyuncu olduğunu fark etti."

Durup ona döndüm. "Chanyeol, bir hafta boyunca beni görmezden gelip sonra da hiçbir şey olmamış gibi sohbet edemezsin."

"Seni görmezden gelmedim."

"Evet, geldin."

"Hayır, seni görmezden gelmek varlığını yok saymak olurdu. Ben seni fark ettim. Sadece seninle konuşmamayı tercih ettim."

APOCRYPHAL | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin