Temizlik günü.
Junho için ayrı bir anlamı daha vardı. Düzenleme günü.
Poloraid fotoğraflarını düzenleyip kutulara dizer, eski filmli makinesi ile çekip bastığı fotoğrafları bir düzene koyar, tüm malzemelerini temizlerdi. Bunu yaparken elinde olmadan da olsa tüm çalışma odası ayağa kalkardı.
O günden sonra Kim Boyoung'la konuşmamıştı. Gerçeklerden kaçmak gibiydi. Aslında gerçekmiş gibi davranılması gerekenlerden kaçmak olduğunu söylemek daha doğru olurdu tabii.
Nişanlanmış bir adam nasıl davranmalıydı? Kim Boyoung'un bu fotoğrafı sakladığı adamlar ne kadar tehlikeliydi ki bu oyunu oynamak zorundalardı? Çılgınca bir ayrılık hikayesi yazsalar ve oynasalar inandırıcı olmaz mıydı?
Fotoğrafları düzenlemeyi bitirdiğinde kutuları çalışma masasının altına özenle dizdi ve çöpe atacağı kağıt parçaları ile oynamaya başlayan Mwohae'nin kulaklarını okşadı. "Baban dağınık bir adam değil mi Hae-ya?" Kendi kendine gülüp eğildi ve kedisinin kulağına bir öpücük bırakıp kağıt parçalarını bir poşete doldurmaya başladı. Bundan mutlu olmayan Mwohae patileri ile onu engellemeye çalışırken Junho kıkırtıyla gülmüş ve onu kucağına alıp engellemeye çalışmıştı.
En sonunda sıkıştırılmaktan pek hoşlanmayan kedi kollarından kurtulup gittiğinde yüzündeki gülümsemeyle çöpleri poşete toplamayı bitirdi ve ayağa kalktı. Fotoğrafları düzenlerken bir sonraki ders için çocuklarla paylaşacağı şeyler bile bulmuştu bu yüzden geçirdiği günü bir kazanç olarak görüyordu.
Öte yandan, kreş müdürü ile Resim Çarşambası konusunu konuşmuştu ve akşamında yaşanan olaylardan sonra Kim Boyoung'un seramik yapmak için Resim Çarşambası'na dahil olması dışında bir seçenek yoktu. Bu tatlı çiftin beraber öğrencilere resim dersi vermesi sevimli bir durum gibiydi.
Çöp poşetlerini kapının önündeki kutulara içeriklerine göre bölüştürerek koydu ve eve dönüp derin bir nefes alarak ikinci çalışma odası olarak kullandığı oturma odasına geçip koltuğa oturdu. Şimdi dinlenmesine yardımcı olacak bir film izlemek fena olmazdı. Hafta sonunu evde geçirdiği bu günlerin en sevdiği yanı buydu. Eğer tam da şimdi açtığı film evinin kapı şifresi sesiyle bölünmeseydi daha mutlu ve huzurlu hissedebilirdi. Yerinden kalkıp evin kapısına ulaştığında görmeyi beklediği yüzle karşılaşmak tüm bedenine bir huzursuzluk yayılmasına sebep oluyordu. Bu duruma alışmalıydı belki ama şifresini değiştirmemiş miydi?
"Şifreni değiştireceğini biliyordum." dedi kadın elindeki çantayı kapının yanına bırakırken. "Tahmin etmesi zor olmadı, yeni şifremizi ben koyacağım."
Junho ağzını dahi açmadı. Şifresini nasıl tahmin edebildiğini sormayacaktı, bunu duymaya ihtiyacı yoktu. Bu kadının sınırları yoktu ve sınırları olmayan biriyle yaşamak düşüncesi bile korkunçtu.
"Oh, hoş geldin." verebildiği tek tepki olmuştu. Yeterince isteksiz ve huzursuz fakat 'Kesinlikle beni şaşırtmadın.' ses tonuna sahip bir karşılamaydı bu.
Hiçbir şey söylemeden yeni şifreyi düzenlemeye başlayan kadına bu kez kısa bir hayret içinde bakış gönderdi ve ardından çalışma odasına ilerledi. "Ev sahibine ihtiyacın olursa hani..."
"Hayır, teşekkürler. Temiz ve düzenli görünüyor."
Junho, ağzını açtı ve arkasını dönmek için duraksadı fakat vazgeçti. "Şimdilik." Evi şimdilik düzenliydi çünkü temizlemeyi az önce bitirmişti. Bu kadınla aynı evin içinde tuhaf bir duruma çekileceğini sezdi, hayır çarpmak üzere olduğu kocaman bir buz dağı gibi karşısındaydı bu gerçek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
190204 • lee junho ✓
FanfictionJunho, farkında olmadan aslında çekmemesi gereken bir fotoğraf çekti.